Bisiklete teşvik imza kampanyası

Abdullah.R

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Temmuz 2013
Mesaj
565
Tepki
958
Yaş
62
Şehir
Büyükçekmece & Anamur
İsim
Abdullah Ramazanoğlu
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Edip DinçerMadem ki yönetim de destekliyor, konuyu masaya yatıralım. :)
Türkiye Cumhuriyeti Devletine: "Diğer Avrupa Ülkelerinde Olduğu Gibi , Bisiklet kullanan insanlara bir takım ödüller veya yardımlar istiyorum."
Kampanyayı temelde destekliyorum ama yine de imzalamadım. Çünkü fikir çok güzel ama hamle çok hazırlıksız. Acele ve başarısızlığı kesin bir hamle yapmaktansa, iyi hesaplanmış bir hamleye kadar beklemek (hazırlanmak) daha verimli olur bence.

Bunu yazmamın amacı kampanyayı baltalamak değil, kendimce iyileştirmeye çalışmak. Hazırlıksız, güçsüz, yetersiz hamleler saman alevi gibi söner ve başarısızlık psikolojisi arkadan gelen momentumu da sönümlendirerek yolu tıkayıcı etki yapabilir. Oysa iyi hazırlanılmış ve güçlü tek hamle kalıcı iz bırakır ve arkadan gelenlere yol açar.

Kısaca işin %90'ı hazırlanmak, %10'u hamle yapmak. Önce neler yapılabileceği hakkında aramızda kafa patlatmamız gerektiğine inanıyorum.

Bu başlığın, böyle bir çalışma başlatmak için ön ayak olması ümidiyle. :)

Hazırlık anlamında bazı düşüncelerimi ileride vakit bulursam yazmak isterim.

----------------------------------------------------

Elim değmişken bir şeyler karalayayım.

İyi niyet, mantık, güç.

Talep eden bunların hepsine, muhatap da ilk ikisine sahip ise çözülmeyecek sorun neredeyse yoktur. Muhatabın niteliklerini belirleme şansımız yok ama kendi adımıza en doğrusunu yapabilme şansımız var.

İyi niyet: Çoğunluğun iyi niyetinden şüphe yok ama burada kendi adımıza şöyle bir risk var. Muhatap yönetim (devlet, hükümet, belediye) olduğu için bazı destekçilerin işe siyasi tercihlerini karıştırmaları söz konusu olabilir. Ve konu, üzüm yemek - bağcı dövmek ikileminde çıkmaza girebilir. Bu konuda çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Tabi ki herkesin kendine göre bir dünya görüşü var, fakat bunlar masaya gelmemeli. Çünkü iyi niyeti yok edici etkisi vardır bunun. İyi niyet giderse çözüm biter. Bu noktada kendi başarısızlığımızı kendi elimizle hazırlama riskimiz var.

Mantık: Eni boyu iyi düşünülmemiş, tek taraflı, gerçekçi olmayan (kısaca çocuksu) isteklerden kaçınmak gerek. Her şapkayı takarak düşünmek gerek. Hem bisikletli, hem araç sürücüsü, hem toplum, hem birey, hem devlet gözlükleriyle bakmak, ve tüm bunların ortalamasının minimum direnç göstereceği, her kesimin kendince bir fayda göreceği optimum çözümü (veya çözüm alternatiflerini) tasarlamak gerek. Çok zor iş, farkındayım. Ama büyüklerimiz ve sivil toplum kuruluşları beyin emeği harcamaya üşeniyorlarsa (ki öyle), ve konuyu en yakından ilgilendiren kesim dahi beyin gücü harcamazsa, o zaman çalışan tasarımları kim yapacak? İyi çalışmayan bir tasarım başarısızlıktır. Bazı bisiklet yollarının durumu malum. Netice olarak, çözüm tasarımlarını çok çok itinayla ve gerçekçi hazırlamak gerek. Mesela bisikletle işe/okula gidiş gelişin sağlayacağı fayda ve zararları, beklentiler ve riskleri, olabildiğince rakamlara dökerek işe başlayabiliriz. Evet, fayda ve beklentiler yanında zarar ve risklerini de tartmak gerek ki, ciddiye alınacak bir fayza-zarar analizi olabilsin, ve tek boyutlu çocuksu bir istekten çok boyutlu ciddi bir tasarıma terfi etsin.

