Bisikletli nükleer santral reklamı

Bir ara Türkiye'de dev bir Contorium canavarı olduğu söyleniyordu.. Ne oldu o?

@eren cerciz

@Edip Dinçer Ah şu dış mihrakların oyunu

Atletizmde başarımız mı varmış? Sanırım olmadığı için 3D kullanmışlar.
Ama atlet kadınlarımızın başarısı gerçek, videoda yarı çıplak kadının ne işi var. 3D Kullanmak daha mantıklı tabii.

Nükleere karşı değilim, faydalı diye başlasam mı. Çok eğlenceli geldi bir an

@sedat_slave
http://replygif.net/i/272.gif

@Edip Dinçer

Tabii ki öyle bir şey yok
Nükleere karşıyım desem, sen ne biliyorsun geri zekalı diyecek çok akılsız var. En azından böyle yazınca akıllılarla muhatap oluyorum

@arayanbulur,st: 1652231, member: 54468
Bence arabalara uygulanması lazım,adamın dediğine göre 20 yıldır yakıt almıyorlarmış....ne güzel

bende reklamı görünce şoke oldum acaba forumda konusu acılır mı diye acılmıs bende sinir oldum nükleer santral ile enerji üretecegizde dünyadaki ülkeler santrallerini kapatıyor biz ise açıyoruz. kaza oldugu zaman ne olacak? en kötüsü maden ocaklarında önlem alamıyoruz işçi abilerimiz vefat ediyor ve hiçbir ceza almıyor kimseler nükleer santralin tehlikesi daha fazla.

Bence karşı olunmalı nükleere.

şöyle bir algı kirliliği yaratıyorlar: DOĞA DOSTU

aslında olan; ya doğaldır, ya yapaydır.
yapay olanın da ya doğayla ilgisi yoktur, ya az zararlıdır ya da çok zararlı.

bisiklet doğal değil. ama doğayla ilgisi yok, çalışırken bir şey tüketmiyor zira. ha bisiklet üreten fabrikaların durumu derseniz o ayrı bir tartışma konusu.

ancak böyle inşaat, motorlu taşıt, termik/hidro/nükleer santral vs gibi şeyleri doğa dostu diye itelemeye çalışmak artık hakaret olmaya başladı. dürüst olup "yemişiz doğayı, %1 peşin rerere rörörö" diye reklam yapsalar daha iyi. nasıl olsa öyle de satılacak böyle de.

ama bisikletten uzak dursunlar bir zahmet.

Valla iş siyasete gelince 34 yaşındayım uzun süredir hiçbir partiye oy vermiyorum inancım gereği tekrar belirteyim de,herşey doğal diye yatırıp ağzımıza sı....lar o zaman sırayla,nükleer nedir arkadaş?
Rüzgarı olmayan suyu olmayan bir ülkemiyiz biz? Aynı ırmak üzerinde isterseniz 50 tane hidroelektrik santrali yapabilirsiniz,ona da karşıyım ben en mantıklısı rüzgar ya da günei enerjisi,benim torunlarımın arkamdan küfrettiğini duymak istemiyorum mahşerde bile hesabı sorulur,ha yine de kutsal kitaba öykünerek "biz nükleer çekirdeği çitlemesini de iyi biliriz" diyenlerin hesabını en uzak mahşerde sorar mevla

Neden?

Amerikalılar,israilliler,avrupa,avustralya,arkamıZdan vurdu sanılan araplar,ermeniler yunanlılar,ulan herkes bize işi gücü bırakmış "Türkiyeyi nasıl tepetaklak ederiz"tarzı komplolar kuruyor anladıkda
Kardeş ve dost dediğiniz japonlar bile yapmayın diyorsa ellerinizi ceplerimizden çekip kafanıza dayayıp bir düşünün artık neye tapıyorsanız onun hatırı için, çünkü benim inandığım dinin kitabında

Göğü yükseltti ve dengeyi o koydu Sakın dengeyi bozmayın” (Rahman 7-8

Diyorken dengeyi boza boza boza sonunda kendi kendine yeten ülkeyi ,en stratejik ihtiyaç olan elektrik de rusyaya irana bağımlı hale getirdiniZ

Utanmak da bir erdemdir.

Utanın...

