Reha Muhtar'ın yazılarını çok fazla benimsemesem de, bu gün Vatan Gazetesi köşesinde Ergenekon gözaltıları ile ilgili yazısı ilginç!Okumakta fayda vardır diye buraya yapıştırıyorum..
Türkiye'de hiçbir darbe Amerika'sız olmamıştır!..
Bilgeler, ermişler, spiritüel dünyanın bilimum üstatları “Bir olaya hemen tepki verme...” derler, “Bekle 24 saat geçsin... Duyguların otursun...” sonra söyle söyleceğini...
Zaten 39 derece ateşle yatakta yatmaktayım...
Zorlansam kalksam, 39 derece ateşle “Ergenekon gözaltılarını” analiz etsem, ağır ateşte sürmenaj tehlikesiyle zırvalamak mümkün...
İyisi mi 39 derece ateşle “bilgeler” gibi bir gün pas geçeyim dedim...
Sonra da yazılanları görünce kendi kendime kahroldum...
Çünkü bir kez daha farkettim ki, bu ülkeden yazar çizer takımı da esasen kör cahildir...
***
Kendilerine hayırları yok ki, başkalarına olmayan akıllarından bir gıdım verebilsinler...
Ergenekoncu denen kesimin “Darbe hazırladığı, ortam yarattığı, puslu havalar yarattığı” söyleniyor, teker teker en üst düzeyde asker sivil bürdokratların evlerine giriliyor ya...
Ne için yapılıyor tüm bunlar?..
Türkiye’de varsa darbe yapmak isteyenleri bulup çıkartmak, bir daha darbeye teşebbüs edecekleri tövbe ettirmek, güya sivil demokrasiyi mukim kılmak için yapılıyor bunlar...
Şimdi adama sorarlar...
Türkiye’de kaç darbe oldu kardeşim?..
Hangi darbe Amerika’nın gizli veya açık desteği, CIA’in operasyonel hareketinin dışında cereyan etti Türkiye’de...
Şimdi Türkiye’de zevzek entellere göre iki tip adam var...
Darbeciler; ki bunlar ulusalcı oluyorlar...
Demokratlar; ki bunlar ya AKP’li oluyor ya da AKP çevresinde dolaşan zat-ı parazitlerinden oluşuyor...
***
Darbeci ulusalcılar darbe istiyorlar, darbeci olmayan demokratlar da sivil toplum oluşturuyorlar!!!
Kardeşim, arkadaşım, yoldaşım, a benim zavallım, akılsızım şu Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde Amerika’nın desteği alınmadan yapılan tek bir darbe bulabilir misin hasbelkader numune niyetine?..
Siz milleti mi uyutuyorsunuz, yoksa hakikaten mi kör cahilsiniz?..
Amerika’nın isteği ve desteği olmadan, CIA İstasyon Şefi Paul Henze Damdaki Kemancı Operası’nı izleyen Jimmy Carter’a “Our boys have done it” (Bizim çocuklar yaptı) diye mesaj göndermeden orda burda toplanan, kahve sohbeti kıvamında “bu memleket kurtarılmalı” türünden niyet belirten insanlarla darbe falan mı yapılacağını mı sanıyorsunuz?..
Merak etmeyin bu kadar kolay darbe yapılacak olsaydı, darbecilerin ipliği bu kadar kolay ortaya çıkmazdı...
Ortada yapılabilecek darbe marbe yoktu zaten...
Darbenin olmazsa olmazı Amerika yoktu, başka söylemeye birşeye gerek var mı?..
***
Olan şudur...
Amerika Türkiye’nin şu andaki modelinden memnundur...
Bu modelin, oturmasını, yol almasını arzulamaktadır...
Darbeye marbeye kırmızı ışık yakmaktadır...
Buna rağmen kendi aralarında geyik muhabetti yapanlar varsa, Ergenekon falan diyerek, kuşkulanılanların üzerine gidilmektedir...
Amerika şimdi böyle istemekte, onun için Amerikancılar şimdi darbeci karşıtı görünmektedir...
Eskiden Amerikancılar, Washington tersini söylediği, planladığı, tezgahladığı, ortam yarattığı için darbe gelsin isterlerdi...