Güç: Eğer elinizde iyi niyeti ve mantığı koruyabilmiş bir proje varsa, ve projenin fayda-zarar analizi bariz faydadan yana ağır basıyorsa, bu projeyi başarıya doğru iteklemek çok kolaylaşır. Sağlam projelere destek bulmak da kolaylaşır. Tüm bisiklet severlerin, bisiklet derneklerinin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini sağlamak için bir "koalisyon çalışması" yapılabilir o zaman.

Başarı garantisi olmasa da, biz kendi adımıza elimizden geleni yapmış oluruz en azından. :)
 
Scudo

Edip D.

HTFU!
Kayıt
12 Haziran 2011
Mesaj
3.625
Tepki
5.376
Şehir
Sarıyer, İstanbul
Başlangıç
2000—01
Bisiklet
Diğer
Fikrime göre en basiti uygulanmış ve başarıya ulaşmış bir örneği önlerine sunmak.
Fakat bu da devlet tarafından tanınan bir kurum / kuruluş tarafından yapılmalı, örneğin Bisikletliler Derneği ve sair.

Aklıma ilk gelen İngiltere'de uygulanan ve hala uygulanmakta olan "Cycle to work scheme" (İşe Pedalla Projesi).
Bu proje tüm yönleriyle çalışılıp (ekonomik, sosyal, sağlık ve sair) ortaya özet bir proje şeklinde konulup tartışılabilir.
Şu adreste ((link)) detaylıca anlatışmış projenin ayakları örneğin.
 

Ozan Güneri

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Temmuz 2010
Mesaj
826
Tepki
2.357
Şehir
Krumovgrad /Bulgaristan
Başlangıç
1978—79
Bisiklet
Focus
Bisiklet türü
Yol bisikleti
@Edip Dinçer
Bisikletliler Derneği yaparsa İki üç bisiklet verir ,biraz siyasi konuşma yaparlar.Ondan öteye gitmez kanımca.
 

Abdullah.R

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Temmuz 2013
Mesaj
565
Tepki
958
Yaş
62
Şehir
Büyükçekmece & Anamur
İsim
Abdullah Ramazanoğlu
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Edip DinçerTeşekkürler, bundan haberim yoktu. Henüz sadece başlıklara ve özetlere baktım ama göründüğü kadarıyla başlangıç için süper bir referans. PDF'leri indirdim. :)

Bir de Fransa'daki ve -varsa- diğer ülkelerdeki benzer uygulamaların detaylarını bulabilirsek, daha çok fikir edinip daha kapsamlı bir çalışma yapılabilir.

@Ozan GüneriGüç birliğinin ve yönetime sunumun nasıl yapılacağı mühim, ama öncelikle elde sağlam bir proje olsun da, oraya kadar gelebiliyorsak gerisini daha kolay hallederiz kanımca.
 

BF Okuru

Üye
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
0
Tepki
2
İmzamızı atalım atmasınada bu change.org son zamanlarda meşhur oldu. Peki bu site amacıyla neticeye ulaşan var mı?
 

MehmetAliB.

