Arkadaşlar ben de bu konuya yazmak istemedim ama konu olabildiğine uzamış, genelde insanlarla süt konusundaki bilgilerimi paylaştığımda oldukça tepki veriliyor, bilginin kapıları herkese açıktır siz de araştırırsanız doğruları bulabilirsiniz, bu yüzden sadece benim ulaştığım doğruları sunabilirim, benim 15 yılı aşkın uzun yıllar süren araştırmalarım ve bilgi birikimi sonucu şunlardır;
Sağlıklı bir kaynaktan çiğ süt içebiliyorsanız bu en kıymetli besinlerdendir, bunun dışındaki sütler sağlık açısından faydalı değil hatta zararlıdır.
Pastörize uth sütler ve süt ürünleri ;
vücutta mukus (balgam) yapar
kalsiyum kaybına yol açabilir (bilinenin aksine)
Protein ve mineral kaybına yolaçabilir
Eklemlere toksik birikimi ile zarar verebilir
Zararlı güçlü antibiyotikler ilaçlar hormonlar içerebilir
Süt Ürünleri iyi den kötüye doğru sıralamam gerekirse
İşlem görmemiş (ısıtılmamış, kaynatılmamış, uht vs pastörize edilmemiş) sağlıklı ilaçsız hormonsuz büyümüş hayvandan olursa çok besleyicidir
Yoğurt: piyasadaki hazır bulabileceğiniz en sağlıklı süt ürünü diyebilirim.
Günlük Süt: Eğer içmek istiyorsanız Uht kötü kardeşlerinden daha iyi bir seçenek
UHT süt : Modern ve steril dünyaya hoşgeldiniz, bütün faydalı enzimlerin büyük ölçüde yokedildiği, ısıl işlem sayesinde protein ve yağ kimyasal yapısı zarar görmüş asidik hale gelmiş, vitamin minarellerini kaybetmiştir.
Peynir vs süt ürünleri: yukardakine ek olarak yoğun olarak hayvansal doymuş yağ oranı yüksektir.
Başta da belirttiğim gibi bu bildiğim doğru olduğuna emin olduğum bilgilerdir, doğru veya yanlışa sizde araştırarak ulaşabilirsiniz, bu yüzden lütfen bir tartışma /bilgiyi kanıtlama şeklinde cevap vermemenizi rica edeceğim.
Sütün zararları konusunda ve binlerce kişi üzerinde yapılan istatisliklere "Anthony Robbins : Sınırsız güç " kitabının beslenme bölümünde ulabilir, internette de sayısız kaynaklar mevcuttur (not milk, the doctor within vs.)
Ekşi sözlükten sizin için bir alıntı da aşağı ekledim, oldukça güzel bilgiler var ve benim de bilgi birikimimle büyük oranda kesişiyor bu bilgiler belki sizin için de motive edici olabilir sağlığınız açısından:
merhaba, bir süredir tercüme etsem mi etmesem mi diye düsündügüm süt
ve süt ürünleri ile ilgili yaziyi sonunda çevirmeye ve sizlerle
paylasmaya karar verdim.
bu yazida anlatilanlar bize dogdugumuz günden itibaren ögretilen pek
çok seye ters.
ben internet'ten ve çesitli kitaplardan oldukça arastirdim, asagida
yazanlari içime sindirdim ve hayatimda uygulamaya koydum.
sevgiler,
hakan
süt ve süt ürünleri
simdi bati diyetinde en çok tartismaya konu olmus ve yanlis
anlasilmis kisma geldik.
dogulular ve afrikalilar geleneksel olarak, müshil amaçli kullanimi
hariç sütten uzak durmuslardir. ama bati dünyasinda insanlara
hayatlari boyunca her gün süt içmeleri söylenir.