Konu darbeci ile domokrat arasındaki fark değil, Amerika’nın dünü ile bugünü arasındaki çıkar farkıdır...
Siz gerçekten 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün hatta post-modern 28 Şubat’ın Amerika’ya “rağmen” mi yapıldığını düşünüyorsunuz?..
Türkiye’de hiçbir darbe Amerika’sız olmamıştır...
Onun için şu anda Ergenekon tutukluları ya darbe yapmayı hiç düşünmüyorlardı, ya da zaten Amerika karşı olduğu için zaten yapamayacaklardı...
*****
VURAL SAVAŞ’IN DARBE TÜYOSU...
O hayhuy içinde bir ara Vural Savaş’ı dinledim... Sanıyorum ART’deydi...
Gülüyordu Vural Savaş, espiriye vurmuş anlatıyordu: “Yahu Türkiye’de yapılan darbeler hep zaten Amerika’nın yabancı ülkelerdeki darbe modelleri... Başka darbemiz olmadı ki...”
Sivil ve demokrat görünüp, milleti uyutmaya kalkanlara karşı tek tek sıralayayım... Belki kör cahil takım da biraz durumdan nasiplenir:
***
İlk darbe 27 Mayıs 1960’dır: Gereklidir gereksizdir bunlar boş tartışmadır... CIA birimleri 59-60 yıllarında bu darbenin gerçekleşmesi için bizzat çalışmıştır...
Bu konuda o sırada eşi Nilüfer Yalçın’la Amerika’da olan Siyasal Bilgiler Falkültesi Profesörü rahmetli Aydın Yalçın’ın hatıratları olaya ışık tutar...
***
İkinci darbe, Amerikan sefirinin arabasının ODTÜ’de ateşe verildiği olayların ertesindeki 12 Mart darbesidir... Deniz Gezmiş’lerin idamına kadar giden, anti-Amerikancı devrimci 68 gençlik harekatını sindirmek amacıyla yapılan bir darbedir...
Amerika’nın desteklediği değil Amerika’nın içinde olduğu bir darbedir...
***
12 Eylül 1980 darbesi...
Fazla söze gerek yok...
CIA İstasyon Şefi Paul Henze 12 Eylül saat 04’te Dışişleri Bakanı Edmund Muskie’yi Washington’dan aradı, “Bizim çocuklar yaptı” dedi...
ABD Dışişleri Bakanı Muskie bu mesajı, o sırada Damdaki Kemancı Operasını izleyen Başkan Jimmy Carter’a mesajla iletti...
“Bizim çocuklar yaptı...”
Bu darbeden sonra askeri kanattan kopmuş olan Yunanistan Türkiye vetosunu aştı ve Rogers anlaşmasıyla yeniden Nato’nun askeri kanadına döndü...
***
28 Şubat: Düşünce egzersizinizi güçlendirmek için bir soru size...
28 Şubat’ın hedefi olan Saadet Partisi ile aynı kökenden gelen AKP arasında nasıl bir fark var düşündünüz mü?..
Saadet fazla anti-Amerikancı ve ulusalcı, AKP ise daha global, ya da küresel, daha bir pro-Amerikan olmasın sakın?..
***
Hülasa... Türkiye’de Amerika’sız bir darbe olmadığını söylemek, ne yazık ki slongancılık değildir...
Çok isterdim, gençlik yıllarımızdaki sokak sloganlarının, hayat karşısında geçerliliğini bütünüyle yitirmesini...
Oysa bazen kaba gerçekler, en detay ve karmaşık gerçeklerin içinden aynı doğruluğu sınanmış şekilde çıkabiliyor... Heyhat...
Artık sokaklarda yürüyecek çağda değiliz...
Ama herkes bilmeli ki Türkiye’nin gerçek demokratları hiçbir zaman darbe istemediler...
O darbelerin hepsi Amerikan destekliydi...
Amerikan destekli olmayınca da darbe olmuyor zaten...
Bugün Amerika istemiyor diye darbe karşıtı olanlar ne kadar demokrat olurlar bilemem...
Ama gölge etmesinler başka ihsan istemem...