Derya Keçeci
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Haziran 2011
- Mesaj
- 1.735
- Tepki
- 4.127
- Şehir
- Ankara
- İsim
- Derya
- Başlangıç
- 1970—71
- Bisiklet
- Fuji
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
İzmit-Yalova III.Gün ve Ankaraya dönüş
Bolu’da geçirdiğim macera dolu geceye nazaran,aşağıdaki salonlardan birinde yapılan düğünden yükseldiğini sandığım o garip müziği saymazsak,hayli dingin ve huzur dolu bir uykunun ardından sabah ezanıyla uyandım.Ilık bir duş ve ardından masaj.Odamın penceresinden yıllar öncesine, ta çocukluğuma kadar gittim.
Sabah hali.
http://img151.imageshack.us/img151/4006/sdc10192jl.jpg
O yıllarda körfez tam bir sayfiye yeriydi.Denizin mavi,yosunun yeşil olduğu yıllardı.
Yeni oluşan bir sanayi kenti havasındaki izimit,o yıllarda yeni kurulmaya başlayan petrol rafinerisi ve Petro kimya tesislerinin oluşumu aşamasında türkiyeye gelen Amerikalı ve Fransız teknik elemanlarının aileleriyle birlikte yerleştiği küçük bir kentti.Yetmişli yılların sonlarına kadar,deniz kıyısında konuşlandırılan bir çok fabrika,seksenli yıllara gelindiğinde körfezi tam bir bataklığa çevirken,bir çok balık türünün de ebedi olarak yok olmasına yol açtı.Bu çevre felaketine seyirci kalanlar adalet önünde hesap vermeseler de,yüce Allah katında,doğayı katletmenin cezasını çekeceklerdir;hiç kuşkum yok.
http://img820.imageshack.us/img820/403/sdc10193x.jpg
İşte bu duygularla seyrettim İzmit körfezini.Saat 06.15 gibi kahvaltı etmek için çıktım;yarım saat sonra odama dönüp son hazırlıklarımı tamamladım.Öğretmenevinden ayrılış saatim 07.15
http://img9.imageshack.us/img9/5382/sdc10195p.jpg
Sahile inip,limanda birkaç fotoğraf çekiyorum.Bu gün yolum kısa İzmit Yalova 65,Pendik Bostancı 16 km.Diğer girdi çıktılarla birlikte 100’ü bulacak olsam bile (ki buldum) biraz lay lay lom hakkım var.Sahilden ağır ağır ilerlerken,kaslarımı ısıtıyorum.Zira binmeden önce esnetme falan yapmadım bu gün,yani şımarıklık hat safhada.
http://img837.imageshack.us/img837/7384/sdc10197d.jpg
http://img821.imageshack.us/img821/3908/sdc10198m.jpg
Tarih,rakibini küçümsediği için hüsrana uğrayan insanlarla dolu olduğu halde,nedense bu 80-100 km yi pek ciddiye almıyorum.
Körfez deltası hayli emek harcanarak ıslah edilmiş.İzmitten Gölcük sahiline kadar neredeyse bataklık olan bölümde,2-3 km lik bir gezi ve koşu alanı var.Ayrıca kalabalık olmayan saatlerde burası rahatlıkla bisiklet yolu olarak ta kullanılabilir.
http://img715.imageshack.us/img715/2590/sdc10199y.jpg
http://img707.imageshack.us/img707/9232/sdc10205j.jpg
Karamürsel manzarası.
http://img98.imageshack.us/img98/9201/sdc10206.JPG
Gölcükte Altmışlı yıllarda oturmuştuk.Bilindiği üzere burada donanma komutanlığı var ve eskiden ağırlıklı olan askeri personelin dışında ciddi bir yerleşim olmuş.Sahil,1999 depreminin izlerini silse de,yöreyi iyi bilen bizler için acılar hala taze.Asıl üzücü olan ise,şehir planlama açısından,bina mimarisinde,kat sayısında ve yapı malzemesinde bir değişiklik gözlenmemesi.Yani aynı hamam aynı tas.
