Düşme diyince anılar canlandı birden. Bana göre bisiklete gönül veripte düşmeyen kimse yoktur. Hiç kimse öyle ben düşmem hiç hayatta falan gibi lakırdılar etmesin. Hepimiz bu aleti kullanırken düştük. Bir arkadaşımız Kevser Hanım'a "ama çizmişsindir Trek bisikleti" gibi serzenişlerde bulunmuş. Bunlar hiç önemli değildir. O çizikler bisikletin nazarıdır. Bisiklet düşe kalka öğrenilir. Düşüşün de bir tekniği vardır. Zamanla gelişir.
Geçen Turhan Abi'nin daveti üzerine gittiğimiz Tuzla gezisinden önce arkadaşları beklerken bisikletin tekeri nasıl olduysa su kanalına girdi ve çıkaramayınca da tepetaklak yere çakıldım. Öyle usturuplu düşmüşüm ki bir de baktım bisiklet ters dönmüş ama tekerlekleri havada dikine dengede duruyor. Hemen yardıma koşanlar oldu. Bir şeyim yok dedim fakat el bileğim fena halde acıyordu. Hala çevirince sızlıyor. Zamanla geçer. Düşüşler bir yerde bu işin tadı tuzu.
Önemli olan mala değil cana bir şey olmaması. Bir keresinde de ayağımda SPD pedal olduğunu unutup, gezi yaptığım mekanda bir tören nedeniyle istiklal marşı çalmaya başlayınca saygı duruşunda bulunayım derken tepetaklak yuvarlanmıştım. Heheheh
Yine bir defasında (o zamanlar gençtim) millete hava yapacam diye ellerimi bırakıp bisikleti sürerken yerdeki çakılları farkedemeyip tepetaklak yine yerlerde yuvarlanmıştım. Düşmekten utanılmaz.
İnsanlık hali hepimiz düşebiliriz. Önemli olan hata yapmak değil yapılan hatadan ders almaktır. Hatalardan ders alıp dikkatli sürüş yaptığımızda, trafik kurallarına riayet ettiğimizde kolay kolay da bir şey olmuyor. Bisiklete yeni başlayanların da gözünü şimdiden korkutmayalım.
Herkese kazasız bol pedallı günler dilerim.
Sevgiler
MFG(+)