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Ekim 2013
Mesaj
2.121
Tepki
4.927
Şehir
Antalya
İmza kampanyaları son zamanlarda forumda sıkça yer bulmaya başladı. Yaptığım küçük bir araştırmayla ve Halk Bilimi penceresinden şunları gördüm:
İmza kampanyaları 3 şey için yapılır.
1- Değiştirmek
2- Yenilik
3- Dikkat çekmek
Var olan bir durumu değiştirmek istiyorsunuzdur. Bunun için isteklileri yetkililere gösterip talep edersiniz. Var olmayan bir şeyi istiyorsunuzdur. Talep edersiniz. İstekleriniz imza kampanyasıyla kabul görmemiş olabilir ama en azından dikkat çekmiş olursunuz. Olayın son bir boyutu daha var ki o da bende kalsın.
***
İmza Kampanyalarında Nasıl Başarıya Ulaşılır?
Öncelikle imza kampanyalarıyla başarıya ulaşmış proje var mıdır diye soralım. Evet var. Ancak bu durum kampanyanın ses getiriciliği ile alakalı olduğu kadar yaygınlığıyla da alakalı bir durum. Toplanan sayıyla da ilgili olduğunu son kertede söylememe gerek yoktur sanırım. Ayrıca toplumun demokratik gelişmişliği belirleyici bir unsur olarak öne çıkıyor.
İmza kampanyalarında başarıya ulaşmak için önce hedef netliği gerekiyor. Ne Neden isteniyor? Bunun cevabı net olmalıdır. Asıl önemli olan ise değiştirici yerin konumu. Başka bir deyişle büyüklüğü. Eğer siz kanunla hatta meclis kararıyla değiştirilebilecek bir şey istiyorsanız sizin kampanyanızın büyüklüğü de o ölçüde olmalıdır. Gerçekleşme ihtimali küçük+ küçüktür. Eğer siz yerel yönetimlerden bir değişiklik istiyorsanız isteklerinizin gerçekleşme ihtimali daha büyüktür. Çünkü değiştiricinin karar alma mekanizması daha kolaydır. Avrupa'da bunun çokça örneği görülmüş. Site sakinlerinden mahalleleri için park yapılması gibi. Aynı duruma Türkiye ölçeğinde bakalım. Bir yere yeşillendirme çalışması ya da park talep ediyorsunuz. İmzanızın başarıya ulaşması için siteden değil mahalleden imza toplamalısınız. Toplayıcı yer muhtarlık veya tüzel bir kişilik olmalı. Mahalle üstü bir çalışma yapmalısınız ki sesiniz yerel yönetime varabilsin.
Bir diğer hususu ise imza kampanyasını yapan kişi veya kuruluşla ilgili. Herhangi bir birey herhangi bir imza kampanyası yapabilir. Herhangi bir bireye göre temsil yeteneği olan bir kişi ya da tüzel bir kuruluş kampanya düzenlerse başarıya ulaşma şansı daha büyük olur. Örneğin kişi yerine sivil toplum kuruluşunun kampanya başlatması hem ses getiriciliği açısından hem de temsil yeteneği bakımından daha büyüktür.
***
İmza kampanyası düzenleyen arkadaşlar umarım bu tür hususlara dikkat ediyorlardır. ''Bir takım ödüller ve yardımlar istiyorum'' demek ne kadar acemice bir ifade fark ettiniz mi? Özeleştirilerimi yanlış anlamazsınız umarım. İmzaları vereceğiniz yeri bile bilmiyorsanız bir kaç noktada hata yapıyorsunuz demektir!...
http://i.imgur.com/Mx2uN52.jpg
Bir imza da benden
 
  • Beğen
Tepkiler: Abdullah.R

Abdullah.R

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Temmuz 2013
Mesaj
565
Tepki
958
Yaş
62
Şehir
Büyükçekmece & Anamur
İsim
Abdullah Ramazanoğlu
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Abdullah.R
Ve PDF'leri okudum. Malesef uygulanabilrliği çok zayıf bence.

(link)

İşveren bisiklet ve yardımcı ekipmanları çalışana ödünç verecek veya kiralayacak, karşılığında bisiklet maliyetlerini vergiden düşecek. Bu kadar basit bir destek için karmaşık şartlar, kurallar, istisnalar getirilmiş. Bilhassa işverene ciddi bürokratik angaryalar, mecburiyetler getirilmiş. Her tarafı selebantlarla tutturulmuş klasik bir "masa başı imalatı" sistem.

