Ani'den Çıktık Yola! (Artvin/Rize – VIII.Bölüm)

KevSerSeri

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ağustos 2006
Mesaj
1.351
Tepki
3.345
Şehir
Ankara
26 Ağustos 2008 (Artvin – Borçka - Karagöl)

“Galiba Cenneti Bulduk!”


http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/Borka_2.jpg


Sabah erken saatte uyandık Karagöl’e karşı. Önce ses kontrol “bir kii, bir kiii” diye kendimi deniyorum. Evet sesim gayet net çıkıyor. Peki ya ellerim kollarım! Bakalım rahat kalkıyor mu? Hımm! Güzel…

- “ Kevser nasıl oldun!”
- İyiyim galiba…
- Olleey! Tur devam edecek yani.
- Ne yani bana tur için mi baktın?
- Tabi kızım ne zannettin. Tur devam etsin diye baktım sana.

Sabah sabah dalgasını geçti Serkan benimle…

Kendime gelmenin coşkusuyla güzle bir kahvaltı yapıp ardından gölün etrafı turlamak istiyordum.

Murat da oldukça acıkmış anlaşılan. Hazır olmayan sofranın başında öylece beklediğine göre.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/S6305566.jpg

Üzerimizi giyindikten sonra sultanlara layık bir sofra hazırlamak için kolları sıvadık. Öncelikle iki kişilik kahvaltı söyledik. Ardından elimizdeki kahvaltılıkları da çıkararak masaya bir güzel dizdik. Akşam ateş başında yapmayı planladığımız sucuklar yine kahvaltıya nasip oldu.

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7377.jpg

Ohhh! Havam yerinde alaturka oldum. Oynamadan duraaamammmm… Ben sucuksuz yapamammm… Ay ay ayyy…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7378.jpg

Uzun süren kahvaltının ardından Murat iskeleye gitti “beni bir çekin” diyerek.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7385.jpg

Peşine Serkan,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7388.jpg

Sonra ben,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7389.jpg

Ve İso koşarak gelince ancak kayığa yetişebiliyor,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7391.jpg

Çeşmeyi görünce toz toprak olan giysilerden bazılarını yıkamak geliyor aklımıza. Serkan’ın çamaşırlarından katran aksa da ben terini tuzunu geçirmek için suya bastım.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7397.jpg

Dizimden eğilemediğim için yaşlı teyzeler gibi taşa oturdum.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7400.jpg

Gelen geçen bize bakarken yüksek sesle söyleyemesek de günün ve anlam ve önemini belirten türkü geldi dilimize. Sabunu kodum legene, gör başıma ne gele! (Komik çamaşır yıkama videomuzu izlemek için üzerine tıklayınız.)

(link)

Karşısı oldukça güzel görünüyor. Çamaşırları serdikten sonra yürüyoruz her bir hücremize huzur enjekte ederek.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7403.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7426.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7428.jpg

Eğil manzarayı kapatıyorsun!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7434.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7439-1.jpg

Herkesin neşesi yerinde!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7443.jpg

Hayaller peşi sıra…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7445.jpg

Muhabbetler de,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7468.jpg

Pozlar da,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7472.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7473.jpg

Derenin gölle birleşme noktası çok enteresan. Birisi buz gibi, diğeri sıcacık.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7475.jpg

Söyleyin bana a dostlar! Su buradan içilmezse nerden içilir!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7490.jpg

Ben özgürüm! Sadece mutlu, huzurlu ve özgürüm.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7495.jpg
İso da özgür kanımca. Benimle her yere geldiğine göre!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7499.jpg

İnsanlar koparmadıkça özgürler,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7507.jpg

Yaban eller incitmedikçe güzeller,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7509.jpg

Kirletmedikçe, sahip çıktıkça varlar,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7508.jpg
 
Scudo

KevSerSeri

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ağustos 2006
Mesaj
1.351
Tepki
3.345
Şehir
Ankara
Yok bu beni kesmedi. Hem akşama kadar ne yapacağız?

-Serkaaaan. Kayığa binelim mi?
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7410.jpg

Çok güzel duruyor!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7424.jpg

İso ya sen!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7412.jpg

İlk önce Murat geçiyor küreklerin başına. Arkadaş Giresunlu olunca azıcık artislik yapıyor tabi bize. Kürek nasıl çekilirmiş öğrenin diye!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7514.jpg

Ne var onda canım! Ben de evde sürekli çekiyorum. Kollarım güçlüdür diyip Murat’ı diğerlerinin yanına yolluyorum.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7527.jpg

Çok şükür iyileştim ya neşemden geçilmiyor.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7542.jpg

İso denemeden hiç olur mu?
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7546.jpg

Serkan güya bayrakla bizi alacaktı. İyi neyse ki kalıbım geniş de yarısını kareye sokabilmişim hahahahahah… :)
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7549.jpg

Hadi şimdi birlikte! Ben daha hızlı çekerim, daha hızlı!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7551.jpg

İnanmıyorsanız izleyin.

