Biraz da aşk ve romantizmle ilgili hikayeler ve fotoğraflar

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.

Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor.
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.

Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?

Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.

Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.

Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.

Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.

Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.

"Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.

Neler yazmışım diye merakımdan.

Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde.
Cebim yüreğime yakın.
Yüreğim sende.
Sen yüreğime yakın.
Öyleyse mektup sende...

Can Dündar


Dolunaya inat...

Katran karası bir geceyi haziran bulutlarının arasından yırtarak, avuçlarında kıpır kıpır yıl*dızlarla odamın penceresini tıklattı dolunay...

"Sana Samanyolu getirdim" dedi ve bütün gökkubbeyi yeryüzüne indirmiş gibi mağrur, gülümsedi koltuğumun başucunda...

Ayla yıkanmanın keyfini sürdüm bir müddet...

Sonra penceremi açıp onu içeri aldım...

Efsunlu ışıklar saçarak, eteğindeki aydınlığı kitabı*ma, rakı kadehime, can eriklerime doladı.

Gecikmiş bir bahar, çekirge sesleri ve iğde kokularıyla içeri daldı hemen peşisıra... telâşla...

Şiirler doldu odama, mısra mısra...

Feneralayları geçti aklımdan; uzak denizler ve göç yolları geçti...

Dolanıp dolunayın kanadına, uçmak istedim...



* * *



Lâkin bırakmadı hayat...

Duyduk ki, güvercinleri kurşuna dizmişler arka bahçede...

Gülleri kesip, dikenleri büyütmüşler korku be*lâsına...

Toprağın bire bin verdiği ülkede mayın döşemişler sevdaya giden yollara...

Aşklar uzak, sevişmeler tuzakmış.

Dişlerinde kalleş ışıkların pa*rıldadığı kurtlar, çeteler halinde boğazlayacak kurban arar olmuş*lar dolunay geceleri...

Pas ve küf kokuyormuş eski*den nergislerin açtığı sokaklar...

Öylesine büyükmüş ki sis perdesi, ne yakamoz görüyor*muş gözler, ne çoban yıldızı...

Güneş ülkesi, çocuklarını gömüyormuş lanetli karanlığın koynuna... ve öfke büyüyormuş sevda toprağının ana rahmin*de...

Doğa ne kadar cömertse, ha*yat o kadar bencilmiş evlâtlarına karşı... Bolluk içinde aç, varlık içinde yoksul, denizler ortasında susuz yaşar olmuşlar.

Ve ülke, aldırmadan doğanın gözkamaştıran büyüsüne, doludiz*gin koşuyormuş ölüme..

Prangalar... savaş tamtamları... ve ağıtlarla...


* * *



Dolunay, Samanyolundan ışıklarla eteklerinde; "Haydi" diyordu penceremin dibinde; "Haydi... ebedi baharın ülkesine..."

Lâkin dolunaya inat; öylesine bitkin ve naçar ki ha*yat...

Kopamadım akşam haberlerden.... dünyevi keder*lerden... kelepçelerden...

Açıp penceremi, salıverdim dolunayımı, Cahit Külebi'den bir şiir fısıldayarak kulağına:

"Bir gün geleceğim / Alıp şu başımı / Bir gün gele*ceğim

"Belki de Haziran / Bulacak naaşımı / Belki de Ha*ziran..."

Haziran, bir ozanın naaşını kaldırırken, dolunay eteklerinden efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı.

Bakakaldım peşinden...

Ne gözümü alabildim... ne göze alabildim...

Can Dündar
 
Scudo

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
BAHARDI GELDİĞİNDE

BAHARDI GELDİĞİNDE
Gönlümde hüküm süren kışa inat;
Güneşe bakmaya bile korkar olmuşken,
Tüm dalları çiçeğe durdu yüreğimin..
Bahardı geldiğinde;
Seninle,her yeni gün sanki daha bir hakediyor
yaşamayı.
Ve yok saydığım yarınlar, sanırım var artık.
Hayal kurabiliyorum mesela, korkmadan,
Kalbimi kırmadan.
Sadece nefes alıp vermekten fazlaca anlamlı hayat.
Karanlıkla aydınlığın adı, tekrar gündüz ve gece.
Yalnız değil yüreğim, biliyorum.
Bahardı geldiğinde....

yazar :ahmet ahmet
 

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
@halp

Cok güzeldi halp devamını bekliyoruz..paylaşım için teşekkürler..
 

