Camel Camping ' te ikinci günümü de geçirmiştim. Yolculuk boyunca farkına varamamışım gerçekten insanlarla aktif iletişim halinde olmak büyük bir nimetti. Tur yaparken insanlarla tanışıyordum. Belki bunlar birkaç saatlik oluyordu ama gerçekten çok kuvvetli ve sağlam arkadaşlık bağı kuruyordum.
Sabah uyanıp çadırımın penceresini açtım. Gölcük' lü arkadaşlar uyanmış kahvaltı yapıyorlardı. Beni de davet ettiler. Sıcacık bir çay, sandaviç ve koyu sohbet le beraber saati öğle yapmıştık. Gerçekten sohbet keyifle ilerliyordu. Kağan ne yapacağımı sordu. Herhangi bir planım olmadığını söyledim. Onlara katılıp katılmayacağımı sordu. Bende olabilir tabi dedim.
Araçla gelmişlerdi ve Kaş, Kalkan ve kaputaş plajına gideceklerdi. Fırsatım olmadığı için buraları çok kısa ziyaret etmiş denize bile girememiştim içimde de kalmıştı açıkçası ve bu fırsat olmuştu. Tüm gün buraları gezdik, güzel sokaklarda fotograflar çekildik ve denizin keyfini çıkardık. Araç olduğu için yorulacağım diye endişe de etmiyordum. Serdar telefonla aramıştı Patara' ya geleceklerini söylemişti. Bende muhakkak buraya uğramalarını söyledim. Akşama doğru serdar ve nevzat' ta geldiler. Sohbet ettik biraz yarın ölüdeniz' e gideceğimi söyledim. Onlarsa Saklıkent' e gideceklermiş. iyi yolcuklar dileyerek yanlarından ayrıldım ve çadırıma geçtim.
Sabah erken uyanıdım ve çadırımı toplamaya başladım. Kamp yerinde bulunan kedi' nin hoşçakal için yanıma geldiğini gördüm. Biraz sevdikten sonra yola koyuldum Hedef Ölüdeniz' di.
Yola koyuldum fakat yorgun hissediyordum. Sanırım ciddi anlamda yorulmuştum. Uyumakla da atlatamıyordum üstelik. Ölüdeniz' e doğru ilerliyordum ve yollar gayet güzel gidiyordu. Her çeşme gördüğüm yerde üstümdekini çıkarıp suya basıyor, kafamı ve şapkamı yıkayıp silmeden sıkmadan o şekilde giyiniyordum. Hava o kadar sıcaktı ki en fazla 3-4 dk da kuruyordu. Nihayetinde Antalya' dan ayrılmıştım. Tabela' da MUĞLA yazıyordu
Güzel yerler le dolu fakat denk gelen insanlarında bir o kadar soğuk oldukları Antalya' dan ayrılmıştım. Ölüdeniz' e doğru pedal çevirmeye devam ettim. İleride ki kavşakta ölüdeniz yol ayrımını gördüm. İlk benzinlikte mola verdim. Pompacı arkadaşlardan bilgi aldım. Ölüdeniz' e gitmek için yine bir dağı tırmanmam gerekiyormuş. Kafaya koymuştum. Burayı kesin görmeliydim. Arkadaştan rica ederek maviş le fotograf çekildik
yüzüm, kollarım ve bacaklarım güneşten kavrulmuştu. Üzerimdeki giysileri güneş yakmıştı ama hiçte sikayetçi değildim halimden. Yeni insanlarla tanışıyor bambaşka dünyalara doğru pedal çeviriyordum.
Ve nihayetinde yokuşa tırmanmaya başlamıştım. Bu sıcak havada gerçekten can alıyordu. Ortalama 1-1.5 saat kadar sonra bayır ı aşmıştım. bir mezarlığa girerek üstümü ıslattım ve biraz su içtim. Dik bir iniş beni bekliyordu.
Ve karşınızda Ölüdeniz
Az önce çıktığım yokuştan şimdi aşağıya iniyordum. Yokuş o kadar dikti ki elimi firenden çektiğim anda km saati 40km yi gösteriyordu. Tekerlerin patlama riskini göze alamadım ve bisikletten indim. Bisikleti yanıma alarak ölüdeniz' e girişi yaptım. İlçe' ye girer girmez ilk dikkatimii çeken havada süzülen paraşütler oldu. Hep yapmak isterdim fakat bütçe belli bu seferde olmayacaktı. Başka sefere artık
Tam yola koyuluyordum ki ileriden birilerinin bağırdığını duydum. Serdar ve Nevzat beni çağırıyorlardı. Gülerek yanlarına gittim. Ne işiniz var burada diyerek sarıldım. Araba bulamamışlar Buldukları adamda fethiye' ye gidiyorum diyince ölüdeniz e kadar gelmişler. Hadi sahile gidelim dedim ve beraber ce sahile doğru yürümeye başladık. Paraşütçülerin iniş rotası sahilmiş biraz burada dinlerek anın keyfini çıkarmaya çalıştık
Ölüdeniz tüm güzelliğiyle karşımızda duruyordu. Hemen şortlarımızı giyerek denizin keyfini çıkarmaya karar verdik.