@no_name
Valla hocam ben diğer ülkelerin işi gücü bırakıpda bizimle uğraştığına inanmıyorum. Amerikan siyaseti ile ilgili bir kitap okudum. Yazar orada çok güzel bir tesbitte bulunmuş. ABD hükümetleri son yüzyıldır toplumu hep korku mekanizmasıyla kontrol etmektedirler diye. Komünizm, Rusya, Çin, İslami terör örgütleri vb ( Bush vb lerinin siyasi propogandalarına bakın )
Bizimkilerde Abd yi model aldığı için artık en ufak bir protestoyu da dış mihraklara bağlamaktalar. Ne yazık ki halk da buna inanmakta ( Çoğu kesim )
Utanmak demişsinizde ar sahibi olan utanır hocam. Arsızın utanacağını sanmıyorum.

@no_name Ne demiş Necip Fazıl Kısakürek : ''Bu gidişle utanmaktan utanan bır nesıl gelıcek.

Reklam!
Kamuoyunu birseye ikna etmek isterseniz, zararlarini, maddi ve yapisal sorunlarini, risklerini, cevresel felaketini one cikaracak degilsiniz!
Cevreye zararliysa yesili basarsiniz fona.
Sagliga zararli ise mutlu, saglikli insanlar koyarsiniz.
Gelecege dair endise tasiyor riskler iceriyorsa cocuklari kosturursunuz sen sakrak!
Astari yuzunden pahali ise "ucuz ve sureklilik" kavramlarini eklersiniz...

HES ler (hidro elektrik santralleri) ekolojiyi bozuyor ve omru 30-60 yil civari olarak belirtiliyor.
Nukleer santraller yuksek yatirim ve isletme maliyeti iceriyor ve herhangi bir kazada yuzlerceyila varan ve global ekolojiyi etkileyen korkunc sorunlari var.
Kati Yakıtlı Termik santraller kalitesiz komur ile calisitiriliyor o kaynaklar ziyan olmasin !?!?! mantigi ile. Cevre kirliligi ve kuresel isinma sorunu yanisira, kuruldugu bolgede kisa vadede insan sagligini tarim ve ekolojiyi tuketiyor.

Bu nedenle tum dunya gunes santralleri, ruzgar santralleri, termal su santralleri kurma cabasi icinde!
Bu kaynaklarla calisan santrallerinde kurulum isletme ve cevresel sorunlar teskil ettigi durumlar var. Ayrica hava kosullari nedeni ile sureklilik arz edemiyor, donem donem uretime ara vermek veya dusuk uretim saglamak gibi problemleri oluyor.

Gelelim Turkiye'ye! Makul sayida ve mantikli yorelerde HES ler olabilir. Ayrica Turkiye'nin guneyinde gunes santrali, pek cok bolgede ruzgar santrali avantajimizda bulunuyor ulke olarak.

Ve yillardir aklimi kurcalayan birsey! HES calisma prensibi; su biriktirilir, biriken su elektrik ureten tribunlerden gecirilir ve akintinin gucu ile enerji uretilir.
Istanbul bogazi yogun bir trafige ve dar bir yapiya sahip. Canakkale Bogazi daha uygun. Yaklasik 30 mil uzunlugunda 3,5 mil genisliginde ve ortalama 4 mil akinti hizina sahip. Neden buraya sabit platform veya kiyi tesisleri ile cok sayida tribun yerlestirilerek bir cesit HES yapilmaz?
Elin oglu okyanus dalgasindan bile elektrik uretme cabasindayken, Kuzey Kutbunun en cetin hava ve deniz sartlarina petrol cikarmak icin platformlar dikerken, biz Bogaz kosullarina elektrik tribunleri yerlestirebiliyor olmaliyiz bir sekilde...

Muhendisligini bilmem ama Akarsu HES lerinden ve Nukleer Santraldan daha cevreci, uygun maliyetli, sureklilik arzeden ideal bir cozum olacagini dusunuyorum :confused:

Ulkemi ve insanimi severim! Dış mihraklarin donem donem ve bazı konularda bizi kilitledigi uzerimizde oynadigi ve cikar saglayip somurdugune inanirim okuduklarim ve gorduklerimden. Ama bir o kadarda sacma komplo teorisi ve "herkes Turklere karsi" paranoyasi oldugunu da kabul ederim
Global bir oyundur somurme ve somurulme. Akilli ol oynatma kardesim kendinle ve ulkenle degil mi?