Sahildeki bazı balık restaurantları ızgara köfte satıyor.Hem de deniz kıyısında.Bize çok bile.Balığın kökünü kuruttular,hayvancılık can çekişiyor;yakın gelecekte ekmek arası ot satarlar.
Az ileride yol çalışması var ve ulaşım tek şeritten veriliyor.En sevmediğim durum bu zira yanımdan araçlar teğet geçecek;kaçacak bir yer yok,topu topu 200-300 m arkayı kollayıp sıkı basarsam,kimse gelmeden atlatırım burayı:
Olmuyor,korktuğum başımda bitiveriyor:
-Daaaaaat
-Bekle
-Da da da daaaat
-Beklesene…50 m kalmış şurda
-Ara gazları,arkaya yanaşmalar (neredeyse 20 m var)
O arada önde giden kamyon duruyor ve işaretçi bayrağı çekiyor.Ben duruyorum,arkadaki de.İniyorum.Sinirli değilim,sadece tiyatro yapacağım.Elimle manual cam açma hareketi yapıp
-Camı açsana bi….. Alo...şşşşt,camı bir açsana
- -N'oldu abi? (Az önceki heyecanlı arkadaştan eser yok)
-Senin yaşında olsaydım,n olduğunu görürdün.
-Noldu ki abi,naptım ki?
-Yaptığın şey şu.20 m ve sadece lanet 2 saniye kazanmak uğruna,beni bariyerlere atmakta bir sakınca görmedin.
-(Yavşak yavşak gülüyor) Vallaha abi,hiç farkında de...
-Neyim ben,gece karanlığında bilmeden üzerine bastığın bir karafatma mı?
-Amcacım (Birden abilikten amcaya geçiyoruz.Buradaki ton farkı aynı zamanda "Bak ben de inerdim aşağa ama yaşına hörmeten" benzeri bir vurgu ise de,yemezler.Yüzü korkudan hala beyazlığını muhafaza etmekte.
-Bak evlat ...(Kısaca bisikletle nereden geldiğimi ve trafikte insanlar bisikletlilere dikkat etmediği için her yıl nasıl onlarca insanın öldüğünü anlatıyorum.Bu arada damperli yoldan çekiliyor,yol açılıyor.
-Haydi bakalım dikkatli ol.
Arkadaki kamyon veriyor kornayı bu dili biliyoruz"Hadisenize lan"
Az önceki delikanlı,kolunu dışarı uzatıp yanıtlıyor.
-Ne var lan!
Sıkmıyorum canımı.Yolun kalanı hayli güzel olsa da bir süredir aynakoldan gelen gıcırtı iyice artmış,yol arkadaşım,market bisikleti gibi sesler çıkartmakta.Sağa çekip ayna yaprağının arasına girmiş bir dal parçasını dikkatlice çıkartıyorum.Hareket etmeden kontrol amaçlı döndürdüğüm tekerlek bir tur bile atmıyor.Fren bacağının germe yayı çıkınca,diğer ayak janta yapışmış.Ne zaman oldu bu,neden fark edemedim…Ya da kaç km böyle geldim bilmiyorum.Yalovaya 8-10 km kalmış olmalı zira topçuları az önce geçtim.
Yolda gördüğüm çok güzel bir köpeğin fotoğrafını çekecektim ki makinenin şarjı bitmiş.Allah Allah,dün tam dolu göstermiyor muydu….
Yalovadayım.Bilindiği üzere artık kaymakam yok ve vali bakıyor şehre.Oysa ne kadar da küçük bir şehir.Yalova hızlı feribot iskelesindeyim.
-Bi kartal kaç para?
-Cevap yok.
-Kardeş,kartal diyorum kaç para?
-Güvenlikçi çocuk,”Değişir abi” diyor,
-Nassı yani?
-Yani günlük ve saatlik fiyat değişiyor.Tıpkı havayolları gibi.
-Peki o zaman,şu an kaç tl
-Size 5,bisiklete de 6 lira alıyoruz,diyor bakmadan bana.