Maviş' te sahilden bizi seyrediyordu
Üçümüz denizin keyfini çıkarmıştık . şimdi sahilde uzanmış batan güneşi seyrediyorduk. Güneş yavaş yavaş batarken etraf daha bir alımlı daha bir çekici hâl alıyordu. Bir yandan da nerede çadır kuracağımızı konuşuyorduk. En kötü ihtimal sahilde uyku tulumu kullanarak uyayacaktık. Çünkü yolda kime sorarsak soralım çadır kurmanın kesinlikle yasak olduğunu söylemişlerdi. Evet kamp alanı vardı ama sadece yatmak için oraya dünya para vermeyi çok gereksiz buluyorduk.
Güneş batmaya yakın bir kaç kişinin sahilin en köşesine doğru ilerlediğini gördük. Sırt çantalarına bakılırsa çadır kuracaklardı. 10-15 dk sonra gittikleri yere doğru nevzat' la ilerledik. 2 çadır kurulduğunu gördük. Evet bu akşam buraya çadır kurabilirdik.
Hava kararmaya başlamıştı artık. Yükümüzü alarak çadır kuranların bulunduğu yere doğru ilerledik. Biz ilerlerken birisinin elinde fenerle sahili taradığını gördük. Herhalde görevli çadır kuran var mı diye bakınıyor dedik. Hatta çadır kurmadan biraz bekleyelim dedik. Yanımıza gelmişti. Bir elinde bira bir elinde fener o kadar içmiş ki ayakta zor duruyordu. Buyurun ne var dedi. bir şey yok dedik. olmasın zaten dedi ve kurulan 2 çadırın yanına yalpalayarak gitti. Çadır kurmak yasak diye bağırmaya başladı. Bu çadırlar buradan kalkacak canımı sıkmayın diyordu. Çadırların içinde 2 tane kız çıktı ve çadır dışında uyuyan bir çocuk. Adam deli gibi bağırıyordu. Bulunduğumuz yer sahilin en ucuydu ve kolaylıkla görülmeyen bir yerdi. Kızlara yalnız olup olmadıklarını sorduk. bir kız ve 1 erkek arkadaşlarının yiyecek almak için gittiklerini öğrendik. Alkol lü adam ise feneri gözümüze doğru tutuyor hemen kaldırın o çadırları lan diyerek bağırıyordu. Kızlara sakin olmalarını söyledim. Biraz bekleyelim arkadaşlarınız gelsin sonra bir olurunu buluruz dedim. Kızlar jandarmadan çadır için izin aldıklarını söylediler. Serdar dışarıda yatan çocuğu da alarak jandarma çağırmaya gittiler. Nevzat ben ve 2 kız kalmıştık. sarhoş adam yerinden kalktı ve çadırlara doğru yöneldi. Ben size kaldırın demiyor muyum dedi ve çadırları çekerek kırmaya başladı. Hemen araya girerek tamam kaldırıyoruz bi bekle diyerek adamı uzaklaştırdım. Kızlar çadırdan fırlamıştı. Bir yandan adamla uğraşıyor bir yandan serdarla beraber kızların korkmaması için çabalıyorduk. Serdar ı telefonla aradım nerede olduklarını sordum. Jandarmaya gittiklerini alkollü bir adamın saldırdığını söylemişler fakat jandarma uğraşmak istememiş orası özel mülk diyerek bunları başından savmış olduğunu öğrendik. Yapacak birşey yoktu. Adamı dövsek bunu gönderen adamla uğraşacağımızı ve çok kişi ile geri döneceklerinden adım gibi emindim. Hadi çadırları sökelim artık dedim ve fener ışığıyla çadırları toplamaya başladık. Tabi bizim sarhoş köşede söylenmeye bir yandan da içkisini yudumlamaya devam ediyordu. Adam o kadar öfkeliydi ki tahammül edemiyordum. Akşam akşam iş çıkarak başımıza diyerek sakinliğimizi korumaya çalışıyorduk. Çadırları söktükten sonra adam hala ensemizdeydi. Feneri gözümüze tutuyordu ve gerçekten zor sabrediyorduk. Nihayet Serdar yabancı arkadaş ve kızlara yiyecek almaya giden bir kız bir erkek arkadaş dönmüştü. Biraz adamla tartıştılar ama adam uçmuştu tabi. Ne söylesen bağırıyor küfrediyordu. Serdar' ın zabıta ' yıda aradığını öğrendim ve zabıta yoldaymış. Bir şekilde adamı oyalayarak yanımızda kalmasını istiyorduk. Bağırıyordu felan ama birazdan zabıta gelip alacak diye seviniyorduk. Herşeyimizi topladıktan sonra Yola doğru ilerledik.