Fakat su anda Nukleer Santral ve enerji beceriksizligi durumu "su akar, Turk bakar" deyimini dogruluyor. Ve en modern oldugu iddia edilen ama tum dunyada terkedilmesine calisilan Nukleer Santral icin yabancilara bir ton para dokup, raporlarla uygun olmadigi belirlenen Akkuyuya (su sicakligi sogutma icin yetersiz bulunmustu) santral yapma cabasinda hukumetimiz...

Bolge ulkelerindeki istikarsizlik, sicak catisma ve egemenlik cekismeleri varken yakin cografyada, bir sabotaja veya bir rokete bakar heryerin nukleer serpinti ile yokolmasi...

Temel bir çözüm önerim var.

Tüketmeyin!

reklam güzel düşünülmüş. işletme olarak nükleer santralin reklama ihtiyacı yok ama topluma kabul ettirilmesi için yaratıcı bir çalışma olmuş.

3 milyonluk ermenistan da bile nükleer santral varsa bizde neden olmasın. 77 milyon nüfusa elektriği yetiremiyoruz,barajlardan,doğalgazdan elektriği nereye kadar üreteceğiz

Ben işin bisikletli kısmını eleştirmeyeceğim fakat bazı arkadaşlarda nükleer santral tü-kaka gibi net fikirler var, bu çok da doğru bir bilgi değil bunu belirteyim. Nükleer santral, GDO, maden vb gibi konularda bilgi eksikliğimiz çok fazla. Sanki nükleer santral yapılınca dünya bitecek gibi bir anlayış var. Doğru mühendislikle nükleer santraller de, madenler de, GDO içeren ürünler de insanlığa çok büyük fayda sağlayabilir. Ha Türkiye gibi bir 3. dünya ülkesinde sağlıklı sonuçlar elde edebilir miyiz, çok düşük bir ihtimal. Ama bu dünyada doğru mühendislikle sağlıklı ve yüksek verim alınamayacağı anlamına gelmez.

Bu arada keşke ilk ekmeği üretip devamlı işgücü sağlamasaydık. Avcı-toplayıcı toplumun gözünü seveyim. Bir ekmekten şimdi nükleer santrallere gelindi. 10000 yıl sonra Ağaoğlu Mars 3. Etap falan olmasa bari.

Günümüzde elektriği üretmenin zararsız bir yolu yoktur. tüm santraller doğayı bir şekilde kirletir. Örnek vermek gerekirse;
- En az zarar verenlerden biri olan rüzgar enerji santralleri rüzgar koridorlarından yararlanmak için bu koridorların geçtiği yerlere kurulur, ki kuşlarda aynı koridorları göç yolu olarak kullanırlar. Ayrıca rüzgar santralleri etrafına hatrı sayılır bir gürültü yayar ve turbin carklarının sürekli dönmesi de bazı psikolojik rahatsızlıklara sebep olur(bknz: shadow flicker)
- Güneş santralleri de kapladıkları geniş alanlarda güneş ışınlarını geri yansıttıkları için bulundukları alanda ve çevresinde mikro düzeyde iklim değişikliklerine sebebiyet verir ki bu nedenle Türkiyede tarım arazilerine yapılmaları kesinlikle yasaktır.
- Hidroelektrik santraller de, düşü sağlamak amacı ile suyun çevrildiği(derive edildiği, tünele kanala alındığı yerde) yerlerde nehrin normal debisinin altına düşüldüğü için (%10 a kadar) doğal yaşamın etkilendiği söylenebilir. Barajlada ise büyük göl alanlarının yaşattığı sıkıntılar ve balıkların yüksek barajlardan göç edememesi gibi sıkıntılar doğmaktadır.

Nükleer santraller de hernekadar sıfır karbon emisyonu ile çok çevreci görünse de elbette bazı tehlikeleri vardır ve yaşanmıştır( cernobil, three mile island, fukusima vb.). Fakat bu konuda ülkemizde çok büyük bir bilgi kirliliği ve bilgisizlik olduğu da tartışılmaz. Işımanın ne olduğu, nelerin ışıma yaptığı ne kadarının zararlı olduğu, nükleer enerjinin neden elde edildiği, kazaların neden olduğu bilinmeli ve buna göre taraf seçilmelidir. (arzu edenlerşuradan inceleyebilir (link) )
Dahası, nükleer teknolojinin neden Türkiye de istenmediği, hangi sömürgeci devletlerin bunu engellemeye çalıştığı, bazı sivil toplum örgütlerinin bile saf duygularımızı sömürerek bu amaca hizmet ettiği de ayrı bir konu başlığı.