-Bisiklet benden pahalı ha,o 9.5 kilo,ben 77 nasıl oluyo acaba…
Feribottayım.Nasıl feribotsa,bildiğin arabalı vapurun az gelişmişi.Yani gerçekten feribot görmesek inanacağız.Haydi bakalım öyle olsun.
-Bisiklet için yer var mı?
-Yok,şöyle koyabilirsiniz.
-Öyle koyamam,başka?
-Başka derken?
-Şuraları araçlar için,koltuklar 5 tl ödeyenler için.Bisiklete 6 lira aldılar,bir bisiklet park yeri yok mu?
-Maalesef,
İnşallah o da olur.Mesela 2086 da.Fosil yakıtların tükenip,taş devri yıllarına döndüğümüzde,köleler kadırgalara yüklenmiş eşya ve insanları kürekle karşıya taşırken,tüccarlar insanlık adına,dünyanın en basit tasarımlarından biri olan bisiklet park yerini bir yerlere iliştirir.Neredeyse bir dönümlük çakma feribota bir tane bisiklet bağlayabilecek yer yapamamış insanlarla neyi konuşalım.Mecburi bekleyeceğiz başında.Belli mi olur,delinin biri gelir de bisikletimi fırlatırsa suya?
Feribotun içinde bir piriz arıyorum.Fotoğraf makinamın şarjı bitti.Malum,yok.Bir delikanlıya soruyorum,yok diyor.Rica ediyorum “Sizin kullandığınız bölümde mutlaka bir piriz vardır” kırmıyor beni,alıyor makineyi.Gemi Pendiğe girerken getiriyor,bir poz çekiyorum feribotta.
http://img220.imageshack.us/img220/9229/sdc10209y.jpg
Yanaşıyoruz;mutluyum zira artık İstanbuldayım.Çok açım.Yine her zamanki gibi eksik yapılan kahvaltının sıkıntısını çekiyorum.Sola dönüp sahil yolundan basıyorum pedala.Bir süre sonra,yol tehlikeli bir hal alıyor.Yolda slalom yapan bir ruh hastası iyice gözümü korkutuyor;sahile iniyorum.Burada bisiklet yolu var.Sayısız cep dolayısıyla ine çıka midem kalksa da,en azından üzerinde bisiklet resmi olan bir yol olması,olmamasından iyidir.
http://img694.imageshack.us/img694/4471/sdc10210hp.jpg
Yolda bisikletlilerle ile karşılaşıyorum.Selam vermedikleri gibi,benim selamımı da almıyorlar;çok korkunç olmalıyım.(Hiç te değilim)ne olursa olsun,fazla bir yabancılaşma bu.Olsun,keyfim yerinde:İstanbuldayım ve adrenalin üst seviyede.Gerekirse surlara bile tırmanırım.
Cumartesi Pazar günleri,insan ve araç yoğunluğu sebebiyle, burada bisiklet sürmenin neredeyse imkansız olacağını biliyorum.Hedef Bostancı ve dürüm.Yarım saat geçmeden geliyorum bostancıya.Hafif karayel,bisikletin gidonuna astığım formamı kuruturken,enfes dürümü uzun haftalardan sonra ilk kez içtiğim kola eşliğinde indiriyorum mideye.Bi tane daha mı söylesem...
http://img513.imageshack.us/img513/2474/sdc10211q.jpg
Dönüş için iyi bir yapı market arıyorum.Amacım şu patlayan eşya taşıma malzemesi.Adı her neyse.Kısa sürede buluyor ve sırtıma yüklüyorum.Dudulludaki Metro tesislerine dünya yol var.Bostancı Carrefour önünden Ataşehire kıvrılıp,oradan sora sora Kamil Koç’a geliyorum.Aradığım yer burası değil.Neyse Metro çok yakın,tezgahı kurup söküyorum bisikleti.Hediye paketi gibi yapıp,beklemeye geçiyorum.
http://img15.imageshack.us/img15/4466/sdc10212n.jpg
19.30 daki otobüs,21.50 de gelip 22 de kalkıyor.İçimde en küçük bir öfke yok.Yaşanabilecek en büyük keyifle biniyorum otobüse.Yanımdaki genç konuşkan değil;ben de öyle.03.45 te Ankarada,04.00 da evimdeyim.