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
@pırtık

İLGİNE TEŞEKKÜR EDERİM PIRTIK ÇOK İYİSİN
ÖZLEDİM SENİ..

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....


SAKARYADAN SELAMLAR HERKESE
 

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine, ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim. Sen yoktun...

Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim. sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...

Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı. Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.. Sen yoktun..

Özlem şarkılarını ezberledim.kimini bağıra bağıra kimini fısıltıyla söyledim.karanlığa haykırdım hasretimi. Sesimi duyacaksın diye bekledim. Sen yoktun...

Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibiydi, geçmek bilmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayal kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu,bense seni. Sen yoktun...

Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim. Olmadı!

Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan. Kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim,gelen sensindir diye. Sen yoktun...

Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle
sırılsıklamdım her mevsim. Hayat merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm. Sen yoktun...

Her istasyon, her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım. Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere,adı duyulmamış kasabalara gittim. Senden bir iz aradım. Sen yoktun...

Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan. Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim. Sen yoktun..

Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti sana kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı. Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım. Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi. Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım. İçimi dökecek bir insan aradım. Sen yoktun...

Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. SEN YOKTUN...

Mehmet Coşkundeniz
 
  • Beğen
Tepkiler: SoldieR52

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
En büyüğü 10 yaşında olan bir grup akıllı bıdığa "Sence aşk nedir?"
diye sormuşlar. Alınan cevaplar:

1 - Aşk, sevgilimizle aramızda bi sürü kötü şey meydana gelmeden önce hissettiğimiz şeydir.

2 - Benim anneannem sırtından hasta olmuştu ve eğilemediği için ayak tırnaklarına oje süremiyordu, dedemin de parmakları hasta
olmasına rağmen anneannemin ayak tırnaklarına hep oje sürüyordu. Bence aşk budur.
(Evet yaaa. evet yaaa)

3 - Sizin adınız size aşık olan birinin ağzından daha değişik çıkar, o size adınızı söylediği zaman "benim ne güzel adım var" diye
düşünürsünüz... (Hakikaten! Hiç böyle düşünmemiştim.)

4 - Aşk birlikte yemeğe gittiğimiz zaman sevgilimizin kendi kızarmış patateslerini bizim tabağımıza koyması ve bizim tabağımızdan
hiçbir şey almamasıdır. (İşte bu en güzeliydi)

5 - Aşk, biri sizi ne kadar kırmış olsa da sırf o üzülür diye ona kötü bişey söylememektir.
(Canımm yaa evet öööle, ama...)

6 - Aşk çok yorgun olduğumuzda bizi gülümseten bişeydir.
(Daha nasıl anlatılabilir ki?)

7 - Aşk, annemiz babamıza kahve yaptığı zaman ona götürüp >>vermeden önce kendisinin bir yudum içmesi ve tadının çok güzel
olduğunu kontrol etmesidir. (Bi de illa ki de paylaşmaktır)

8 -Aşk her zaman öpüşmektir... Öpüşmekten yorulduğunuz zaman bile hâlâ birlikte olmak ve çok konuşmak istersiniz. Benim
annemle babam da böyleler. (Allaaam allaaam )

9 - Aşk, sevgilimiz bişey söylüyorsa yılbaşı hediyelerini açmayı bile bırakıp onu dinlemektir.
(Şimdi ağlicam ama, bu da ikinci en güzel tarif)

10 - 'Senden nefret ediyorum' dediğimiz birine ilerde aşık oluruz.
(Hadiseyi çabuk kavramış :

11 - Aşk sarılmaktır... Aşk öpüşmektir... Aşk "hayır" demektir.
(Bu da çabuk çözmüş :)))

12 - Aşk sevgilimizin her şeyini bildikten sonra bile onunla çok iyi arkadaş olabilmektir.
(Cidden ağlicam.)