Saçma şartlar da var. Mesela bisikleti %50 üzerinde işe gidiş-geliş için kullanmak zorundasınız. Yani her gün 8 km işe gidip geliyorsanız, spor/alışveriş için 9 km kullanamazsınız. Öte yandan iş yolunun ne kadarını bisikletle gideceğinize sınır yok (kısmen bisiklet kısmen toplu taşıma olabilir). Yahu adam bisikleti işe gidiş-geliş için kullandıktan sonra, diğer amaçlar için ne kadar kullandığından kime ne? Üstelik bisikleti teşvik ediyorsan, diğer kullanımları alkışlaman lazım, sınırlamak ne demek? Üstelik bunu kim nasıl ölçecek? Ölçülemeyen, kişilerin inisiyatifine dayanan, rüşvete çanak tutan bir kuralın fayda yerine zararı var. Başka bir kural, kendi bisikletinizle yaptığınız iş seyahatleri için 20 pence/mil alıyorsunuz, lakin "iş seyahati" ev-iş arasını kapsamıyor. Şirketin bisikletini kullanıyorsanız, bu sefer de bisikletli iş seyahatlerine para yok (neden?). Daha çok var da, konuyu uzatmak istemiyorum.

İngiliz bürokrasisini de görmüş olduk böylece. :)

Fare kadar iş için dağ kadar kurallar silsilesi... Çok kural demek, çok hata, çok delik, çok insan faktörü, çok suistimal, çok yolsuzluk demek. Suyu başından tutmalı, basit ve az sayıda temel kuralla işi kökten bağlamalı. Harici kontrol yerine otokontrollü bir sistem olmalı. Evet belki temel kurallar bir çok istisnai durumu yeterince iyi kapsamayabilir, ama bundan dolayı katlanılacak olan zarar, karmaşık kural manzumelerinin getireceği zarardan çok daha düşük olacaktır.

Konuyu biraz saptıracağım ama, bir vergi mevzuat kitabını öylesine okurken afallamıştım: Amortisman hesaplarına getirilen bir istisnadan bahsediyordu ve o istisnanın geçerli olduğu malları tek tek sayıyordu. Listede hamam peştemalı bile vardı! Hamam peştemalının amortismanına özel istisna getiren bir vergi mevzuatı nedir? Bunları kim yazıyor? Deli mi, çocuk mu? 10 satırlık düzgün bir temel kural yerine 30 sayfalık arap saçı. Doğal olarak her tarafı deliklerle ve açıklarla dolu, istismara ve suistimale açık, idaresi ve denetimi için -rüşvet almayan- müfettiş ordusu gereken, hantal, kayıplı, bozuk çalışan karmakarışık bir vergi sistemi.

İngiltere'deki Cycle To Work Scheme bana o vergi mevzuatını hatırlattı. Dökme suyla değirmen döndürmeye çalışıyorlar bence.

Basit fakat iyi düşünülmüş az sayıda kural ile suyu başından doğru tutmak ve detayları serbest bırakmak. Yönetimsel sistemlerde benim tercihim budur. (Bkz. KISS)

İngilizlerin sistemini tutmadım, ama elalem bunu çalıştırabiliyorsa (veya çalıştırmaya çalışıyorsa) düzgün tasarlanmış bir sistemin çok rahat çalışacağına inancım daha da arttı diyebilirim.

Öte yandan 14. bölümde bisikletle işe gitmek isteyenlerin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik tamamlayıcı tedbirler ( (link) ) dikkatimi çekti. Bence daha işe yarar ve pratik destekler ama işverenin gönüllü olması lazım - zorlayıcılığı yok.