Bolu’da geçirdiğim macera dolu geceye nazaran,aşağıdaki salonlardan birinde yapılan düğünden yükseldiğini sandığım o garip müziği saymazsak,hayli dingin ve huzur dolu bir uykunun ardından sabah ezanıyla uyandım.Ilık bir duş ve ardından masaj.Odamın penceresinden yıllar öncesine, ta çocukluğuma kadar gittim.
Sabah hali.
http://img151.imageshack.us/img151/4006/sdc10192jl.jpg
O yıllarda körfez tam bir sayfiye yeriydi.Denizin mavi,yosunun yeşil olduğu yıllardı.
Yeni oluşan bir sanayi kenti havasındaki izimit,o yıllarda yeni kurulmaya başlayan petrol rafinerisi ve Petro kimya tesislerinin oluşumu aşamasında türkiyeye gelen Amerikalı ve Fransız teknik elemanlarının aileleriyle birlikte yerleştiği küçük bir kentti.Yetmişli yılların sonlarına kadar,deniz kıyısında konuşlandırılan bir çok fabrika,seksenli yıllara gelindiğinde körfezi tam bir bataklığa çevirken,bir çok balık türünün de ebedi olarak yok olmasına yol açtı.Bu çevre felaketine seyirci kalanlar adalet önünde hesap vermeseler de,yüce Allah katında,doğayı katletmenin cezasını çekeceklerdir;hiç kuşkum yok.
http://img820.imageshack.us/img820/403/sdc10193x.jpg
İşte bu duygularla seyrettim İzmit körfezini.Saat 06.15 gibi kahvaltı etmek için çıktım;yarım saat sonra odama dönüp son hazırlıklarımı tamamladım.Öğretmenevinden ayrılış saatim 07.15
http://img9.imageshack.us/img9/5382/sdc10195p.jpg
Sahile inip,limanda birkaç fotoğraf çekiyorum.Bu gün yolum kısa İzmit Yalova 65,Pendik Bostancı 16 km.Diğer girdi çıktılarla birlikte 100’ü bulacak olsam bile (ki buldum) biraz lay lay lom hakkım var.Sahilden ağır ağır ilerlerken,kaslarımı ısıtıyorum.Zira binmeden önce esnetme falan yapmadım bu gün,yani şımarıklık hat safhada.
http://img837.imageshack.us/img837/7384/sdc10197d.jpg
http://img821.imageshack.us/img821/3908/sdc10198m.jpg
Tarih,rakibini küçümsediği için hüsrana uğrayan insanlarla dolu olduğu halde,nedense bu 80-100 km yi pek ciddiye almıyorum.
Körfez deltası hayli emek harcanarak ıslah edilmiş.İzmitten Gölcük sahiline kadar neredeyse bataklık olan bölümde,2-3 km lik bir gezi ve koşu alanı var.Ayrıca kalabalık olmayan saatlerde burası rahatlıkla bisiklet yolu olarak ta kullanılabilir.
http://img715.imageshack.us/img715/2590/sdc10199y.jpg
http://img707.imageshack.us/img707/9232/sdc10205j.jpg
Karamürsel manzarası.
http://img98.imageshack.us/img98/9201/sdc10206.JPG
Gölcükte Altmışlı yıllarda oturmuştuk.Bilindiği üzere burada donanma komutanlığı var ve eskiden ağırlıklı olan askeri personelin dışında ciddi bir yerleşim olmuş.Sahil,1999 depreminin izlerini silse de,yöreyi iyi bilen bizler için acılar hala taze.Asıl üzücü olan ise,şehir planlama açısından,bina mimarisinde,kat sayısında ve yapı malzemesinde bir değişiklik gözlenmemesi.Yani aynı hamam aynı tas.
Sahildeki bazı balık restaurantları ızgara köfte satıyor.Hem de deniz kıyısında.Bize çok bile.Balığın kökünü kuruttular,hayvancılık can çekişiyor;yakın gelecekte ekmek arası ot satarlar.