13 - Aşk kocamız çok terliyken ve kötü kokuyorken bile ona "Sen Bruce Willis'ten daha yakışıklısın" demektir.
(Kesinlikleeeeeee)
>>
14 - Aşk, köpeğinizi bütün gün evde yalnız bıraksanız bile eve döndüğünüzde size koşup bütün suratınızı yalamasıdır.
(Yaa off hayır bu çok acımasızca ama :)))

15 - Aşk, Sevgililer Günü kartlarının üzerinde yazan şeyleri sevgilimize soylemek ama başkalarına söylerken yakalanmamaktır.
(eheheheheh seni gidi seni)

16 - Birine aşıksanız, kirpikleriniz hareket ettikçe gözlerinizin içinden yıldızlar çıkar. (Süper tespit)

17 - Eğer aşık değilseniz "seni seviyorum"demeyin, ama gerçekten aşıksanız hep "seni seviyorum"diyin, hem aşıksanız hem de
"seni seviyorum" demiyorsanız çok ayıp. (Anlayan anlamıştır bile... :)))


18-Aşk; yalnız bir operadır kış güneşinde dinlenen.
19-Aşk; bazen bir zaman hatasıdır.
20-Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara. Uzun bir suskunluktur ya da
durmadan ondan konuşmaktır.
21-Aşk; bir filmin, bir karesinde takılıp kalmak... Bazen tuhaf bir cesaretle meydan
okumaktır.
22-Aşk; bazen nedenini bilmediğiniz bir duraksamadır.
23-Aşk; bir harabenin ortasında birşey bulup da ne yapacağını bilemeyen iki savaş çocuğu
gibi kalmaktır.
24-Eylül'ün toparlanıp gitmesini izlemektir.
25-Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde
kalmasıdır.
26-Aşk; vazgeçmektir gözlerinden.
27-Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından,usul usul ağlamaktır.
28-Aşk; birgün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir.
28-Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir.
29-Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır.
30-Aşk;tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır
 

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
SuS..
Konuşma…
Anlamsızlıklar dolu aramızda…
Anlatamıyorum...! Anlamak istemiyorsun ya da...!
Boğazımda düğümlenen, sana söylenmesi gereken cümleleri yuttum... Benim kelimelerim seninkinden daha ağır.../…Hazmedemezsin inan...!

UNUT şimdi...
Düşünme...
Bırak kendini bensizliğe...
Cevabını bildiğin soruları sorma bana.. Suçlu arama…
Anladım.. Bu aşk fazla sana.../...Fazla…!

SİL şimdi...
Bitir...
Yaşananların üstüne basıp geç... Benli hayallerini savur oraya buraya.. Adımı ağzına dolama artık… Bakma arkana, adımlarını hızlı at.../… yaklaşman zor olsun bana bundan sonra…!


GİT şimdi…
Sevmelerim hep boğazıma düğümleniyor zaten…Umutlarım hep yasaklar üstüne kurulu..
Hayallerimi yolladım arkandan…/…Kendime de koyu bir "acı" demledim..En tatsızından..!

Kumbaramda biriken “öfkeleri” harcama zamanı.. Çıkmaz sokakları geride bırakma mücadelesi belki de…! Yeni sayfalar açma zamanı, silgi kullanmadan adı “mutluluk” olan bir hikaye yazma çabası belkide...!

“Seni Unutmak“ sadece lafta, sadece dilde var…
“Yüreğim” hazır hissetmiyor kendini, bunu kaldırmaya gücü yok bu aralar…!

Sevginle dolup taşan bu yüreği, nefretle dolduramam,
Hep seni düşünen bu beyni, unutmaya zorlayamam,
Ben her şeyi, “sen” gibi kolay harcayamam…!
Zordur sevmelerim,
Nefretlerim gibi…!
Zordur başlangıçlarım,
Bitişlerdeki rolüm gibi..!

Son olarak;
Üzerime giydirdiğin bu “ayrılığın yükü” bana hiç yakışmadı…Şimdi olmasa da, zamanı geldiğinde çıkarıp atacağıma eminim…! İşte çıkardığım o vakit sen üzerine “pişmanlığı” geçireceksin…!
Ama unuttuğun bir şey var…
Sen onu, ne şimdi ne de daha sonra, çıkarıp atmayı beceremeyeceksin...
 