Ama şu da var. Bu sistemin detay kurallarını bir yana bırakırsak, sonuçta işverenin çalışana ödünç verdiği bir bisikletin parasını devlet ödüyor. Bu temel prensip biraz değiştirilerek kullanılabilir. Mesela bisikletin ödünç verilmesi veya kiralanması yerine, çalışana lease edilmesi olabilir. Zaten şirket de bisikletleri leasing ile alabiliyor (o zaman leasing taksitlerini vergiden düşüyor). İşveren aradan çıkarak sadece denetleyici olabilir, çalışan bisikleti çok uzun vadeyle (bisikletin ekonomik ömrüne yakın) lease edebilir, devlet leasing taksitlerini üstlenebilir. Çalışan vadeden evvel sistemden çıkarsa, kalan borçları kendi öder... gibi.

Bir de Fransızlarınkini incelemek lazım. Bildiğim kadarıyla bisikletle işe gidenlere parasal destek sağlıyorlar ama insan faktörü (kontrolü) olmadan bunu nasıl ölçecekler bilmiyorum.
 

Abdullah.R

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Temmuz 2013
Mesaj
565
Tepki
958
Yaş
62
Şehir
Büyükçekmece & Anamur
İsim
Abdullah Ramazanoğlu
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Aslında işin iki boyutu var. Birincisi işe/okula bisikletle gitmenin faydalarının ortaya konması ve bunun toplumsal onay sağlayacağının ispatı. Kısaca fikrin yöneticilere satılması.

İkincisi de, şu veya bu şekilde bisikleti desteklemeye ikna olmuş bir yönetime, bu işin nasıl yapılacağına dair hazırlop çözüm alternatifleri sunarak yol gösterilmesi. Yönetimler "armut piş, ağzıma düş" çözümleri severler, hele bir de iyi tasarlanmışlarsa. :)

Şimdi aslında ikincisini yapıyorum ve henüz bunun zamanı değil, farkındayım. Ancak aklıma gelmişken not edeyim de, sonra unuturum falan.

Ben kategorik olarak iki çeşit sistem tanımlıyorum: Biri insan kontrolü ve inisiyatifi gerektiren (ve genellikle karmaşık) "bekçili sistem", diğeri de sistemin doğasında mükemmellik ve otokontrol olan (genellikle basit) "otomatik sistem".

İnsanların işe bisikletle gidip gitmediğinin (veya kaç km pedalladığının) denetlendiği bekçili sistemler bence düzgün çalışmaz. Dökme suyla değirmen döndürmeye benzer. Usulsüzlüklere çanak tutması da cabası.

Sistemin basite indirgenmiş, sade, ama yine de yeterli olması lazım. Kaçakların, deliklerin tek tek istisna kurallarla tıkanması yerine, kaçak ve delik ihtimali olamayacak kadar yalın ve mükemmel olması lazım. O kadar yalın olmalı ki, harici kontrol gerekmemeli ve suistimal edilememeli. O kadar mükemmel olmalı ki, bu yalınlığa rağmen ihtiyacı karşılamalı.

İki çeşit basitlik var. Adi basitlik yetersizlik içerir ve ihtiyaca cevap vermez. Mükemmel basitlik ise karmaşık bir sistemin işini ileri tasarımı sebebiyle basitçe halleder. Leonardo Da Vinci, "Basitlik, mükemmelliğin zirvesidir" derken bunu kastediyor. İşte bu da benim tabirimle "otomatik sistem". :)

Öyle mükemmel bir şey tasarlayabilir miyiz bilmiyorum. Ama yine de bence ne kadar sade olursa o kadar iyi. Sade bir tasarımın eksikleri yamanarak kapatılmaya çalışılırsa bir zaman sonra yamaların problemleri başka yamalarla kapatılıyor, sonra yamanın yaması yamalanıyor... sonuçta bizim vergi mevzuatı gibi ucube yapılar çıkıyor ortaya. Aman sade olsun, biraz eksiği olsun, yeter ki hilkat garibesi olmasın. :)
 

Tugay Sonsuz Sert

Daimi Üye
Kayıt
6 Nisan 2014
Mesaj
245
Tepki
174
Yaş
30
Şehir
Erzincan
Bisiklet
Sedona
@Abdullah.R
Haklısın abi , ben bunu yaparken o haberleri okuyup etkilendim bizim ülkemizde neden yok böyle şeyler bisiklet severler için dedim ve bu işe giriştim. Hazırlıksız oldu haklısın. Ama geliştirmeye yönelik işler yapabiliriz hep birlikte.
 