Az ileride yol çalışması var ve ulaşım tek şeritten veriliyor.En sevmediğim durum bu zira yanımdan araçlar teğet geçecek;kaçacak bir yer yok,topu topu 200-300 m arkayı kollayıp sıkı basarsam,kimse gelmeden atlatırım burayı:
Olmuyor,korktuğum başımda bitiveriyor:
-Daaaaaat
-Bekle
-Da da da daaaat
-Beklesene…50 m kalmış şurda
-Ara gazları,arkaya yanaşmalar (neredeyse 20 m var)
O arada önde giden kamyon duruyor ve işaretçi bayrağı çekiyor.Ben duruyorum,arkadaki de.İniyorum.Sinirli değilim,sadece tiyatro yapacağım.Elimle manual cam açma hareketi yapıp
-Camı açsana bi….. Alo...şşşşt,camı bir açsana
- -N'oldu abi? (Az önceki heyecanlı arkadaştan eser yok)
-Senin yaşında olsaydım,n olduğunu görürdün.
-Noldu ki abi,naptım ki?
-Yaptığın şey şu.20 m ve sadece lanet 2 saniye kazanmak uğruna,beni bariyerlere atmakta bir sakınca görmedin.
-(Yavşak yavşak gülüyor) Vallaha abi,hiç farkında de...
-Neyim ben,gece karanlığında bilmeden üzerine bastığın bir karafatma mı?
-Amcacım (Birden abilikten amcaya geçiyoruz.Buradaki ton farkı aynı zamanda "Bak ben de inerdim aşağa ama yaşına hörmeten" benzeri bir vurgu ise de,yemezler.Yüzü korkudan hala beyazlığını muhafaza etmekte.
-Bak evlat ...(Kısaca bisikletle nereden geldiğimi ve trafikte insanlar bisikletlilere dikkat etmediği için her yıl nasıl onlarca insanın öldüğünü anlatıyorum.Bu arada damperli yoldan çekiliyor,yol açılıyor.
-Haydi bakalım dikkatli ol.
Arkadaki kamyon veriyor kornayı bu dili biliyoruz"Hadisenize lan"
Az önceki delikanlı,kolunu dışarı uzatıp yanıtlıyor.
-Ne var lan!
Sıkmıyorum canımı.Yolun kalanı hayli güzel olsa da bir süredir aynakoldan gelen gıcırtı iyice artmış,yol arkadaşım,market bisikleti gibi sesler çıkartmakta.Sağa çekip ayna yaprağının arasına girmiş bir dal parçasını dikkatlice çıkartıyorum.Hareket etmeden kontrol amaçlı döndürdüğüm tekerlek bir tur bile atmıyor.Fren bacağının germe yayı çıkınca,diğer ayak janta yapışmış.Ne zaman oldu bu,neden fark edemedim…Ya da kaç km böyle geldim bilmiyorum.Yalovaya 8-10 km kalmış olmalı zira topçuları az önce geçtim.
Yolda gördüğüm çok güzel bir köpeğin fotoğrafını çekecektim ki makinenin şarjı bitmiş.Allah Allah,dün tam dolu göstermiyor muydu….
Yalovadayım.Bilindiği üzere artık kaymakam yok ve vali bakıyor şehre.Oysa ne kadar da küçük bir şehir.Yalova hızlı feribot iskelesindeyim.
-Bi kartal kaç para?
-Cevap yok.
-Kardeş,kartal diyorum kaç para?
-Güvenlikçi çocuk,”Değişir abi” diyor,
-Nassı yani?
-Yani günlük ve saatlik fiyat değişiyor.Tıpkı havayolları gibi.
-Peki o zaman,şu an kaç tl
-Size 5,bisiklete de 6 lira alıyoruz,diyor bakmadan bana.
-Bisiklet benden pahalı ha,o 9.5 kilo,ben 77 nasıl oluyo acaba…
Feribottayım.Nasıl feribotsa,bildiğin arabalı vapurun az gelişmişi.Yani gerçekten feribot görmesek inanacağız.Haydi bakalım öyle olsun.