(link)

Biraz yorulduk galiba. Şimdi dinlenme zamanı,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7558.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7559.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/S6305577.jpg

Kısa ama etkili bir kayık sefası oldu. Tekrar dönüyoruz piknik masalarına. Biz oyalanırken İso yukarı tırmanacağını söylüyor. “Yok biz almayalım. Alana da mani olmayalım. Ama hava kararmadan mutlaka dönmüş ol!” diye tembihleyip İso’yu uğurluyoruz.

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/S6305586.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/S6305587.jpg

Bu da Karagöl’e giden yolun üzerinde bulunan bir korkuluk. Korkuluk deyip geçmeyin! Akşam başımıza ne işler açacak! O yüzden dikkatlice bakın ki gözünüzde canlansın!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/S6305595.jpg

Serkan’dan çeşitli buff takma yöntemleri. :) Sabah sağlam yediğim için ben acıkmadım. Ama Serkan ile Murat aynı kanıda değil. O yüzden bir şeyler atıştırıyorlar.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7561.jpg

Akşam yemeği için ne yesek acaba diye düşünüyoruz. Bu arada İso da geliyor. Menüde neler var diye sormaya gittiğimizde çadır başına 10 lira vereceğimizi öğreniyoruz. Dün geceden bir 20 bir de bugün 20 dersek 40 . Gerçekten pahalıya patlıyor. Bir de akşam yemeği yersek etti mi en az 80. O yüzden birinden birini yapamayacağımızı söylüyoruz. Herkes yanında kısıtlı parayla geldi. “Dün akşam sen hastaydın zaten bir şey söylemedik” diyor işletme sahibi. Girişte de yazıyormuş ancak kazanın sıcaklığı ile hiç birimiz görmedik diyoruz. Son kez rica ediyoruz. “Ya akşam yemeğinde yardımcı olun ya da konaklama da!” Ancak tok satıcının hiç birine niyeti yok.

Pekala! Toplayın eşyaları arkadaşlar yola çıkıyoruz diyoruz. Keşke önceden sorsaydık, keşke önceden haberimiz olsaydı ile keşkelerle dolu cümleler kurarken havanın kararması an meselesiydi. O yüzden elimizi çabuk tutmak zorundaydık. Çamaşırlar kurumadan ıslak halleriyle bir poşete koyup çantaya tıktık. Baktılar ki gerçekten gidiyoruz. Teyzenin gönlü razı olmayınca iki tabak makarna getiriyor önümüze “bari bir şeyler yiyin de gidin” diyerek. Serkan ile Murat gurur yapacak kadar toklar. İso ile ben ise sabah yediklerimizle duruyoruz. Bir tabağı alelacele bitirip teşekkür ediyor ve yola çıkıyoruz.

Her tarafa sis çökmüş ve karanlıktan göz gözü görmemekte. Işıklarımızı taktık ilerliyoruz kör karanlıkta nereye gideceğimizi bilmeden. “Borçka’ya doğru salalım bisikletlerimizi nasılsa bir köy çıkar karşımıza” dedik.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7565.jpg

Dün düştüğüm ve pedal çevirmekte zorlandığım için “bisikletleri değişelim, seninki ağır” diyor İso. Ancak başka bisiklete alışmak için yanlış zaman. O yüzden ortaya beni alarak ilerliyorlar. En önde Murat sonra Serkan, ben ve İso.

Kafa lambasının önünde parlayan sis tanecikleri buğu etkisi verip görüş alanını iyice düşürüyor. Gözlüğü de çıkarıyorum. Murat kafasını eğmiş yola bakarken önümde giden Serkan’ın bir an eli ayağı boşalıyor “Allahhhh!” diye bağırarak. Ne oldu demeye kalmadan ileride durup bembeyaz parlayan korkuluğun tam yakınına gelince adam zannettiği çıkıyor ortaya. Gülmekten yarılıyorum. Yahu yola çıktığım adamlara bak diyerek! Tabi bu işin şakası. Onlar yanımda olmasaydı ben bu kadar cesaretli kararlar veremezdim.