dogaya baktigimizda, yavrularin diger yiyeceklerle sütten kesildigi
zamana kadar yalnizca sütle beslendigini görürüz. sütün sindirimini
saglayan laktaz enziminin, ergenlige geçisle birlikte insan
sisteminden kendiliginden yok olmasi; yetiskin insanlarin süte besin
olarak kaplanlardan ya da sempanzelerden daha fazla ihtiyaci
olmadigini gösteriyor.
süt, çig olarak tüketildiginde tam protein besin olmasina ragmen yag
da içerdigi için kendinden baska bir besinle zor karisir. buna
ragmen günümüzde yetiskinler diger yiyecekleri devamli soguk
sütle "yikarlar". süt mideye girdiginde hemen kesilir ve mevcut
baska bir yiyecek varsa kesilmis süt tanecikleri diger yiyecek
taneciklerinin etrafinda pihtilasir, onlari mide özsularindan
yalitirak sindirimi geciktirir, çürüme baslangicina ortam saglar. bu
yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural sudur:
"ya tek basina iç, ya da içme."
bugün süt, içindeki dogal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri
degistiren pastörizasyonun her yerde uygulanmasi yüzünden, daha da
sindirilemez hâle gelmistir.
çig süt, sütün sindirimini saglayan laktaz ve lipaz aktif
enzimlerine sahiptir.
canliligini yitirmis laktazi ve diger aktif enzimleri içeren
pastörize süt, yetiskin mideler tarafindan gerektigi gibi
sindirilemez.
siseyle beslenen bebeklerin yasadigi karin agrisi, pisik, solunum
rahatsizliklari, gaz ve diger rahatsizliklarin da gösterdigi gibi
çocuklar bile bu konuda sikinti çeker. enzimlerin eksikliginin ve
hayâtî proteinlerin degismesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral
elementleri erittigi de kusku götürmez.
1930'larda dr. francis m. pottenger, pastörize ve çig sütle
beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine iliskin 10 yillik bir
çalisma yürüttü. bir grup yalnizca çig süt alirken, diger grup ayni
kaynaktan alinan pastörize sütle beslendi.
çig süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayati boyunca saglikli,
aktif ve canli kaldi ama pastörize sütle beslenen grup kisa süre
sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla iliskilendirilen kalp
krizi, böbrek yetmezligi, tiroid bozuklugu, solunum rahatsizliklari,
dis kaybi, kemik zayifligi, karaciger iltihabi gibi kronik
yozlastirici rahatsizliklara karsi savunmasiz hâle geldi.
ama dr. pottenger'in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü
nesillere olanlardi.
pastörize sütle beslenen grubun yavrularinin hepsi pastörize sütten
kalsiyum emiliminin olmadigini gösteren zayif ve küçük disler,
kalsiyum eksikliginin açik ifadesi olan güçsüz kemiklerle dogdular.
çig sütle beslenen grubun yavrulari ebeveynleri gibi saglikli kaldi.
pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kusak yavrularinin birçogu
ölü dogarken, kurtulanlar ise kisirdilar ve üreyemiyorlardi. çig
sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen
grupta dördüncü nesil olmadigi için deney bitmek durumunda kaldi.
eger bunlar pastörize sütün zararli etkilerinin yeterli kaniti
degilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindigi, kendi
annelerinden alinan pastörize sütle beslenen buzagilarin genellikle
6 hafta* içinde öldügü gerçegini dikkate alin.
çig sütün lehinde, pastörize sütün aleyinde bulunan bu gibi bilimsel
kanitlara ve yirminci yüzyilin baslarina kadar insan türünün çig
sütle beslendigi gerçegine ragmen bugün amerika'da birkaç eyalet
hariç çig süt satmak yasal degildir.
dogal niteliklerinden uzaklastirilmis süt, insan ömrünü uzatmada
hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü
uzattigindan süt endüstrisi için daha kârlidir. dahasi,
pastörizasyon hepsini olmasa da bazi tehlikeli mikroplari öldürerek
sihhî olmayan mandiralardaki hasta ineklerden alinan sütü göreceli
olarak "zararsiz" hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin
mâliyetlerini azaltir.