Esnaf geldi yanımıza durumu izah ettik. kimse sesini çıkarmıyordu. Serdar la beraber zabıtanın geleceği yere doğru gittik ve 5 dk sonra zabıta geldi. Durumu izah ettik. Zabıta da başladı burası özel mülk burada çadır kuramazsınız gibi konuşmaya ben hemen araya girerek basın mensubu olduğumu söyledim
Bununla alakalı haber yapacağımı ve güvenlik güçlerinin vurdumduymazlığını açık açık yazacağımı söyledim. Bunun üzerine zabıtalar gidip bir bakalım dedi ve sahilde adamın yanına doğru gittik. Bir kayanın üstüne oturmuş elinde hala bir bira içmeye devam ediyordu. Artık sıra bizdeydi elimde ki feneri adamın göz bebeklerine tutuyordum.eliyle ışığa engel olmaya çalışıyordu ama nafile çok keyif alıyordum bu halinden. Fakat zabıtaları gözümüzde çok büyüttüğümüzü anladık. Sarhoş adam zabıtaların yanında bize saldırıyor ama onlar biz kolluk kuvveti değiliz diyerek adam müdahale etmiyordu. İsim ve kimlik soruyor adam bunlara kafa tutarak hiçbir bilgi vermiyordu. Sarhoş neden haber verdiniz polise diyerek cebindeki bıçağı çıkardı ve üstümüze saldırdı. Zabıtalar tutarak jandarmaya haber verdi. aradan 2-3 dk geçmişti ki 6-7 kadar jandarma geldi. Zabıtalar durumu anlattı. Komutan bize bağırarak gidin şurada beni bekleyin dedi. Yardım istedik diye suçlu olmuştuk.Adamların keyfi bozulmuştu tabi. Herneyse artık. Zabıta adamı işaret etti adam jandarmanın bulunduğu yola kadar getirildi ve başladı jandarmaya kafa tutmaya. jandarmalara ana avrat küfür ediyordu. 4-5 kadar jandarma adamın kollarından tutarak sarhoş adamı asfalta yapıştırdılar. Çevredeki esnaf turistler herkes bu olayı seyrediyordu. Olay artık çığırından çıkmıştı. Küçük bir çalının arkasına doğru adamı sürüklerken bir yandan da sesini kesmek için ağzını kapatıyorlardı. Çalının arkasında adama bir kaç defa vurduklarını gördüm. içimin yağları erimişti. Kötü biri değildim böyle şeylerden ancak hakedenin maruz kaldığı zaman seviniyordum. Amacımıza ulaşmıştık adam cezasını çekiyordu hele ki komutana ettiği küfürlerden sonra bu gece nezarethane de kalacağı kesinleşmişti. Arkadaşlar jandarma bizi çağırmadan kaçmamız gerektiğini söylemişti. İfade verecektik belki dava bile açılabilirdi. işimizin uzamaması için hemen oradan kaçtık. 7 gezgin tekrar yollardaydı. Çocuklardan bir tanesi gelirken bir yer gördüğünü ve orasının daha güvenli olduğunu söyledi. Dağın yamaçlarına doğru ilerliyorduk ve yol kenarında bir çalılık gördük. Arkası temizdi ve çadır kurmaya müsait ti. Tekrar çadırları buraya kurduk. Fena bir akşam geçiriyorduk ama şuan keyifli olmaya başlamıştı bir saat kadar sohbet ettikten sonra herkes çadırına geçerek dinlenmeye çekildi. Ben de erkenden yola çıkacaktım saat gece yarısını çoktan geçmişti ve artık biraz uyusam iyi olacaktı. Sabah uyandığımda saat 8:30 civarıydı. Allah' ım bu nasıl yorgunluk. Ayaklarım kalkmıyordu. Çadırın içinde neredeyse yarım saat oturduğumu hatırlıyorum. Artık turu sonlandırmanın zamanının geldiğini düşünmüştüm. Herkes çadırını topladı ve ayrıldık. Serdar ve nevzatla beraber kalmıştım. Eve döneceğimi söyledim ve kahvaltı ısmarlayacağımı söyledim
Cebimde kalan son parayla kahvaltılık bir şeyler alarak kahvaltı yaptık. Onlara güzel yolculuklar dileyerek dağı tırmanmaya başladım. Sıkı bir tırmanıştan sonra fethiye otogarına giderek biletimi aldım ve tur bitmiş oldu ....
Okuduğunuz için, yapmış veya yapacak olduğunuz yorumlar için, takibiniz için çok teşekkür ederim.
Ben hayalimi gerçekleştirdim. Şuan evdeyim ve iliklerimize işleyen çalış para kazan duygusunun altında kıvranıyorum.
Hayatınızın keyfini çıkarmaya bakın.
'^^Her gününüzü son gününüz gibi yaşayın. Bir gün haklı çıkacaksınız.^^'
S.Jobs
Hoşçakalın