Bu konuya son kez yazıyorum. Benim kimseyi siyasi nedenlerden dolayı savunduğum yok. Yazımı dikkatlice okursanız mangal yapan insanların çoğunluğuyla siyasi parti olarak aynı görüşte olmadığımı da çok iyi anlayacaksınız.
@Akın Bilgin
Ben olaya gerçekten farklı bir bakış açısıyla bakılmasını istedim sadece. Ülkemiz ne yazık ki, bırakın üçüncü dünyayı beşinci dünya ülkesi. Bu maalesef her alanda böyle. Bir tarafta dini duyguları istismar edilen ve kandırılan insanlar diğer tarafta onları hor gören insanlar. Hor görüldükçe daha çok istismar ediliyor, istismar edildikçe daha çok hor görülüyor. Bu böyle bir kısır döngü ve bu hep olumsuza doğru gidiyor. Siz oradaki insanlara hayvan muamelesi, aşağılayıcı şekilde köylü muamelesi yaptıkça o insanlar da, o insanların çocukları hiçbir zaman sizinle iletişim kuramayacaklardır. Bu yapılanın yanlış olduğunu belirtmek istedim.
Yine söylüyorum, ülkemizde gerçekten bisiklet yolu olduğunu düşünmüyorum. Kıytırıktan yerler, kaldırımlar, insanların yürüyüş yaptıkları yerler hiç düşünülmeden sırf ben yaptım oldu mantığıyla bisiklet yolu yapılıyor. O videodaki bisiklet yolu da öyle kıytırıktan, ben yaptım oldu mantığıyla yapılmış. Öte yandan üçbeş kmlik bisiklet yollarında bisikletinizle volta atmak, altınızdaki milyarlık bisikletlere hakarettir. Üstündeki aksesuarları, giyiminizi, kuşamınızı hiç söylemiyorum bile. Son iki üç yıldır bisiklet kullanan insan sayısında gerçekten büyük bir artış var. Ama insanların bisikleti bir gösteriş aracı olarak kullandıklarını gözlemliyorum çoğunlukla.
@Yusuf Yılmazvural 'ın sitesinde şu mizahi yazısını okursanız ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız;
Gerçekten bisiklet sürmeyi seven insanlar vay bisiklet yolumu işgal etmişler anam anam ne yapmışlar diye dert yanmıyorlar. Çünkü bisiklet yolu nedir, ne değildir iyi biliyorlar. Gerçekten bisiklet süren insanlar daha planlı, daha düzgün bisiklet yolları yapılmasını istiyorlar. Kaldırımdan, yaya yolundan bozma bisiklet yollarını bisiklet yolu olarak görmüyorlar. Bana kalırsa bisiklet yolu dediğiniz yol, araçların gittiği yollarda olur ve ek bir şerit olarak ayrılması gerekir. Nerede araçların gittiği yol varsa en sağa ek bir şeritle ana yoldan ayrılarak bisiklet yolu oraya yapılır. Böylece insanlar hem işlerine, hem okullarına, hem gitmek istediği yerlere daha güvenli bir şekilde gider ve gelirler. Ne yayaya bulaşırlar, ne piknik yapan insanları görürler. Tabi daha güzel fikirler, daha güzel projeler bu işlere gerçekten önem verildiğinde artar. (Misal metrobüslerin gittiği yol gibi ortada ayrı bir yol olması vs vs.) Bu dediklerimiz Türkiye belediyeciliğinde ne zaman olur ne zaman gerçekleşir bilmiyorum. Yanlış projelerin olduğunu kabul etmek yerine, o yanlışlar üzerinden hak iddia etmek ve hakaret etmek yanlışı daha da arttırıyor.
@belgen
Konuyu tartışırken hep farklı konulara girmişsiniz ve ön yargıyla hareket etmişsiniz. Taksim'de gösterilerin yasak olmasından ve bunu savunuyor olmamdan ben hiç bahsetmedim (Bu cümleyi bana kurduğunu düşündüğüm için buna cevap veriyorum, çünkü haftada bir günleri var diyen benim.) Aksine ben Taksim ne zaman gösterilere açılacak diye hep bir ümitle bekliyorum. Aşık Mahzuni'nin Zevzek türküsüyle çocukluğum geçti,Nazım'ın Memleketim, Büyük İnsanlık şiirlerini söyledim durdum, Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı'yla hayaller kurdum, 1 Mayıs'ını coşkuyla söyledim. Hasret Gültekin'in Bir İnsan Ömrünü Neye Vermeli türküsüyle kendimi yokladım. Ahmet Kaya'yı söylemiyorum bile. Şimdi güzel abiciğim sence ben Taksim'in gösterilere kapalı olmasını savunuyor olabilir miyim? Hani çok öngörülüsünüz ya ondan anlarsınız.
@belgen
Şuna da hayret etmedim değil, benim oy verdiğim partiyi bile tahmin etmişsin, hatta emin olmuşsun. Yahu ben bu seçim döneminde kime oy atacağımı bilemezken sen güzel abiciğim nasıl bildin merak ettim? Kime oy atmayacağımı da biliyorum ona emin olabilirsin
düşündüğün partiden değilim, yanılmışsın.
Yazında konu konuyu açmış ve bazı örneklere yer vermişsin, demiştim ya biz beşinci dünya ülkesiyiz belki de. Maalesef ülkemizde devletin bilip açıklamadığı ensest ilişkiler o kadar çok ki. Bunlar sadece basına yansıyanlar o da şans eseri. Bunları ben nerden biliyorum, güneydoğuda sosyal hizmetlerde görev yapan arkadaşımın anlatımından. Baskılanmış duygular o kadar fazla ki ülkemizde. Senin dert yakındığın bu konulardan sadece sen değil ben de yakınıyorum, üzülüyorum, iğreniyorum. Ama dediğim gibi bunlar farklı konular, farklı psikolojik olaylar. Bazı tespitlerine katılmakla birlikte bunların farklı tartışma konuları ve nedenlerini olduğunu belirtmek istiyorum.
Son olarak mesajımda da belirttiğim gibi bu türküyü paylaşmak istiyorum, belki bunu dinleyenler demek istediklerimi daha iyi anlarlar. Umarım bir gün gerçekten insanlar birbirlerini daha iyi anlar..