Açık süt mü, şişe sütü mü, kutu sütü mü içmeli?

swat

Aktif Üye
Kayıt
15 Mayıs 2007
Mesaj
164
Tepki
31
Şehir
istanbul
@KuNDuZ

Kesinlikle katılıyorum adamı zımba gibi yapıyor ...
 
Scudo

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
@KuNDuZ


Taze sağılmış süt kulağa hoş gelebilir, ama herkes bu sütü içemez. Özellikle şehirde büyümüş kutu/şişe süt içmeye alışmış bir insan için yeni sağılmış süt ağır, yağlı ve kötü kokulu gelecektir. İneğin memesinden yeni çıkmış sütü, faydası ne kadar çok olsa da içmesi ve sindirmesi o kadar kolay değildir.

Süte bıldırcın yumurtası katmayı ise kesinlikle tavsiye etmiyorum. Bıldırcın yumurtası tavuk yumurtasına oranla dört kat daha fazla demir barındırır. Ve sütle beraber içilmesi içindeki demiri ve bazı başka mineralleri öldürür. O yüzden bıldırcın yumurtasını sütlü ürünü tükettikten yaklaşık iki saat sonra hafif haşlanmış olarak tüketmenizi tavsiye ederim. Bu; çiğ haldeyken içildiğinde bulaşabilecek salmonella gibi bakterilerden korunmaya da yardımcı olacaktır.


@Nedret Günaydın


Süte uzun süre dayanmasını gerektirecek kimyasal maddeler eklenmez; yalnızca üzün ömürlü olmasını sağlamak için kısa süreli şok ısıya tâbi tutulur.
Günlük pastörize sütlerin farkı bu ısıl işlemlerin son ayağı olan UHT işleminden geçmemiş olmasıdır. Kısacası günlük süt daha az ısıl işlem görmüş süttür. Bu yüzden içindeki yararlı/zararlı bakteri oranı biraz daha fazladır; farkı bu.
 

çağatay_çankaya

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Eylül 2004
Mesaj
2.790
Tepki
789
Yaş
36
Şehir
İstanbul / Eyüp
Bisiklet
Sedona
@Mesut Girgiç


abi biz beslesek nasıl olur :) şaka bi yana mesut abi sana katılıyorum..
 

Önder Tarım

Forum Bağımlısı
Kayıt
27 Mayıs 2008
Mesaj
3.368
Tepki
1.817
Şehir
Bologna / İtalya
Bisiklet
Specialized
@Haşim Okyay

aynen bizim evde de hala durum böyle.Annem bi kaç günde bir gelen sütçümüzden (tanıyoruz artık :) ) 5 kg süt alır,mayalar,yoğurt yapar.O yoğurtta evde şu an 3 kişi kalıyor olmamıza rağmen 3 günden fazla pek dayanmaz.Süt ve süt ürünlerini çok tüketiyoruz.İçmek içinse bazen yine bu sütten yada dışarıdan aldığımız kapalı sütten faydalanırız.Evde yapılan yoğurttan sonra dışardan aldığımız yoğurtların ne kadar tatsız ve kuru(yoğun) olduğunu farkettim.
 

Erhan1

Daimi Üye
Kayıt
3 Ocak 2006
Mesaj
313
Tepki
118
Şehir
izmir
Bisiklet
Cannondale
YIllarca sütü kaynatarak içtik,yoğurt yaptık ve yapıyoruz,şimdi Derya Baykal ve sistem tarafından ayarlanmış bilim adamıyla buna karşı propaganda yapılıyor televizyonda,bunun sonucunda kutulama ile ilgili sektör ve hazır yoğurta da dolaylı olarak insanları yönlendirilmiş oluyor(sözgelimi açık süt sözde sağlık gerekçesiyle yasaklandığından yoğurt yapma imkanı kalkıyor)Söylediklerinin doğru olduğunu varsaysak bile (ki bahsettiğim yönlendirme reklamının yapay ve samimiyetsizliğini de ekleyerek)olsa bu yönlendirme ve şartlamaya inadına kullanmam.
 