-Bisiklet için yer var mı?
-Yok,şöyle koyabilirsiniz.
-Öyle koyamam,başka?
-Başka derken?
-Şuraları araçlar için,koltuklar 5 tl ödeyenler için.Bisiklete 6 lira aldılar,bir bisiklet park yeri yok mu?
-Maalesef,
İnşallah o da olur.Mesela 2086 da.Fosil yakıtların tükenip,taş devri yıllarına döndüğümüzde,köleler kadırgalara yüklenmiş eşya ve insanları kürekle karşıya taşırken,tüccarlar insanlık adına,dünyanın en basit tasarımlarından biri olan bisiklet park yerini bir yerlere iliştirir.Neredeyse bir dönümlük çakma feribota bir tane bisiklet bağlayabilecek yer yapamamış insanlarla neyi konuşalım.Mecburi bekleyeceğiz başında.Belli mi olur,delinin biri gelir de bisikletimi fırlatırsa suya?
Feribotun içinde bir piriz arıyorum.Fotoğraf makinamın şarjı bitti.Malum,yok.Bir delikanlıya soruyorum,yok diyor.Rica ediyorum “Sizin kullandığınız bölümde mutlaka bir piriz vardır” kırmıyor beni,alıyor makineyi.Gemi Pendiğe girerken getiriyor,bir poz çekiyorum feribotta.
http://img220.imageshack.us/img220/9229/sdc10209y.jpg
Yanaşıyoruz;mutluyum zira artık İstanbuldayım.Çok açım.Yine her zamanki gibi eksik yapılan kahvaltının sıkıntısını çekiyorum.Sola dönüp sahil yolundan basıyorum pedala.Bir süre sonra,yol tehlikeli bir hal alıyor.Yolda slalom yapan bir ruh hastası iyice gözümü korkutuyor;sahile iniyorum.Burada bisiklet yolu var.Sayısız cep dolayısıyla ine çıka midem kalksa da,en azından üzerinde bisiklet resmi olan bir yol olması,olmamasından iyidir.
http://img694.imageshack.us/img694/4471/sdc10210hp.jpg
Yolda bisikletlilerle ile karşılaşıyorum.Selam vermedikleri gibi,benim selamımı da almıyorlar;çok korkunç olmalıyım.(Hiç te değilim)ne olursa olsun,fazla bir yabancılaşma bu.Olsun,keyfim yerinde:İstanbuldayım ve adrenalin üst seviyede.Gerekirse surlara bile tırmanırım.
Cumartesi Pazar günleri,insan ve araç yoğunluğu sebebiyle, burada bisiklet sürmenin neredeyse imkansız olacağını biliyorum.Hedef Bostancı ve dürüm.Yarım saat geçmeden geliyorum bostancıya.Hafif karayel,bisikletin gidonuna astığım formamı kuruturken,enfes dürümü uzun haftalardan sonra ilk kez içtiğim kola eşliğinde indiriyorum mideye.Bi tane daha mı söylesem...
http://img513.imageshack.us/img513/2474/sdc10211q.jpg
Dönüş için iyi bir yapı market arıyorum.Amacım şu patlayan eşya taşıma malzemesi.Adı her neyse.Kısa sürede buluyor ve sırtıma yüklüyorum.Dudulludaki Metro tesislerine dünya yol var.Bostancı Carrefour önünden Ataşehire kıvrılıp,oradan sora sora Kamil Koç’a geliyorum.Aradığım yer burası değil.Neyse Metro çok yakın,tezgahı kurup söküyorum bisikleti.Hediye paketi gibi yapıp,beklemeye geçiyorum.
http://img15.imageshack.us/img15/4466/sdc10212n.jpg
19.30 daki otobüs,21.50 de gelip 22 de kalkıyor.İçimde en küçük bir öfke yok.Yaşanabilecek en büyük keyifle biniyorum otobüse.Yanımdaki genç konuşkan değil;ben de öyle.03.45 te Ankarada,04.00 da evimdeyim.