Sonuç olarak, elbette en doğrusu tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, daha az elektrik ve enerji tüketmek ve doğayla barışık olmaktır. Ancak açıkçası kucağımızda laptoplar, elimizde telefonlarla yekten nükleer santrale karşıyım demek çok dürüstçe değil.

Bu nedenle ben, saydığım ve saymadığım tüm enerji kaynaklarının, en başta doğayı en az kirletenler olmak üzere(elbette başta yenilenebilir enerji kaynakları ancak bunlar şuan için hem güvenilir olmamaları - rüzgar esmesse santral çalışmaz ya da yagmur yagmassa santral çalışmaz vb.- hem de ihtiyacı karşılamamaları sebebi ile yeterli değildir.) kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Elbette hunharca, sadece kar amaçlı yapılanları bunlardan ayrı tutuyorum.

Reklama gelince, bisiklet ve Nükleer santrallerin karbondioksit ve turevlerini yaymamamsı yönüyle benzeştirmişiler sanırım,

Selamlar,

Şu anda Türkiye'de aklınıza gelen ve faal, yeni kurulacak her türlü elektrik enerjisini üreten birçok santrali işim dolayısıyla arkadaşlarımla beraber düzenli olarak dolaşıyorum. Günlük işimizin bir parçası. Termik, Hidro, Doğalgaz çevrim, Jeotermal, Rüzgar ve son zamanlarda PV sistemler.
İşin geneline baktığımızda devlet elinde bulunan tüm santralleri kademeli olarak özel sektöre satıyor çünkü bu santrallerin modernizasyonu için elinde kaynak yok, zaten satışların kime yapıldığını görüyorsunuz. Bunu satarken yeraltı katı yakıt rezervlerini de satıyor.

Satın alan özel sektör yerli veya yabancı finansman kaynakları ile buraları modernize edecek ve enerji üretecek, uzun vadede arz özel sektörden gelecek, devlet düzenleyici kurum gibi bir kurgu var. Zaten EPDK sitesine bakarsanız EÜAŞ'ın ülke genelindeki % oranı her sene düşüyor.

Nükleer sorusu şu anda benim için bir muallak çünkü henüz konunun teknik detayları masaya gelmedi, sadece Rus teknolojisi olan VVER modelinin olacağını biliyoruz ancak bu santralin güvenlik standartlarının dizayn ve imalatı ile müşavirliğinin yine "belirli" bir gruba mı havale edileceği yoksa ülkedeki siyasi rejimden bağımsız profesyonel ve objektif bir ekip tarafından mı yapılacağı çok net değil.

Ülkede enerji işine soyunan bazı grupların bu konularda tecrübesi yok ancak hükümet ile arası iyi o yüzden işi alıyorlar.
Bu durum uzun vadede ülkenin enerji arzının ve kaynaklarının iyi yönetilmemesine yol açabilir.

Mesajlarda geçen alternatif öneriler tabi ki kağıt üstünde son derece çevreci ve güzel konular ancak üretebildikleri enerji ile ihtiyacımız olan enerji karşılaştırıldığında maalesef güvenilir kaynaklar değiller.

Termik santrali yapmayalım, peki yapmayalım ancak ortalama 150 MW seviyesinden başlayan bir santralin enerji arzını ikame etmek için sadece çevreci sistemler ikame olamıyor.

Kısacası durumumuz oldukça karışık, benim ilk tercihim rüzgardır ancak 20 yıllık kullanım ömrü sonrasında modernizasyonu ve bakım maliyeti şu anda Avrupa'da bu sistemlerin off-shore olarak kurulmasını mecbur kılıyor. Bizim için de aynı durum yakın gelecekte yaşanabilir çünkü yeni rüzgar enerjisi yatırımı eskisi kadar çok değil.

Özetle konu uzun, merak ettikleriniz varsa teknik olarak cevaplamaya çalışırım.