Bozuk olan Karagöl yolunu tamamladıktan sonra mıcırlı yola çıkıyoruz. Şimdi işimiz daha da zor. Uzun bir iniş var, kesinlikle hız yapmamamız ve bu zifiri karanlıkta birbirimizden kopmamamız gerekiyor. Bir tane bile araç geçmiyor ki yol soralım.

Gürül gürül derelerin aktığı yerde birkaç ışık parlıyor. Ancak karşıya geçmemiz çok zor. Sesimizi de duyuramıyoruz.

Neyse yolumuza devam edelim derken, Serkan, “durun!” diyor.

- Ne oldu?
- İlerde bi şey var!
- Ne gibi?
- Bilmiyorum gözleri parladı ışık vurunca.
- Yahu reflektördür.
- Kevser reflektör göz mü kırpar. Bu resmen göz kırptı.
- Köpektir o zaman yaa.
- Yok değil. Göz aralıkları genişti.
- Serkan biz gözünü zor gördük sen aralığını nasıl hesapladın!

Diyince yine koptuk tabi. Bu arada bisikletlerden indik. Yürüyoruz. En önde İso ve ben arkamızda Serkan ile Murat. “Güya korkmuyorsun ama yanıma yakınıma yanaşıyorsun Murat” diyince tabi yine güldük.

Mesafe kısaldıkça gözler belirginleşti. Yol kenarında uzanmış yatan hatta belki başımızda kask ve ışıklarla bizi uzaylı zannedip sinmiş köpek bizden daha çok korkmuşa benziyordu.

Yolda giderken bir araç durdu. İşletme sahibi! Benim turuncu örtüyü orada unutmuşuz. Tabi amaçları bize onu yetiştirmek değil. Köyde bir düğün varmış ona gidiyorlarmış. Yolda bizi yakalayacaklarını tahmin ederek yanlarına almışlar. Neyse ki çok amaçlı örtümüze kavuştuk.

Aralık köyünde tam da evden çıkmak üzereyken muhtarı buluyoruz. Burada kamp atabileceğimiz bir yer var mı diyince bize bir okulun bahçesini gösteriyor. Karşısında da camii var. Oh çok şükür daha ne olsun diyoruz! Erdal Acar’ın annesi adına yaptırdığı okulun bahçesine kamp atıyoruz.

Akşam yemeği için de muhtarın ricası için açılan bakkaldan bir kaç abur cubur alıp günün değerlendirmesini yapıyoruz.

Murat tulumunun üstüne oturmaya çalışırken poşet kayıp da yallah arkaya gidince tekrar kopuyorum. Nefes almakta güçlük çekiyorum, suratım kıpkırmızı oluyor.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7567.jpg

Güldürmeyin, karnım ağrıyor. Kim koşacak şimdi ta camiinin tuvaletine diyorum.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7568.jpg
Birkaç kez tuvalet için git gel yaptıktan sonra inşallah sabaha kadar kalkmak zorunda kalmam diyerek yatıyorum. İlaçlar etkisini göstermedi hala ishalden şikayetçiyim. Sanırım yarın sabah Borçka’dan daha etkili bir ilaç almam gerekecek.

Tur Bilgileri:

Karagöl – Aralık Köyü

Yapılan Toplam Yol: 12km
Ortalama Harcama: 15,00 lira (kayık, kahvaltı ve çadır ücretleri dahil)



27 Ağustos 2008 (Rize -Ayder)

“Yine Kaldık Üç Kişi!”

Sabah olunca apar topar hazırlanıp kahvaltı bile etmeden Borçka’ya gidelim diyoruz. Köyün erkekleri de pek bir meraklı. Camii önünde oturup bacak bacak üstüne de atmışlar bizi izliyorlar. Tutumlarından rahatsız oluyoruz. Ağzımızdan laf alabilmek için küçük çocukları yanımıza yollayıp laf alma çabaları ise bizi zıvanadan çıkarıyor. Ardımıza bile bakmadan toplanıp çıkıyoruz.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7569.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7572.jpg

http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7573.jpg

Tekrar Borçka’daki parka gidiyoruz. Yiyecek bir şeyler alıp çaylarımızı da alınca sinirimiz geçiyor. Bu sırada ben de eczaneden daha kuvvetli bir ilaç almak için yolu tutuyorum. Kahvaltı için peynirli Karadeniz pidesi alıyoruz. Serenderle uğraşan kafe sahibi oynatınca tahtaların arasından toz toprak dökülüyor yemeğin üstüne. Pide yalan olunca keyfimiz yeniden kaçtı.