Edip D.

HTFU!
Kayıt
12 Haziran 2011
Mesaj
3.625
Tepki
5.376
Şehir
Sarıyer, İstanbul
Başlangıç
2000—01
Bisiklet
Diğer
@Abdullah.R

Yani illa birebir İngiltere'deki gibi bir sistem olması gerekmiyor. En basitinden başlamak en doğrusu bence.
Şöyle bir şey olabilir,
Çalışan bir kişi bisiklet aldı, bisikletinin faturasını iş yerine götürdü ve insan kaynaklarına teslim etti. Devletin verdiği teşvik ile iş veren, çalışanın maaşına, aldığı bisikletin kdv tutarını ekleyecek. Buna karşılık devlet iş verenin verdiği vergiye de indirimde bulunacak ki iş veren de "Bana ne hafız, ne uğraşacağım" demesin. Ayrıca atıyorum bu tip bir projeyle beraber devlete de şöyle bir katkısı olacağı belirtilebilir, "insanları iş hayatına atılmaya teşvik edecektir" ve sair..
Ha ama çalışanın geliş gidişi nasıl kontrol edilecek ona bir şey diyemem, veya kontrol edilecek mi.

Benim ortaya attığım basit bir fikir, bu tip fikirler ortaya atılırsa geliştirme daha kolay olacaktır. Bir nevi beyin fırtınası :).
 
  • Beğen
Tepkiler: Uğur S.

Abdullah.R

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Temmuz 2013
Mesaj
565
Tepki
958
Yaş
62
Şehir
Büyükçekmece & Anamur
İsim
Abdullah Ramazanoğlu
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Edip DinçerAynı fikirdeyim ve ben de aynısını yapmaya çalışıyorum. :) Ve düşündükçe şekilleniyor.

Mesela atıyorum şöyle bir yaklaşım bana daha çok uyuyor: Kişilerin özeli irdelenmek zorunda kalınmasın. Kim kaç pedal çevirmiş, ne zaman kaç km gitmiş, vs. bunları takip etmek sisteme fuzuli komplikasyon katıyor. Ayrıca bisikletin vekaleten, emaneten kullanılması da verimsiz. Bisiklet çalışana ait değilse hor kullanır, kayıplara sebebiyet verir, neticede sistemi verimsizleştirir. Sonra şirketin bisikletlerle uğraşmak zorunda olması (tamir, bakım, demirbaş takibi vs.) şirketin odaklanmasını bozar, bu da sistemi verimsizleştirir.

Bisiklet çalışana aitse, km bazında kontrol (ödül) yoksa, o zaman ne kaldı geriye? İlk etapta, ödül kazanmak yerine engelleri kaldırmak gerektiğine inanıyorum.

Çok kişi var ki kilolu, evine kondisyon bisikleti almış zoraki ders çalışır gibi pedal çeviriyor, bazıları elbise askısı niyetine kullanıyor, spor salonuna yazılıyor ama düzenli gidemiyor, dışarıda temiz havada bisiklet sürenlere özeniyor, ev-iş arası makul mesafe (10 km.den az) ve işe bisikletle gitmeye yatkın. Ama çeşitli sanal ve reel engeller yüzünden bir türlü şeytanın bacağını kırıp bir hafta (hatta bir defa) bile işe bisikletle gitmeyi denemiyor.