  • Beğen
Tepkiler: SoldieR52

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röfleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra, küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş. Tık..... Tık......Tık....


Adam cama bakmış.Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş. Meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç! Heyacanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış. Hey adam!Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum.Bugün cesaret buldum konuşmaya.Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al.Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış: Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam,demiş.Gerekçeside pek sersemceymiş: Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu? Kırlangıç mahçup olmuş.Başını önüne eğmiş.Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş,gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş: Adam, adam!Hadi aç artık şu pencereni.Al beni içeri! Ben sana dost olurum.Hiç canını sıkmam! Adam kararlı, adam ısrarlı: Yok ,yok ben seni içeri alamam demiş.Biraz da kaba mıymış, neymiş lafı kısa kesmiş.İşim gücüm var, git başımdan. Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş: Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi
al beni içeri.Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım.Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım.Pişman olmazsın, seni eğlendirirm. Birlikte yemek yeriz, bak hem de sen de yalnızsın' yanlızlığını paylaşırım, demiş.
BAZILARI GERÇEKLERİ DUYMAYI SEVMEZMİŞ! Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş.Pek bir sinirlenmiş: Ben yalnızlığımdan memnunum,demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş.Düpedüz kovmuş. Kırlangıç , son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca,başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş.Adam, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş: Hay benim akılsız başım; demiş.Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki?Şimdi böyle kös kös oturacağıma , keyifli vakit geçirirdik birlikte. Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.Yine de kendi
kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş: Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir.Ben de onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim. Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş.Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama......Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna.
Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş. Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:


"KIRLANGIÇLARIN ÖMRÜ 6 AYDIR...."


HAYATTA BAZI FIRSATLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ ELİNİZE GEÇER VE DEĞERLENDİRMEZSENİZ UÇUP GİDER!
HAYATTA BAZI İNSANLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ KARŞINIZA
ÇIKAR;DEĞERİNİ BİLMEZSENİZ KAÇIP GİDERLER!
VE ASLA GERİ DÖNMEZLER!




Dikkatli olun....


Farkında olun.....
Ve bir düşünün bakalım;
Acaba siz bugüne kadar pencerenizden kaç kırlangıç kovaladınız?
 

McMILLERR

Aktif Üye
Kayıt
10 Şubat 2008
Mesaj
160
Tepki
238
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Trek
Bir tane de ben aşk adına sevdiğim bir şiiri ekliyim.;)


Ben senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
Gideni bulacak mı zannediyorsun ?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf,
beyaz camdan olsun ki icinde beni görebilesin....
Fedakarlığımı anlıyorsun , vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan, senin yanında kalabilmek icin.
Ve toz oluyorum. Yasıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız, külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin, yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar....
Ama biz o zamana kadar, o kadar karışacağız ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek,
Toprak beraber olacagiz. Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
iki çiçek açacak, biri sen biri de ben.

N.Hikmet
 

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.

NURGÜL GÜNDOĞDU' YA TEŞEKKÜRLER
 

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
İşte bu son dedikleri kıyılardayken
Vakti geliyor z-amansız susmanın...
Ve s-usa nefret bileniyor sevdam
Konuşmalı mı dersin, yoksa susmalı mı?..
Elbet sesimi duymaz mı bir kırlangıç düşerken yeryüzüne…
Çok sesli bir koro halindeyken susmalarım
Her defasında gözüme çöp kaçıyor
Kâğıt ıslanıyor peşi sıra
Mürekkep dağıldıkça aklıma bir hal oluyor...
Konuşuyorum
Sussam daha mı iyi
Kendime küssem… Bilmem ki!
Ölüm kıyılarındayken nefesim
Sevda haykırışlarınla mı olacaktı cenazem?
Ki kaç Azrail'in listesinde ki adım!
Yaza çize bitmiyor…
Hipokrat amca önce kalbimdeki pıhtıyı koparsana kerpeteninle
Narkoz telaşında bakma gözlerime
Ben acıyabilirim...
Ben acıyı bilirim...
Öğrettiler senden önce...
Kara yol çizgileri yerine...
Uzun düz bir çizgi verebilir misin?..
Kalbime bağladığın monitöre...