İso’nun tura devam edip edemeyeceği belli değil. Arkadaşından para yollamasını istemişti. Tahmin ettiğine göre fazla açılmışız dolayısıyla parası bitmiş. Bizde olsa katacağız ancak herkes kısıtlı bütçeyle yola çıktı. Turdan bir kişiye veda etmek yola onsuz devam etmek garip geliyor tabi insana. İso da bizimle gittiği yere kadar gidip daha sonra otobüse binerek Ankara’ya döneceğini söylüyor.

Güneşi görünce çamaşırları çıkarıyoruz kurusun diye. Çok zaman geçmeden yağmur başlıyor hem de sağanak. Çamaşırları içeri alıp çok amaçlı örtüyü bisikletlerin üzerine yağmurluk yapıyoruz. Ne zaman durur bilinmez ama yola çıkmak için beklemedeyiz.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7575.jpg

Borçka’dan Hopa’ya doğru gitmek için yola çıkıyoruz. Yaklaşık bir saat boyunca pedal çevirdikten sonra yağmur yeniden bizi yakalıyor. Önümüzdeki rampaları da görünce bisikletleri sağa çekip uygun bir araç bekliyoruz.

Kamyondu cipti derken beyaz bir kamyonet ileride duruyor ve geri dönüyor.
“Abi nereye gidiyorsun?” sorusunun ardından Trabzon cevabını alınca Çamlıhemşin Kavşağı’na kadar bizi bırakıp bırakamayacağını soruyoruz.

Muratla ikimiz öne oturuyoruz Serkan ile İso da arkaya bisikletlerin yanına geçiyor. Hoş beş muhabbet ediyoruz Ercüment Abi ile.

- Geçen sene de buralara geldiniz mi?
- Evet Abi. Geçen sene komple Artvin’i gezmiştik bu sene Kars’tan başladık.
- Geçen sene üç bisikletçi değil miydiniz? (şaşırıyoruz)
- Hayır, beş kişiydik. Bir arkadaş daha vardı.
- Üçünüzü ben almıştım b,r akşam vakti Artvin’den Borçka’ya giderken.
- Aaaa! Şimdi hatırladım. Hatta başına bir olay geldiği için otostopçu almayacağına yemin edip de bizi görünce dayanamamıştın!
- Ha tamam o işte! Gidiyordum, gözüm sizi bi yerden ısırınca yağmurda geri döndüm.
- Abi inanmıyorum yaa! Aradan bir sene geçsin aynı kişiye rastla hem de farklı yerlerde. Ama arabayı değiştirmişsin. İşleri büyüttün anlaşılan.
- PVC işine girdim aracı da büyüttük. İşler iyi maşallah.
- Sene ye bir gelirmişiz altında kamyon olurmuş! Hahahahaa
- Bu sefer sizi almam ama…
- Sen alma biz sana tutunuruz abi hahahahah…

İnanılmaz ama gerçek. Geçen sene bizi akşam tünellerden kurtaran kişi bu sene de yağmurdan ve eziyetten kurtarmıştı. Hoş ben içerde içim geçip uyurken garibim İso ve Serkan sudan çıkmış balığa dönmüşler. Şiddetli bir yağmur başlamış biz sıcaktan mayışırken. Allah razı olsun Ercüment Abi’den. Memleketimin iyi insanlarıyla karşılaştıkça neden yollarda olduğumu daha iyi anlıyorum. Hem de ikinci kez!

Bisikletleri indirdikten sonra İso ile vedalaşıyoruz Ankara’da görüşmek üzere.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7577.jpg

Biz Çamlıhemşin’e doğru ilerlerken İso da terminalin yolunu tutuyor.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7578.jpg

Yol kaymak gibi ancak hiç sevmediğim türden. Hani şu çaktırmadan yokuş olanlardan. Düz gibi görünür de bu bisiklet niye gitmiyor deriz ya işte ondan.

Rafting noktalarına kalan kilometreler yazılmış. Biz de o gelene kadar durmaksızın pedal çeviriyoruz. Hatta bir ara “acaba yapabilir miyiz? Dönüşte vaktimiz olur mu?” Düşünceleri ile fiyat alıyoruz. Bu da oradaki sevimli köpek.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7579.jpg

Sisten dolayı aşırı nemli havada pedal çevirmek eziyet gibi geliyor. Formalar üzerimize yapışsa da akşamüzeri nihayet Çamlıhemşin’deyiz. Öncelikle olmazsa olmazımız olan çayımızı ısmarlıyoruz aç karınlarımıza bakmadan. Sonra da bir çorbacının yolunu tutuyoruz.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/KAAR/IMG_7582.jpg