Bu engeller kaldırılsa veya hafifletilse, belki bize o kadar faydası olmaz ama işe ve okula bisikletle gidenlerin sayısını beşe katlayabilir. Ve bu durum çarpan etkisiyle (kişinin kişiden örnek almasıyla) giderek daha da yayılabilir. Bu aşamada, mevcut bisikletlilerin daha iyi şartlara kavuşmasından ziyade, bisikletsizlerin bisikletle tanışması daha mühim bence. Bisikleti düzenli kullanan kesimin toplum içindeki oranı ve sosyoekonomik seviyesi arttıkça, yönetimlerin bisiklete olan dostluğu da paralel olarak artacaktır ve yıllardır bekleyen çözümler çorap söküğü gibi gelecektir diye düşünüyorum. Bisikleti düzenli kullanmanın en pratik yolu ise işe/okula bisikletle gitmek.

Nedir bu engeller?

Okul: Aile bisiklete izin vermiyor.
Okul: Maddi imkansızlıklar bisiklet almaya elvermiyor.
İş: Bisikletle işe gitmek iş ortamına ve çalışanın pozisyonuna "yakışmıyor" algısı.
İş/Okul: Özgüven eksikliği, yapabilir miyim korkusu, rezil olma, yaralanma veya parayı boşa harcama korkusu.
İş/Okul: Güvenli park yeri yok, yönetim/okul idaresi umursamıyor (belki zorluk çıkarıyor, hatta yasaklıyor)
İş/Okul: Arkadaşlar arasında düşük bisiklet imajı sebebiyle karizma problemleri oluyor. Veya tam tersine yüksek imaj sebebiyle haset/taciz/mobbing oluyor.
İş/Okul: Gidiş yolu yokuşlu ve terletiyor, fakat duş alma imkanı yok.
İş/Okul: Yedek giysileri (bisiklet ve iş/okul kıyafetini) gün boyu saklayacak yer yok. Alternatif olarak, bisiklete takılı olan çantalar ve diğer aksesuar hırsızlığa / vandalizme karşı emniyette değil.
İş/Okul: Yolda trafiğin (veya çevrenin) tehlikeli olduğu, veya bayan bisikletlinin taciz edildiği kısımlar var.
İş/Okul: Bisiklet seçimi ve kullanımı hakkında bilgi (eğitim) eksikliği sebebiyle kolay işler zor yoldan yapılıyor ve bu durum "bisikletle işe gitmek zor" algısına yol açıyor.
İş/Okul: Kondisyon eksikliği, aşırı kilo, veya zor güzergah, gerçekten fiziken zorlanmaya sebep oluyor.
İş/Okul: Mesafe çok uzun, ve toplu taşıma ile bisiklet birlikte kullanılamıyor (belki bilgi eksikliğinden, belki gerçekten mümkün olmadığından)
İş/Okul: Bisiklet bakımı ve tamiri hakkında bilgi eksikliği sebebiyle basit bakım ve tamir işleri problem oluyor.
İş/Okul: Güzergah üzerinde, kasap ve/ya kazıkçı olmayan düzgün bir bisiklet tamircisi yok (veya bilinmiyor).
İş/Okul: Hava şartları her gün bisiklet kullanmaya elverişli olmuyor.

Vesaire... Eminim ki çok madde daha vardır aklıma gelmeyen.

Bu engellerin bir kısmı kaldırılabilir, bir kısmı hafifletilebilir, bir kısmı hakkında da bir şey yapılamaz belki. Bu konuda kullanıcıların, bisiklet camiasının, ailelerin, iş/okul yönetimlerinin, ve mahalli/belediye/hükümet yönetimlerinin yapabilecekleri vardır. İşte bu engelleri güzelce listelesek, her birini "bu konuda kim ne yapabilir" şeklinde tasnif etsek, ve sistematik olarak en kolayından başlayarak ele alsak, çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum.

Herkes aklına gelen engelleri ve çözümleri yazarsa iyi bir başlangıç çalışması olabilir. :)