  • Beğen
Tepkiler: elsk

Recep BARITCI

Aktif Üye
Kayıt
11 Mayıs 2008
Mesaj
195
Tepki
95
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Carraro
Selam arkadaşlar Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Süt ve Süt Ürünleri 1. sınıf ögrencisiyim konu ilginç geldi yazım dedim . Tabikide kapalı pastörize sütleri tercih etmelisinz o sütler 68 C derecede yarım saat pastörizasyon işlermıne tabı tutulan sütlerdir . Açık aldıgınız sutler ise annelerinizi kaynatma işlemlerı sonucunda bütün mineral degerlerını yıtırmektedir...
 

tamerbasaga

Aktif Üye
Kayıt
19 Mart 2008
Mesaj
146
Tepki
81
Şehir
İstanbul
kimse alınmasın benzetme ortayadır
çokta hanım evladı olmamak lazım 10 yıl önce pastörize edilmiş sütmü vardı vitamini kaçıyomus pismiş
insanlar binlerce yıldır süt içiyo kaynatıyo içiyo pişiriyo içiyo
o pastörize sütlerin saf olduğunu zannetmiyorum bence tazeliğini koruması için içine madde katıyolardır
keşke istanbulda yaşamasaydım anadoluda insanların %80 i sütçüden alır sütünü
kutu sütleri kötülemek için söylemiyorum galeyana gelip açık sütleri kötülemenin yanlış olduğunu düşünüyorum
 

Recep BARITCI

Aktif Üye
Kayıt
11 Mayıs 2008
Mesaj
195
Tepki
95
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Carraro
Gelişen teknolojı bunları coktan hesaplamiştirki pastörize sut yapıp satıyolar yoksa buyuk markaların kamyonları her gun mahalle mahalle gezip sut satardı ! Ve şunu sölıyım halk arasında bilinen bi yanlış daha pastörize süt içine katkı maddesi katılan süt demek deildir evdeki kaynatma yönteminin daha gelişmişidir. saygılar
 

tamerbasaga

Aktif Üye
Kayıt
19 Mart 2008
Mesaj
146
Tepki
81
Şehir
İstanbul
@Recep BARITCI

gelişen teknoloji herşeyi hesaplayamaz gelişen teknoloji daha az emekle daha fazla kazancı hesaplar
pastörize sütün anlamının o olmadığını tabiki biliyorum süt üreten firmaların katkı maddesi katabileceğini söylüyorum
bence üretim yapan o fabrikalara gidin bi gezin görün ne dediğimi anlayacaksınız
hazır gıda hayatımıza gireli 15 20 yıl oldu hazır gıdalarda kullanılan maddelerin sağlığımıza etkilerini yeni yeni görmeye başladık

eğer süt alınan hayvanın yeminde veya ilacında kimyasal maddeler kullanılmıyorsa bana göre açık sütte problem yoktur biraz geniş bakalım olaylara büyük şehir dışında açık süt çok yaygın dünyanın heryerinde açık süt içiyor insanlar onlar kapalı süt içenlerden dahamı sağlıksızlar dahamı vitaminsizler gidin bi karadenize yaylaya çıkın veya gidin bi köye insanlar bizden katkat daha sağlıklı propogandalara kanmayalım bu ülkede 2 ay içinde kuş gribi dalgasına köylünün kapısının önündeki tavukları bile kestiler

televizyonda seyretmedinizmi sütten yoğurt yaparken üretimi artırmak için süte kanserojen madde katan üreticiler vardı

ben ne olursa olsun fabrikasyona karşıyım eğer üretici dürüst değilse küçük üretici veya büyük üretici olması önemli değil biri süte su katar hayvana ilaç verir diğeri süte madde katar

şehirleşmenin olumsuzluklarını yaşıyoruz

dürüst satıcı her yerde bilinir insanlar komşusundan arkadaşından duyar gider ondan alışveriş yapar en bilmeyen adam bile sütün iyisini kötüsünü anlar
bu arada bizde açık süt bulamıyoruz iyi satıcı bulamadık kutu süt yerine şişe sütler daha süt gibi geliyor bana her zaman bulamıyorum ama onu tercih ediyorum kapalı sütler kesinlikle içilmemeli demiyorum tabiki içicez ama gaza gelip açık süt kötüdür dalgasına kapılmayalım dediğim gibi binlerce yıldır insanlar süt içiyor
 