Şimdi sokağa çıksam diyorum
Kent ölesiye sağır
Hangi yöne gitsem kırmızı ışık
Anla işte
Sığ kalıyorum aşkın denizinde
Yürüyorum
Ölü düşler mezarlığına çıkıyor yolum
Bitti diyorum kendime…
Anla artık… Gitti…
Sahi benim adım neydi
Ödünç ver polisler soruyor kimliğimi
Üstüm başım aranıyor
Saçlarım darmadağın
Yüreğim darmadağın

Kimine kurtuluş olan
Kimine ölüm biçiyor
Bunu anlıyorum
Cesedim üstünde şuh kahkahalar atarken sen
Kalk diyorum kendime
Ellerimde tutmuyor ellerimden
Gözüme çöp kaçıyor tekrardan, Dilime sus…
Aşkla süslüyorsun şimdi kendini
Maviler, pembeler hazırdır düşlerinde
Oysa benim düşlerimde beyazdın sen… Bembeyaz…

Dünya gözlerim gibi ela değil artık
Nereye baksam siyah
Nereye baksam bir parça şehir… Koca bir sen…
Cemreler düşmüyor benim olduğum yere
Ve sen
Yaşıyorum sanıyorsun ya, devam et
Oysa ben;
Gün ve gün
An ve an
Aldığım her nefesi vermek yerine
Canımı vermeye yalvararak
Ne yapmalı bilmiyorum şimdi yaşamak adına
Palyaço kostümlerine bürünüp
Boyalı bir gülüş mü yakıştırmalı yüzüme...
Hüznümü makyajın arkasına saklayıp
Bakarken gözlerinin karasına...
Biçare sözlerin kulağıma geliyor
Ağlama palyaço, makyajın akıyor....
 
  • Beğen
Tepkiler: halp

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
Şimdi gidiyorsun, git

Bütün sabahları üşüdüğüm

Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin

İçimde bir şarkı

Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat

Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin

Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden

Sevdiğimiz şarkıları da

Pencareme konan yusufcukları da

Bana karanlığı bırak

Beni bırak, beni böyle bırak

Böyle ansızın, böyle yakışıksız

Böyle anlamsız, böyle dağınık

Öyle kapıda susuşun

Öyle sarsak, öyle serkeş, öyle çerkes duruşun

Koy beni sensizliğe

Ve otursun içime kül gibi kor yangının



Şimdi gidiyorsun, git

Hadi git

Hepsi hepsi bir sevda benimkisi, al da git

Hadi kanatma

Hadi yıkma

Hadi dokunma

Zaten ben seni öylesine sevmiştim



Şimdi gidiyorsun, git

Bütün sabahları üşüdüğüm

Bütün gördüğüm senli günlerim, onlarda gitsin

İçimde bir şarkı

Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat

Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin ....

İBRAHİM SADRİ..
 
  • Beğen
Tepkiler: halp

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: SoldieR52

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
AŞKA DAİR...!


Neler söylenmedi ki, neler yazılmadı... Ne acılar yaşandı, gönüller kırıldı, acıyla sarsıldı yürekler, bazen yüreğinde duyduğu sevincin ağırlığını dahi taşıyamadı.. Ama herşeye rağmen aşk olgusu dimdik ayakta. Hiç bitmez tükenmez bir yaşam kaynağı. Peki ünlüler neler söyledi onun için...




Balzac: İlk aşk aşı gibidir. İnsanın ikincide hastalanmasını önler...

Rousseau: Aşk mektubuna başlarken ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Bitirirken de ne yazdığımızın farkında olmayız....

Shakespeare: Sevgililerine aşklarını itiraf eden kadınlar, en az seven kadınlardır...

Eflatun: Aşk, en tehlikeli bir ruh hastalığıdır....

Aziz Nesin: Yenilen taraf aşık olur...

Yakup Kadri: Hiçbir kadın yoktur ki " Seni Seviyorum " sözü karşısında hissiz kalsın...

Katherine Hepburn : Aşkı bilenler normal kadınlardır...

Oscar Wilde: Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar erkeklerin son aşkı olmasını ister...

İngiliz Atasözü: Aşk için evlenen Istırapla yaşar....

Kontes Nathalie: Aşk, bir kişinin yararına, iki kişinin ortaklığıdır...

Paul Geraldy: Sevmek güzeldir. Bir daha sevmemek daha güzeldir...

Marcel Proust: Aşık olmayanlar, mükemmel bir erkeğin sıradan bir kadın yüzünden niçin ızdırap çektiğini anlayamazlar...
 

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

radyoda bir yanık bir sevda
türküsü...yüreğime yüreğime vuruyor...
seni getiriyor uykularından...
kahve içiyorum sevgili...
hücreyi andıran odamda şiirler
büyütüyorum..
bir ağrı gibi saplanıyorsun sol yanıma
aynalarda bakışını arıyorum sevgili
simeranyayı düşünüyorum...
karkent düşleri görüyorum kimsesiz
odamda...
üşüyorum sevgili..sen yoksun...

aşkı düşünüyorum sevgili...
aşkı yazıyorum
"Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz
sevgili. Aşk bir yolculuktur sevgili...Bu
yolculukta artık para, tarifeler,
beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi
gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka
ışığa teslim olur... "

ahh yüreğim...
aşka aşık yüreğim...
yüreğimde med cezirler
senin dalgaların
kıyına vuruyorum
köpük köpük
topla beni...
sevgili...
aynalara değil
geceye tut beni


Şair: CAHİT YAĞMUR
 

halp

Forum Demirbaşı
Kayıt
20 Nisan 2008
Mesaj
401
Tepki
201
Şehir
İSTANBUL
Aşka teslim yüreklere egemeniz bundan böyle. Kaçıncı ayrılık bu sonuna varamadığımız? Kaçıncı geldim deyip beni mutlu edişin? Kelimelerde arandı önce sorunların çözümleri. Dudaklardaymış meğer her birinin çıkışı.

Sökülen kilitler oldu bir kez daha. Bir kez daha barışın tohumları çiçek verdi. Büyük bir orman besleniyor içimde. Kibritinle yok edebileceğin, sevginle coşturabileceğin.

Mutluluk olsa gerek bu gülümseme kaynağı. Hırsın zaferi de olabilir tabi ki, ama senin için kin beslemeyeceğim kesin. Ayrılıklarımızın sonrası aşk ötesini yaşattı bana. Ben benden geçmiş sadece benden beklenenler için yaşayan biri olmuştum. Senden alabileceğim umut tükenik gözüyle bakarken…

Boşuna dememişler ‘yarının ne getireceği hiç belli olmaz’ diye. Dün uğruna üzüldüğüm günlerin acısını çıkarmalıyım. Elele ve daima seninle. Yok, olmaz, bırakmam bir daha seni. Bu sefer sen geçsen bizden yolunu keserim. Ne gitmene izin veririm, ne gitmeme. Varanı olmasa da bu öykünün sonsuza dek yaşamalı. Yaşatmalı en güzel halini.

Her kumrunun çifti olur ya işte senden ayrılınca yalnızlık kederine bürünürüm tıpkı kumru gibi. Tek kumru nasıl başı öne eğik durursa balkon betonlarında bende aşılmaz yalnızlığıma boyun bükerim. Tam kaybedenlere baş harflerimiz yazılıyordu ki yine geldin. Yine beni mutlu ettin. Korkma git demem onca karlı havalardan sonra.

Ben seni de yaşadım, sensizliği de, sensiz senli günlerimi de. Alışkınım gidişlere, dönüşlere, terk edilmeye, terk etmeye. Yüreğimi kimse bu kadar acıtamadığı gibi, bu kadar da okşayamaz.

Yastığını buldu uykum. Yorganım oldu huzurun. Gecenin karasına göz yumdu şarkılar ve gözlerim yatağıma yenik düştü. Uyuyabilmeyi özlemişim, yokluğunu düşünmeden uyuyabilmeyi ya da ‘ne yapmalı’ sorularını hane hane beynimden geçirmeden uyuyabilmeyi. Öylesine özlemişim ki yokluğunda her şeyi. En çok da seni özlemiş gibiyim sanki. Yokluğunla yemek yerken, su içerken, yatarken .....herseyde sen!!!illede sen!!Dönüşü yok derken uzak kalamıyormuşum meğer sana. İyi ki geldin, iyi ki yine geldin.
 

Selay Yaman

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Aralık 2007
Mesaj
677
Tepki
846
Şehir
İstanbul
DÜnyaca ÜnlÜ KİŞİlerden AŞk Üzerİne SÖylenenler..

Aristo:

"Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur"

Augustinus:
"Sevgi ruhun güzelliğidir."

Franz Xaver Von Baader:
"Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır."

François Bacon:
"Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz"

Bailey:
"Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır"

Balzac:
"Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar"

Basta:
"Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever"

Jeremy Bentham:
"Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur"

Bulor:
"Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır"

Antoine Bret:
"Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur"

Jacob Boehme:
"İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur"

La Cordaire:
"Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur"

Dante:
"Geniş varlık denizinin her yanında geniş bir aşk akışı vardır. Fiziksel devinim, bitkisel yaşam, zihinsel yaşam... hep evrensel aşkın derece derece yükselen aşamalarını oluşturur. Aşağı derecelerinde yanılmayan aşk, akılla aydınlandığı zaman iyilik ve kötülüğe eğilim kazanır. Aşk kusursuz olmayan iyiliklerin üzerinde de vardır. Hatta irade, hile ve şiddet kullanmak yoluyla bir başkasının kötülüğüne çalışmış olsa bile yine aşka uyar. Kötülükler aşktan uzaklaşma oranında bir takım derecelere sahiptir ve kötülük aşka yaklaşmak için sarf ettiği üç oranında erdeme yaklaşmış olur... Cehennem bile adalet kadar aşkın eseridir."

Eugene Delacroix:
"Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister"

Descartes:
"Bir şey kendimiz için iyi, yani uygun gibi sunulmuşsa ona karşı aşk duyarız."

Duclos:
"Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama aşktan ... hayır"

Epiktet:
"Hareket etmenin nedeni 'istek' ve 'sevmektir', bu ise düşünmektir. Aşk
tutkudur. İyi ya da kötünün ne olduğunu fark edemeyen insan nasıl sevebilir"

Epikür:
"Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz... Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır."

Douglas Ferrola:
"Aşk kızamığa benzer, insan ne kadar geç yakalanırsa o kadar ağır geçer"

Faulkner:
"Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde
yaşayamayacaktı."

Fenelon:
"Sevmeden yaşamak yaşamak değildir. Az sevmek ise sürüklenmektir."

Feuerbach:
"Varlık sezginin, duyunun ve aşkın bir sırrıdır. Bu kişi, bu şey yani bireysel, yalnız duyumda, yalnız aşkta, mutlak bir değere sahiptir. Sonlu ve sonsuz orada bulunur. Aşkın sonsuz derinliği ve aşkın gerçeği, bununla yalnız bununla kaimdir" "... En derin ve en yüce gerçekler duyumlarda saklıdır. Böylece genel olarak başımız dışında bulunan bir nesne varoluşun gerçek ve ontolojik belgesi aşktır, varoluşun aşktan ve duyumdan başka belgesi yoktur."

Costance Foster:
"Sevgi bizi zamanın yıkımından koruyan yıkılmaz bir kaledir"

François M. C. Fourier:
1) Geçici ya da keyif verici aşklar ki, bu oyuncular, kahpeler, arsızlık aşkları gibi şekillere ayrılır.
2) Az çok bir süresi fakat kısır aşklar ki, bunlar gözde aşklardır.
3) Yalnız bir çocuk doğurtan geçici aşklar ki, bunlar dölleyen aşklardır.
4) Karılar ve kocalar aşkıdır ki, bu iki tarafın isteği ile yıllarca sürer ve bir çok çocuk doğurturur. Fakat bunlar birbirleriyle yaşayıp yaşamamakta serbesttir."

"Her erkek bütün kadınlara ve bir kadın bütün erkeklere sahiptir."

Freud:
"Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır"

Geraldy:
"Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır"

Geothe:
"Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir"

Efes'li Heraklitos:
"Duyu organları akılsız ruhlara hizmet ettikleri zaman kötü tanıklardır. Eşek samanı altına tercih eder; köpek tanımadıklarına havlar. Domuz için çamur saf sudan daha değerlidir. Deniz suyu ister temiz ister kirli olsun, balıklar için kurtarıcı insanlar için uğursuzdur."

Victor Hugo:
"Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır."

Paul Henri D. Holbach:
"İnsanlara kendi akıllarına saygı duymaları ve cesur olmaları telkin edilmeli ve kendileri için arkasından koşması gereken hayallere gereksinimleri varsa, doğruluk, iyilik ve barış sevgisini benimsemeleri öğretilmelidir"

Holty:
"Aşk kulübeyi altından bir saraya benzetir."

Albert Hubbart:
"Aşk yaşamdır deriz, ancak umutsuz inançsız aşk ölümden beterdir."

Konfüçyus:
"Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır"

François La Rocheffoucauld:
"Tüm duygularımız ve tutkularımız rastlantı ve çıkarın eseridir ve bizim erdem, aşk, karşılık beklemezlik dediğimiz şeyler de hoşgörülerden başka bir şey değildir. Adalet aşkı nedir? Adaletsizlik ıstırabından korkmaktır. Aşk sahip olduklarımızın bizden alınması korkusudur. Aşk duyuların bir hummasıdır."

Mevlana:
"Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı."

Moliere:
"Kadınların büyük tutkusu aşkı ilham etmektir. İnsanı aşkın güzellikleri
yaşatır."

Montaigne:
"Aşk utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır."

Mu-Ti:
"Kim başkasını severse kendisi de sevilecektir. Başkalarını kazandırmış olan kendisi de kazanmış olacaktır. Tüm insanlar kendileri arasında karşılıklı bir sevgi hissederlerse, güçlüler zayıfları avlayamazlar, sayıları çok olanlar daha az sayıdakileri, baskıları altına alamazlar. Zenginler yoksulları asla baskıları altına alamazlar, usta olanlar da beceriksizlerle alay edemezler. Sevgide tarafsızlık, kişisel sevgide yanılmayı önler; tarafsız sevgi kişisel sevginin de güvencesidir."

Newton:
"Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yanlız kalırlar."

Robert Owen:
"İnsana karşı sonsuz bir sevgi ve şefkat duyabilmek için dinsel inançlardan kurtulmak gerekir."

Pascal:
"Aşk iradenin ereğidir. Her çeşit dışsal emir ve baskılardan çok usa uymak gerekir. İradenin ereği olan bu aşktan başlayıp tutkuda sona eren bir yaşam mutludur. Bunlardan birini seçmem gerekse 'aşk'ı yeğ tutarım. Biz aşk karakteri ile doğarız. Aşk ruhumuz yetkinleştikçe gelişir ve bizi güzel görünen şeye sürükler. Bundan sonra artık bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır? ... Aşkın konusu güzelliktir ve insan evrenin en güzel nesnesi olduğu için dışarıda aradığı bu güzelliğin örneğini kendi içinde bulması gerekir. Bu itibarla insan ancak kendisine benzeyeni ve olabildiği kadar kendisine yaklaşanı sever. Sevmeye başlayınca eskisinden bambaşka bir insan
olduğumuzu anlarız. Aşktan söz ede ede insan aşık olur."

J. J. Rousseau:
"Aşk mutluluğunu evlendirdikten sonra da sürdürebilseydik, dünya cennet olurdu. Duygulu gönüller sevginin her türlüsü için duygulu değil mi?"

Shakespeare:
"Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir... Aşk gözle değil ruhla görülür."

Madame De Scudery:
"İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar."

Schiller:
"Ey aşk, güzel ve kısasın... Aşk insanı birliğe, bencillik yalnızlığa götürür."

Seneca:
"Yalnız akıllı bir insan sevmesini bilir. Sevip de yitirmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir."

Stendal:
"Aşk, coşku ve tutku olduktan sonra insan hiç sarsılmaz, bunlar olmayınca yaşam neye yarar"

Cenap Şehabettin:
"Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır."

Mark Twain:
"Hiç kimse uzun süre evli kalmadıkça gerçek aşkın ne olduğunu anlayamaz."

Voltaire:
"Aşk bir tablodur, onu doğa çizmiş ve hayal süslemiştir. Tanrı kadınları
erkekleri evcilleştirmek için yarattı."
 
  • Beğen
Tepkiler: SoldieR52