Ha bundan sonra vaktimiz mi olmadı psikolojimiz mi müsait değildi bilemiyorum ama hiç foto çekmemişiz. Birer çorbanın ardından markete girip yaylada yemek üzere erzak topluyoruz. Fazla vakit kaybetmeden yola koyuluyoruz. Sürekli rampa çıkmaktan ve kapalı havadan bitkin gözüküyoruz. 18km yolumuz kaldı. Ama nedense biz buna hiç sevinemiyoruz! Çünkü yolun tamamı rampa. Eğdik başlarımızı önümüze hıdıdı hıdıdı pedal çevirdik uzun bir süre çaresizce. Akşam olmak üzere derken hava karardı. Yine çektik bisikletleri kenara ve beklemeye başladık. Derken üç gencin olduğu bir araç durdu. Allah’tan üç kişiyiz diyerek ön tekerleri çıkarıp bisikletleri yan yana dizdik. Yüzümüz yeniden gülmeye başladı.

Ayder’e vardığımızda çadır kurabilmek için uygun bir yer aradık. Çay krizi tutanlar için çay molası verdik. Merkezdekinden daha çok insan var Ayder’de. En son 2006’da gelmiştim. İki sene içerisinde amma gelişmiş. Güzelim yayla bina yığını olmuş. Gece gözüyle gördüğümüz buysa sabah kalktığımızda yaşayacağımız şoktan korkuyorduk.

Dağın başında tek değilsek ve medeniyetle iç içeysek lavabo ve tuvalet elbette ki çok önemli. Dolayısıyla bir kampinge çadırımızı kurduk. Çiseleyen yağmur şiddetini artırınca bisikletleri yan yana koyup üzerlerini örttük.

Haydi bize iyi geceler…

Tur Bilgileri:

Borçka – Çamlıhemşin – Ayder Yaylası

Yapılan Toplam Yol: 45km
Toplam Süre: 3:00
Ortalama Harcama: 21,3 lira (erzaklar dahil)
 

bisikletcanavari

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2005
Mesaj
1.757
Tepki
1.243
Kevser abla değinmek istediğim o kadar nokta varki :) En iyisi hiç değinmemek :D KAbus gibi bir günün ardından çok çok güzel bir gün geçirmiş olduğunuzu söylemek isterim. Özellikle KAragöl fotolarına heleki o orman içi patikaya hasta oldum.

Bu arada Serkan abinin dediği kadar varsınız. Otostopçu turcular :D
 

ZekiAlper

Forum Bağımlısı
Kayıt
4 Ekim 2007
Mesaj
2.887
Tepki
1.515
Şehir
Antalya
İsim
Antalya Downhill Özel Antrenör
Bisiklet
Specialized
Ayakta alkışlıyorum. Çok aşırı hareketler bunlar:D Eğlencenin böylesini imrenmemek imkansız!! Tebrikler size..:) Bu arada manzaralara bittim:eek:
 

Mhmt_EMR

Daimi Üye
Kayıt
1 Temmuz 2006
Mesaj
359
Tepki
244
Şehir
istanbul - Pendik
Bisiklet
Tern
Bitti mi yoksa derken, baktık ki devam:) Manzara tabloları da aynı güzellikte devam ediyor. Paylaştığınız için teşekkürler...
 

serself

Üye
Kayıt
5 Şubat 2007
Mesaj
18
Tepki
53
Şehir
ankara
Kevser'inde söylediği gibi,bu güzellikler biz sahip çıktıkça varolacak.Ama gelin görünki ne kadar sahip çıkabiliyoruz ve korumak için ne yapıyoruz.Hiç mi? evet maalesef hiç.Doğamız,tarihimiz,geçmişimiz,geleceğimiz,kısacası değerlerimiz ve zenginliklerimiz göz göre göre kaybolurken bizim en çok yaptığımız şeyse durup seyretmek oluyor maalesef:(
 
  • Beğen
Tepkiler: KevSerSeri

BF Okuru

Üye
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
0
Tepki
2
Bu bölüm bir öncekinde yaşanan talihsizliklerin ilacı gibi olmuş :)

Karadeniz gerçekten farklı bir güzelliğe sahip, oralarda turlamak gerçekten keyifli olmalı..

Sevgiler :)
 

bisikletseven

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2008
Mesaj
1.038
Tepki
1.577
Şehir
Ordu----Artvin
Bisiklet
Trek
kevser allah size zeval vermesin kazalardan belalardan korusun sende bize güzel güzel gezi yazıları yaz biz de heveslenelim kıskanalım