  • Beğen
Tepkiler: sprint

Recep BARITCI

Aktif Üye
Kayıt
11 Mayıs 2008
Mesaj
195
Tepki
95
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Carraro
Açık sütü kötülemek üzerine açılmış bi konu deil saten bu tercih edicek olursan hangisi die sorulmuş bana göre şişe ve kapalı sütler.Üretim yapılan yerleri gördügümden şüpheniz olmasın meslegim bu olucak inş cok büyük bir firmada staj yaptım ve kapınıza gelen sut fabrıkaya gelıyor birkaç işlemden sonra raftaki yerlerini alıyor .Açık sütte iyiyi nasıl anlıyorsunuz anlıyamadım bunun için kryoskop a ihtiyacınız var içine su katılıp katılmadıgını anlamanız için ama unutmayınkı fabrıkadan çıkan süt te böyle bir ihtimal söz konusu bile deil gıda kodeksine uygun olmalıdır birçok test yapılmıstır bunlara ilave olarak aldıgınız açık sütten dolayı peynir hastalıgı (brusello) olma ıhtımalınız de var .
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali Niyazi Duman

Erhan1

Daimi Üye
Kayıt
3 Ocak 2006
Mesaj
313
Tepki
118
Şehir
izmir
Bisiklet
Cannondale
Bilimsel yönden açıklanabilir tamam...Biz kimseye herkes açık süt içmeli demiyoruz ama tersini bize yapıyorlar(sözde halk sağlığını düşündükleri için?!)
Halk bilimsellik ve sağlık kavramlarını kullanarak itici birşekilde belli üretim guruplarının taleplerine hizmet edecek şekilde yönlendiriliyor.Karşı çıktığım nokta da tam olarak bu!
Ana fikir;piyasanın mikroplarını dinliyeceğime sütün içindeki mikropları kabul ediyorum...
 

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
O kadar tatlı bir süt ki, ilk içtiğimde içinde bal var zannettim. Bakın abartmıyorum, çünkü 12 yaşında bir delikanlıya ikram ettim o da "Ben sütü şekerli içmem" diyerek geri çevirdi. İçmesi için zor ikna ettik...

Dostum aşşada bekletılırken o süt içine şeker koymadıklarından emin misin :D
 

Özgür Nevres

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Haziran 2007
Mesaj
670
Tepki
1.287
Şehir
İstanbul
Bu "dedelerimiz zamanında pastorizasyon mu vardı" muhabbetine bayılıyorum. Ortalama yaşam beklentisi 100 yıl önce nasıldı, 2500 yıl önce nasıldı, bir fikriniz var mı? Buyrun tabloya bir göz atın:

Humans by Era Average Lifespan at Birth
(years) Comment
Upper Paleolithic 33
Neolithic 20
Bronze Age 18
Classical Greece 20-30
Classical Rome 20-30
Pre-Columbian North America 25-35
Medieval Islamic Caliphate 35+ The average lifespans of the scholarly class were 59–84.3 years in the Middle East[9][10] and 69–75 in Islamic Spain.
Medieval Britain 20-30
Early 20th Century 30-40
Current world average 66.12 (2008 est.)

Alıntı: (link)

Current world average daki muazzam artışa dikkatinizi çekerim.
Bu artışta modern tıp tekniklerinin yanısıra o dedelerimiz zamanında olmayan pastorizasyon ve strerilizasyon tekniklerinin de payı yok mu sizce?

Ha üstteki ortadogu ve islamic spain'daki yüksek ortalamaya bakıp da işte dedelerimizin ortalama ömrü ne yüksekmiş demeyin, orada scholarly class yazıyor, yani "bilginler sınıfı". Halkın ortalaması çok daha düşüktü (35+).

20. yüzyıl başında yaşıyor olsaydım şu an ölmüş olma ihtimalim hayli yüksekti. 35 yaş üzerindeki arkadaşlar, büyük ihtimalle en azından yarınız ölmüştü şimdiye.

Türkiye'deki ortalama yaşam beklentisini yıllara göre gösteren bir tablo bulamadım ama onun da arttığını pek çok kaynakta okuyabilirsiniz, örneğin (link)
 
  • Beğen
Tepkiler: Bozcan

Selim Üsel

Forum Bağımlısı
Kayıt
1 Haziran 2007
Mesaj
1.031
Tepki
1.464
Şehir
BURSA
Kutu sütün açık süte göre daha kötü olduğunu düşünüyoruz veya tam tersi. Ancak dışarıda (Mc Donalds, Burger King) hepimiz hambuger yiyiyoruz. Sizce dışarıda satılan hamburgerin köftesi kasaptan aldığınız taze et kadar kaliteli mi? Yada kasap' ın size vediği kaliteli et gerçekten taze mi?

Bunun sonu yok arkadaşlar. Eğer bunu bilmek istiyorsak ineğimizi kendi evimizde besleyip, etinden ve sütünden yararlanarak anlayabilriiz.
 

ilyasss

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Ekim 2007
Mesaj
907
Tepki
208
Şehir
BURSA
aman canım için gitsin ne diyeyim ama ben genede kendim şöle sağıldığını görmeden açık süt tercih etmem.ama paket sütede ne kadar güvenilir ayrı.evimizde inek besleyip sabahları taze süt içemeyeceğimz için bence tek çare iyi markalı sütlere güvenmek, yanılıyormuyum arkadaşlar...
 
  • Beğen
Tepkiler: Selim Üsel

Recep BARITCI

Aktif Üye
Kayıt
11 Mayıs 2008
Mesaj
195
Tepki
95
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Carraro
Katılıyorum, başka cagremiz oldugunuda sanmıyorum büyük markalara güvenmekten başka . Yaptığı işin hakkını veren firmalar var cok sağlıklı ve muazzam bir şekilde süt işeleyen işletmeler biliyorum marka veremicem ama halk saten bu firmaları hak ettikleri yere getiriyo herkes ister kendi ineğinde sütü sagıp taze bi şekilde tüketmek ama bu mümkün olamıcağına göre en iyi markayı bulmak bizlere düşüyor.saygılar..
 

Hakan Yazman

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ekim 2004
Mesaj
3.960
Tepki
5.443
Şehir
Alanya/İstanbul
Arkadaşlar ben de bu konuya yazmak istemedim ama konu olabildiğine uzamış, genelde insanlarla süt konusundaki bilgilerimi paylaştığımda oldukça tepki veriliyor, bilginin kapıları herkese açıktır siz de araştırırsanız doğruları bulabilirsiniz, bu yüzden sadece benim ulaştığım doğruları sunabilirim, benim 15 yılı aşkın uzun yıllar süren araştırmalarım ve bilgi birikimi sonucu şunlardır;
Sağlıklı bir kaynaktan çiğ süt içebiliyorsanız bu en kıymetli besinlerdendir, bunun dışındaki sütler sağlık açısından faydalı değil hatta zararlıdır.
Pastörize uth sütler ve süt ürünleri ;
vücutta mukus (balgam) yapar
kalsiyum kaybına yol açabilir (bilinenin aksine)
Protein ve mineral kaybına yolaçabilir
Eklemlere toksik birikimi ile zarar verebilir
Zararlı güçlü antibiyotikler ilaçlar hormonlar içerebilir

Süt Ürünleri iyi den kötüye doğru sıralamam gerekirse
İşlem görmemiş (ısıtılmamış, kaynatılmamış, uht vs pastörize edilmemiş) sağlıklı ilaçsız hormonsuz büyümüş hayvandan olursa çok besleyicidir
Yoğurt: piyasadaki hazır bulabileceğiniz en sağlıklı süt ürünü diyebilirim.
Günlük Süt: Eğer içmek istiyorsanız Uht kötü kardeşlerinden daha iyi bir seçenek
UHT süt : Modern ve steril dünyaya hoşgeldiniz, bütün faydalı enzimlerin büyük ölçüde yokedildiği, ısıl işlem sayesinde protein ve yağ kimyasal yapısı zarar görmüş asidik hale gelmiş, vitamin minarellerini kaybetmiştir.
Peynir vs süt ürünleri: yukardakine ek olarak yoğun olarak hayvansal doymuş yağ oranı yüksektir.

Başta da belirttiğim gibi bu bildiğim doğru olduğuna emin olduğum bilgilerdir, doğru veya yanlışa sizde araştırarak ulaşabilirsiniz, bu yüzden lütfen bir tartışma /bilgiyi kanıtlama şeklinde cevap vermemenizi rica edeceğim.
Sütün zararları konusunda ve binlerce kişi üzerinde yapılan istatisliklere "Anthony Robbins : Sınırsız güç " kitabının beslenme bölümünde ulabilir, internette de sayısız kaynaklar mevcuttur (not milk, the doctor within vs.)

Ekşi sözlükten sizin için bir alıntı da aşağı ekledim, oldukça güzel bilgiler var ve benim de bilgi birikimimle büyük oranda kesişiyor bu bilgiler belki sizin için de motive edici olabilir sağlığınız açısından:

merhaba, bir süredir tercüme etsem mi etmesem mi diye düsündügüm süt
ve süt ürünleri ile ilgili yaziyi sonunda çevirmeye ve sizlerle
paylasmaya karar verdim.

bu yazida anlatilanlar bize dogdugumuz günden itibaren ögretilen pek
çok seye ters.

ben internet'ten ve çesitli kitaplardan oldukça arastirdim, asagida
yazanlari içime sindirdim ve hayatimda uygulamaya koydum.
sevgiler,

hakan

süt ve süt ürünleri

simdi bati diyetinde en çok tartismaya konu olmus ve yanlis
anlasilmis kisma geldik.

dogulular ve afrikalilar geleneksel olarak, müshil amaçli kullanimi
hariç sütten uzak durmuslardir. ama bati dünyasinda insanlara
hayatlari boyunca her gün süt içmeleri söylenir.

dogaya baktigimizda, yavrularin diger yiyeceklerle sütten kesildigi
zamana kadar yalnizca sütle beslendigini görürüz. sütün sindirimini
saglayan laktaz enziminin, ergenlige geçisle birlikte insan
sisteminden kendiliginden yok olmasi; yetiskin insanlarin süte besin
olarak kaplanlardan ya da sempanzelerden daha fazla ihtiyaci
olmadigini gösteriyor.

süt, çig olarak tüketildiginde tam protein besin olmasina ragmen yag
da içerdigi için kendinden baska bir besinle zor karisir. buna
ragmen günümüzde yetiskinler diger yiyecekleri devamli soguk
sütle "yikarlar". süt mideye girdiginde hemen kesilir ve mevcut
baska bir yiyecek varsa kesilmis süt tanecikleri diger yiyecek
taneciklerinin etrafinda pihtilasir, onlari mide özsularindan
yalitirak sindirimi geciktirir, çürüme baslangicina ortam saglar. bu
yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural sudur:

"ya tek basina iç, ya da içme."

bugün süt, içindeki dogal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri
degistiren pastörizasyonun her yerde uygulanmasi yüzünden, daha da
sindirilemez hâle gelmistir.

çig süt, sütün sindirimini saglayan laktaz ve lipaz aktif
enzimlerine sahiptir.
canliligini yitirmis laktazi ve diger aktif enzimleri içeren
pastörize süt, yetiskin mideler tarafindan gerektigi gibi
sindirilemez.

siseyle beslenen bebeklerin yasadigi karin agrisi, pisik, solunum
rahatsizliklari, gaz ve diger rahatsizliklarin da gösterdigi gibi
çocuklar bile bu konuda sikinti çeker. enzimlerin eksikliginin ve
hayâtî proteinlerin degismesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral
elementleri erittigi de kusku götürmez.

1930'larda dr. francis m. pottenger, pastörize ve çig sütle
beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine iliskin 10 yillik bir
çalisma yürüttü. bir grup yalnizca çig süt alirken, diger grup ayni
kaynaktan alinan pastörize sütle beslendi.

çig süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayati boyunca saglikli,
aktif ve canli kaldi ama pastörize sütle beslenen grup kisa süre
sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla iliskilendirilen kalp
krizi, böbrek yetmezligi, tiroid bozuklugu, solunum rahatsizliklari,
dis kaybi, kemik zayifligi, karaciger iltihabi gibi kronik
yozlastirici rahatsizliklara karsi savunmasiz hâle geldi.

ama dr. pottenger'in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü
nesillere olanlardi.

pastörize sütle beslenen grubun yavrularinin hepsi pastörize sütten
kalsiyum emiliminin olmadigini gösteren zayif ve küçük disler,
kalsiyum eksikliginin açik ifadesi olan güçsüz kemiklerle dogdular.

