Dünyada bir tek siz kaldınız. Dolayısıyla tüm bisikletler ve arabalar kısaca dünya be üzerindeki her şey sizin. Bu durumda ne yaparsınız?
- Hepsine binip doya doya gezer misiniz?
- Bir ihtimal başka insanlar da vardır diyerek insan mı ararsınız?
İnsanlığın yaşam amacı onaylanmak, takdir görmektir. Patronun, eşin, anne-babanın, evladın, dostun, düşmanın be de kendi kendimizin hatta Allah’ın onayını ve takdirini bekleriz. Hiç kullanmayacağımız milyonluk bisikleti alıp fotoğrafını paylaşmak da, hurda bir bisikleti yeniden hayata döndürüp onun fotoğrafını paylaşmak da bir onay beklentisidir bana göre.
Paylaşma gereği duymayıp yaptığımız şeylerde ego var mıdır, yok mudur? Egonun kelime anlamına göre hem vardır, hem yoktur. Vardır çünkü EGO “ben” demektir. Ben varsam, ben de varım o zaman. kişinin devamlı surette kendisini ortaya koyması ve kendi özelliklerini yüceltmesidir dersek yine var.
Ego kavramındaki kilit nokta "ben" ile başlayan cümlelerdir. Bir kişi ben ile başlayan cümleleri çok fazla kuruyorsa burada bilinç(ego) ve süper ego arasında bir dengesizlik var demektir. Kendi kendimize konuşursak da deli oluyoruz. Demek ki bir başka kişi daha olması gerekiyor.
Şöyle bir durum düşünün: 10 yıldır bisiklet ile dünyayı dolaşıyorsunuz ve bundan bisikletiniz hariç kimsenin haberi yok. Nasıl bir duygu oluştu sizde?
Freud’a göre (id) ya da alt bilinç içimizdeki doyumsuz hayvandır. Yani id için yalnızca ihtiyaçlarını karşılamaya odaklı, düşünmeyen, güdüsel, o andaki tatmin duygusunda başka bir şey göremeyen hayvani tarafımızdır diyebiliriz. Açlık, susuzluk, kin, cinsellik, saldırganlık gibi dürtüler idsel dürtülerimizdir. Ve bu idsel dürtülerini dizginleyemeyen kişiler genellik vicdan duygusundan yoksun olanlardır. Süperego ya da yüksek benlik içinse iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt etmemizi sağlayan katman olarak belirtilmektedir. Ve yüksek benlik duygumuz, iyi ile kötü arasındaki ayrımı yapmayı öğrendiğimizde gelişmeye başlar.
Mesela; bebeklerde yüksek benlik duygusu yoktur, çünkü henüz gelişmemiştir. Onlar yalnızca güdüsel ihtiyaçlarını karşılamaya odaklıdırlar, yani idsel davranışlar sergilerler. Süperegonun gelişim sürecinde etkili olan unsurlar anne-baba, eğitim, din, inanç, toplum gibi faktörlerdir. Örneğin; ülkemizde bir baba ile bir genç kızın dudak dudağa öpüşmesi, üst benlik duygusuna ters düşmektedir. Ama yabancı bir ülkede bu gayet olağan bir durumdur. Yani süperego çevremizden görüp öğrendiklerimizle içselleştirilen bir durumdur ve üst benlikte öne çıkan duygu vicdandır. Freud’un da söylediği gibi ego, id ile süperegonun isteklerini uzlaştırmaya çalışan hakem niteliğindedir."
Uzun lafın kısası “değerli olma, onaylanma, takdir edilme arzusu” insana her şeyi yaptırtabilir. Hele de özgüven eksikliği varsa.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi