kayhan1907
Daimi Üye
- Kayıt
- 3 Eylül 2007
- Mesaj
- 312
- Tepki
- 454
- Şehir
- balıkesir
Merhaba
en azından yola çıkarken ki niyetim Adana'da kebap üstüne de Hatay'da künefe yemek. Korkunç denebilecek bir haftadan sonra nerdeyse hazırlıksız çıktım desem yeridir, sağolsun Bülent gece toplanmama yardım ettide sabah yola koyuldum fotoğraf makinamı kırıp. Hiç yağmur yağmayan bir yılda yağmurlu bir temmuz günü ilk durak kepsut hem yücelin sağolsun yetiştirdiği fotoğraf makinasını aldım hemde çorba içtim. Ormanların içinden Dursunbey'e vardığımda saat 16:30 du görmeyenler için Türkiye'deki en iyi karaçam ormanıymış 550 yıllık olanları bile varmış bir tanesini orman işletmesinin içinde sergiliyorlar çok güler yüzlü insanlar uğrayıp bir çaylarını içebilirsiniz. bu günkü hedefim en az 100 km olduğu için yola devam dedim diklemesine o binbir güçlükle çıktığım yokuşları 12 km yer yer dik bir yokuşla aşağı inip 300 mt kadar geldim ve bir dere kıyısından tekrar tırmana ine derelerin çınarların çamların arasından gün düşerken Piribeyler köyüne geldim. Nerde kalayım diye ev beğenmeye çalışırken bir tren istasyonu dikkatimi çekti kocaman eskiden bölgenin en büyük istasyonuymuş sayısını bilmiyorum ama 10 dan fazla lojmanı vardı. Ne yazıkki şimdi kapanma tehlikesiyle yüz yüzeymiş haftalık olarak geçiçi bir memur gelip gidiyormuş yakındaki diğer istasyonlar kapanmış bile. Köyde genç sadece 2 kişi kalmış kahvecide iş bulup geçenlerde gitmiş şimdi okul yok kahve yok arada açılan bir minik bakkal var büyük pazar yerinin yerinde yeller esiyor üzülüyor insan görünce. Çok konuksever ve tatlı insanlar istasyonun çardağında kaldım meyvelerını yedim yıllardır minik bir kirpi görmemiştim onunla oynadım pillerimi sarj edip tren sesleri arasında uyudum.
Sabah 6:30 da kalkıp 7 de yola düştüm. Malesef doğru girişteki köprüde fotoğraf çekmek için durmuştum ne yazık ki spd leri unutmuşum elimde kocaman morluk ve kanayan bir diz sahibi oldum. Gerçi köylüler için daha üzücü derenin üst kısımlerında bor madeni ykandığı için oralarda su ağaç yetişmesine izin vermiyormuş.
uykum geldi şu anda afyondayım kütahya yolunu daha sonra anlatırım resimleri bu aletin usb si olmadığından koyamıyorum en geç konyada yaparım yarın benimle burada tanıştığım bir arkadaş geliyor heykeltraşmış kocatepeye dev gibi bir Atatürk büstü yapıyormuş. yeni dostlarım oldu Muratın kızıyla tanıştım adı duru babası gibi güleç
herkesin yolu açık olsun
en azından yola çıkarken ki niyetim Adana'da kebap üstüne de Hatay'da künefe yemek. Korkunç denebilecek bir haftadan sonra nerdeyse hazırlıksız çıktım desem yeridir, sağolsun Bülent gece toplanmama yardım ettide sabah yola koyuldum fotoğraf makinamı kırıp. Hiç yağmur yağmayan bir yılda yağmurlu bir temmuz günü ilk durak kepsut hem yücelin sağolsun yetiştirdiği fotoğraf makinasını aldım hemde çorba içtim. Ormanların içinden Dursunbey'e vardığımda saat 16:30 du görmeyenler için Türkiye'deki en iyi karaçam ormanıymış 550 yıllık olanları bile varmış bir tanesini orman işletmesinin içinde sergiliyorlar çok güler yüzlü insanlar uğrayıp bir çaylarını içebilirsiniz. bu günkü hedefim en az 100 km olduğu için yola devam dedim diklemesine o binbir güçlükle çıktığım yokuşları 12 km yer yer dik bir yokuşla aşağı inip 300 mt kadar geldim ve bir dere kıyısından tekrar tırmana ine derelerin çınarların çamların arasından gün düşerken Piribeyler köyüne geldim. Nerde kalayım diye ev beğenmeye çalışırken bir tren istasyonu dikkatimi çekti kocaman eskiden bölgenin en büyük istasyonuymuş sayısını bilmiyorum ama 10 dan fazla lojmanı vardı. Ne yazıkki şimdi kapanma tehlikesiyle yüz yüzeymiş haftalık olarak geçiçi bir memur gelip gidiyormuş yakındaki diğer istasyonlar kapanmış bile. Köyde genç sadece 2 kişi kalmış kahvecide iş bulup geçenlerde gitmiş şimdi okul yok kahve yok arada açılan bir minik bakkal var büyük pazar yerinin yerinde yeller esiyor üzülüyor insan görünce. Çok konuksever ve tatlı insanlar istasyonun çardağında kaldım meyvelerını yedim yıllardır minik bir kirpi görmemiştim onunla oynadım pillerimi sarj edip tren sesleri arasında uyudum.
Sabah 6:30 da kalkıp 7 de yola düştüm. Malesef doğru girişteki köprüde fotoğraf çekmek için durmuştum ne yazık ki spd leri unutmuşum elimde kocaman morluk ve kanayan bir diz sahibi oldum. Gerçi köylüler için daha üzücü derenin üst kısımlerında bor madeni ykandığı için oralarda su ağaç yetişmesine izin vermiyormuş.
uykum geldi şu anda afyondayım kütahya yolunu daha sonra anlatırım resimleri bu aletin usb si olmadığından koyamıyorum en geç konyada yaparım yarın benimle burada tanıştığım bir arkadaş geliyor heykeltraşmış kocatepeye dev gibi bir Atatürk büstü yapıyormuş. yeni dostlarım oldu Muratın kızıyla tanıştım adı duru babası gibi güleç
herkesin yolu açık olsun