çig sütle beslenen grubun yavrulari ebeveynleri gibi saglikli kaldi.

pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kusak yavrularinin birçogu
ölü dogarken, kurtulanlar ise kisirdilar ve üreyemiyorlardi. çig
sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen
grupta dördüncü nesil olmadigi için deney bitmek durumunda kaldi.

eger bunlar pastörize sütün zararli etkilerinin yeterli kaniti
degilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindigi, kendi
annelerinden alinan pastörize sütle beslenen buzagilarin genellikle
6 hafta* içinde öldügü gerçegini dikkate alin.

çig sütün lehinde, pastörize sütün aleyinde bulunan bu gibi bilimsel
kanitlara ve yirminci yüzyilin baslarina kadar insan türünün çig
sütle beslendigi gerçegine ragmen bugün amerika'da birkaç eyalet
hariç çig süt satmak yasal degildir.

dogal niteliklerinden uzaklastirilmis süt, insan ömrünü uzatmada
hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü
uzattigindan süt endüstrisi için daha kârlidir. dahasi,
pastörizasyon hepsini olmasa da bazi tehlikeli mikroplari öldürerek
sihhî olmayan mandiralardaki hasta ineklerden alinan sütü göreceli
olarak "zararsiz" hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin
mâliyetlerini azaltir.

dr. pottenger'in pastörize sütle beslenmis kedilerinin kisirlasmasi
ve gücünü yitirmesi için yalnizca üç kusak geçmesi yeterli olmustur.

amerikalilarin ve avrupalilarin neredeyse ayni sayidaki kusagi
pastörize sütle beslenmistir. bugün, kisirlik amerikan çiftleri için
basta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikligi de öyle
yayilmistir ki, amerikali çocuklarin yüzde doksani kronik dis
çürümesi sorunuyla karsi karsiyadir.

isin daha kötüsü, simdilerde kaymaginin ayrilmasini önlemek için
süt "homojenize" ediliyor. bu, yag moleküllerinin sütün geri
kalanindan ayrilmayacagi noktaya kadar mayalanmasini ve ögütülmesini
gerektiriyor.
ama ayni zamanda bu durum, süt yaginin küçük parçaciklarinin ince
bagirsagin duvarindan kolayca geçmesine izin vererek, dogal
niteligini kaybetmis yag ve kolestrolün vücut tarafindan emilme
miktarini büyük oranda arttiriyor.

aslinda homojenize sütten, saf kremadan aldiginizdan daha fazla süt
yagi alirsiniz!

kemik erimesi rahatsizligi olan kadinlarin pastörize süt ürünleri
ile ilgili gerçekleri dikkate almalari gerekir. dogal
niteliklerinden uzaklastirilmis bu süt, bu durumu önlemek için
yeterince kalsiyum saglamaz.

büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen amerikali kadinlar,
dünyanin en yüksek sayidaki kemik erimesi vakalarindan
muzdariptirler.

örnegin, çig lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yogurt,
çiftlik peyniri veya dogal niteligi bozulmus diger süt ürünlerinden
daha fazla kalsiyum saglar.

kuzey dakota'nin grand folks sehrindeki insan arastirma merkezi'nde
yapilan yeni çalismalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun
besinlerden emilmesinde ve kemik yapiminda kullanilmasinda temel bir
role sahiptir.

daha da dikkate deger bir nokta sudur: yeterli miktarda boron
verildiginde kadinlarin kanindaki östrojen seviyesi, bati'da kemik
erimesine karsi genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme
terapisine duyulan ihtiyaci ortadan kaldirarak, iki katindan daha
fazla artti. boronu nereden bulabiliriz?

özellikle elma, armut, üzüm, findik, lahana ve diger lifli sebzeler
gibi kasiyumu da buldugumuz taze meyve ve sebzelerden. doga zaten
ihtiyacimiz olan hayâtî besin kaynaklarinin tümünü birbirini
tamamlayan sekilde bolca saglamistir ama insan onlari öldürene kadar
pisirmekte ve islemekte israr eder ve sonra diyetinin neden "ise
yaramadigini" düsünür durur.

yetiskinler harika bir besin olan çig sütü temin edemedikleri
sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden
geçirmelidirler.

çocuklari "güçlü ve saglikli" büyüsünler diye pastörize sütle tika
basa doldurmak düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, onlar
içindeki besinleri ayristiramazlar.

aslinda, dogal niteligini yitirmis süt ürünleri, bagirsaklari tabaka
tabaka balçik gibi çamurla tikayarak organik besinlerin emilimine
engel oldugundan; erkekler, kadinlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm
pastörize süt ürünlerini çikarmalidirlar.

inek sütü buzagilar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar
anne sütüyle beslenmelidir. doga her iki tip sütü ve sindirim
sistemini buna göre tasarlamistir.

anne inegin pastörize sütü ile beslenen buzagilarin genellikle 6
hafta içinde öldügü bilimsel olarak belgelenmistir ki, bu da
pastörize inek sütünün buzagi için oldugu gibi, insan için de
sagliga yararli ve hayat veren bir besin olmadigini gösterir. buna
ragmen, yetiskin insanlar dogal niteliklerinden uzaklastirilmis bu
salgiyi hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler.

inek sütü, insan sütünün 4 kati protein ve sadece yarisi kadar
karbonhidrat içerir. pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan
yogun proteinin sindirilmesini saglayan dogal enzimi yok eder.
böylece; bu fazla süt proteini, bagirsaklari çamurla tikayarak,
insanin sindirim yolunda çürür.

bu çamurun bir kismi kana sizar. süt ürünlerinin günlük
tüketimleriyle bu kokusmus çamur biriktikçe, vücut çamurun bir
kismini deriden (sivilce, leke ile) ve cigerlerden (nezle ile)
disari atarken kalani içeride iltihaplanir, enfeksiyonlara sebep
olan mukoz olusturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum
tortulariyla sertlestirir.

kronik astim, alerji, kulak enfeksiyonlari ve sivilcenin birçok
çesidi süt ürünlerini diyetten çikarmakla kolayca iyilestirilebilir.

inek sütü ürünleri özellikle kadinlar için zararlidir. süt
kadinlarin vücudundan disari akmalidir, içeri degil.

pastörize inek sütünün kadinlari güçten düsüren etkileri, süt
üretimini arttirmak için ineklere enjekte edilen sentetik
hormonlarla daha da siddetlenir. bu kimyasallar titizlikle
dengelenmis disi endokrin sistemine çok zarar verir. besin ve
iyilesme (food and healing) adli kitabinda besin terapisti anne
marie colbin süt ürünlerinin kadinlar için yarattigi felaketi söyle
açiklar:

"süt, peynir, yogurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle;
yumurtalik tümörünü ve kistlerini, vajinal akintilari ve
enfeksiyonlari da kapsayan disi üreme sistemindeki çesitli
hastaliklar kuvvetle baglantilidir. bu baglantinin, süt ürünlerinin
tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldigini veya yok
oldugunu bildiren tanidigim sayisiz kadin tarafindan defalarca
dogrulandigini görüyorum. lifli tümörlerin geçtigini veya
dagildigini, rahim kanserinin durdugunu, adet düzensizliklerinin
düzeldigini duyuyorum.

kisirlik bile bu yaklasimla birkaç örnekte ortadan kalkmis
görünüyor."

birçok kadin ve erkek, doktorlari iyi bir kalsiyum kaynagi oldugunu
söyledigi için süt ürünleri tüketiyor. bu bâtil bir tavsiyedir.

dogrudur, 100 graminda 33 gram kalsiyum bulunan insan sütü ile
karsilastirildiginda, inek sütü her 100 graminda 118 mg kalsiyum
içerir.

ama ayrica, inek sütü 100 graminda insan sütünde 18 mg bulunan
fosfordan 97 mg içerir. fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile
birlesir ve aslinda kalsiyumun emilimini önler.

new york devlet üniversitesi tip merkezinin pediatri bölüm baskani
dr.

frank oski söyle diyor: "yalnizca kalsiyum-fosfor orani 2-1 olan
besinler temel kalsiyum kaynagi olarak kullanilmalidir. insan
sütünün orani 2.35'e 1, inek sütününki yalnizca 1.27'ye 1. inek sütü
ayrica 100 graminda 16 mg sodyum içeren insan sütü ile
karsilastirildiginda 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri
muhtemelen modern bati dünyasi diyetinin en yaygin asiri sodyum
kaynaklarindan biridir."

bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sagliga yararli
olan diger besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu degildir. 100
graminda 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü diger besinlerin 100
grami ile karsilastirin:

badem (254 mg), brokoli (130 mg), kivircik lahana (187 mg), susam
tohumu (1,160 mg), bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg) ve
sardalya baligi (400 mg).

kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum
eksikliginden degil, özelikle seker gibi kemiklerden ve dislerden
kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandigini görürüz.

seker, et, rafine nisasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit
ortami yaratir ve asidik kanin kemiklerden kalsiyumu çözdügü bilinir.
osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarida belirtilen süt ürünü
haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken ayni zamanda
kemiklerden kalsiyum çalan asit arttiricilari diyetten çikarmaktir.
3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve
tutmasina yardim ettigi görülür.

geleneksel çin tibbi açisindan bakarsak, süt bir çesit "cinsel
öz"dür.

insan türünün baska bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadinlar
için sadece hastaliga yol açar, çünkü içerdigi hormonlar insanin
endokrin sisteminin hassas dengesini bozar.

eger süt ürünleri içmekte israrliysaniz, en iyi tercihiniz insan
sütünün besinsel karisimina ve dengesine yaklasan keçi sütü
olmalidir.

inek sütünden yapilmis yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir
yag olan taze tereyagi, laktobakteri tarafindan sizin için önceden
sindirilmis taze mayalanmis yogurttur. ama bunlar bile mâkul
ölçülerde ve mümkünse çig, pastörize olmayan sütten yapilmis
olmalidir.

kaynak:

(link) --> food & dieting --> the science of food
combining
-->
milk and dairy (link) --> food & dieting --> food
profiles
-->
dairy

çeviren:

hakan arabacioglu
iletisim@arabacioglu.com




The doctor within adlı siteden sütle ilgili bir bölümden alıntı yaparak mesajımı sonlandırıyorum :
MILK

is just as bad. The definition of pasteurization is that the milk is heated until what? All enzymes are destroyed. Without enzymes, it can't be broken down, because now man has created a food that doesn't exist in nature. Forget that we're the only species to drink the milk of another animal. Forget that we're the only species to drink milk after childhood. The main thing is - we can't metabolize it. (See ENZYMES


CALCIUM?

Another joke. Remember all those enzymes that got destroyed by pasteurization. One of them was called phosphatase - essential for calcium absorption. We don't get calcium from milk. Children don't need milk for strong bones and teeth. Milk doesn't prevent osteoporosis. All these ideas were ingrained into our conscious from where? The school dietary "education" programs since the 1950s. Paid for by whom? Right, the American Dairy Industry.

After you find all this out, the killing blow is when you learn that milk causes osteoporosis, because metabolizing all this artificial manmade food steals calcium from the bones and teeth. Who's got the highest incidence of osteoporosis in the world? Scandinavia, Germany, and the U.S., especially states like Wisconsin—places with what? Highest dairy consumption. (Twogood, Appleton, Howell, McDougall. Douglas)

'Lactose intolerance,' - you always hear that. There's no such thing. They want to pretend some people have a genetic defect whereby they can't digest milk sugar. Lactose is milk sugar. But it's not the milk sugar we're allergic to - it's the milk. We all have milk intolerance. No one can digest pasteurized milk!

But we're not allowed to know all this. The above paragraphs challenge three separate billion-dollar industries: the sugar trust, the dairy trust, and the drug trust. None of them wants people to discover that asthma and osteoporosis can be eliminated simply by removing sugar and dairy from the diet. No, no, that won't do. That's not "scientific." Diseases are cured by one thing; drugs. Right? That's real medicine. If people change their diets, they won't need all those drugs and calcium supplements, and even worse, Clinton won't be giving out any more $178 million presents to try and discover the "cure " for asthma.
CURE FOR ASTHMA

You want your kid to lose his asthma? Stop two things for 60 days: dairy and sugar. That's all. Just try it. Both are major allergens. As we have seen, sugar inhibits digestion by destroying enzymes. Undigested sugar just stays there in the tract and in the blood, and then goes throughout the body, lodging anywhere it can, including the bronchioles of the lungs. And what's the body's response to any lung allergen? Mucus. Narrows the air passages, and the body goes into distress because it thinks it's going to suffocate.