dr. pottenger'in pastörize sütle beslenmis kedilerinin kisirlasmasi
ve gücünü yitirmesi için yalnizca üç kusak geçmesi yeterli olmustur.
amerikalilarin ve avrupalilarin neredeyse ayni sayidaki kusagi
pastörize sütle beslenmistir. bugün, kisirlik amerikan çiftleri için
basta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikligi de öyle
yayilmistir ki, amerikali çocuklarin yüzde doksani kronik dis
çürümesi sorunuyla karsi karsiyadir.
isin daha kötüsü, simdilerde kaymaginin ayrilmasini önlemek için
süt "homojenize" ediliyor. bu, yag moleküllerinin sütün geri
kalanindan ayrilmayacagi noktaya kadar mayalanmasini ve ögütülmesini
gerektiriyor.
ama ayni zamanda bu durum, süt yaginin küçük parçaciklarinin ince
bagirsagin duvarindan kolayca geçmesine izin vererek, dogal
niteligini kaybetmis yag ve kolestrolün vücut tarafindan emilme
miktarini büyük oranda arttiriyor.
aslinda homojenize sütten, saf kremadan aldiginizdan daha fazla süt
yagi alirsiniz!
kemik erimesi rahatsizligi olan kadinlarin pastörize süt ürünleri
ile ilgili gerçekleri dikkate almalari gerekir. dogal
niteliklerinden uzaklastirilmis bu süt, bu durumu önlemek için
yeterince kalsiyum saglamaz.
büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen amerikali kadinlar,
dünyanin en yüksek sayidaki kemik erimesi vakalarindan
muzdariptirler.
örnegin, çig lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yogurt,
çiftlik peyniri veya dogal niteligi bozulmus diger süt ürünlerinden
daha fazla kalsiyum saglar.
kuzey dakota'nin grand folks sehrindeki insan arastirma merkezi'nde
yapilan yeni çalismalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun
besinlerden emilmesinde ve kemik yapiminda kullanilmasinda temel bir
role sahiptir.
daha da dikkate deger bir nokta sudur: yeterli miktarda boron
verildiginde kadinlarin kanindaki östrojen seviyesi, bati'da kemik
erimesine karsi genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme
terapisine duyulan ihtiyaci ortadan kaldirarak, iki katindan daha
fazla artti. boronu nereden bulabiliriz?
özellikle elma, armut, üzüm, findik, lahana ve diger lifli sebzeler
gibi kasiyumu da buldugumuz taze meyve ve sebzelerden. doga zaten
ihtiyacimiz olan hayâtî besin kaynaklarinin tümünü birbirini
tamamlayan sekilde bolca saglamistir ama insan onlari öldürene kadar
pisirmekte ve islemekte israr eder ve sonra diyetinin neden "ise
yaramadigini" düsünür durur.
yetiskinler harika bir besin olan çig sütü temin edemedikleri
sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden
geçirmelidirler.
çocuklari "güçlü ve saglikli" büyüsünler diye pastörize sütle tika
basa doldurmak düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, onlar
içindeki besinleri ayristiramazlar.
aslinda, dogal niteligini yitirmis süt ürünleri, bagirsaklari tabaka
tabaka balçik gibi çamurla tikayarak organik besinlerin emilimine
engel oldugundan; erkekler, kadinlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm
pastörize süt ürünlerini çikarmalidirlar.
inek sütü buzagilar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar
anne sütüyle beslenmelidir. doga her iki tip sütü ve sindirim
sistemini buna göre tasarlamistir.
anne inegin pastörize sütü ile beslenen buzagilarin genellikle 6
hafta içinde öldügü bilimsel olarak belgelenmistir ki, bu da
pastörize inek sütünün buzagi için oldugu gibi, insan için de
sagliga yararli ve hayat veren bir besin olmadigini gösterir. buna
ragmen, yetiskin insanlar dogal niteliklerinden uzaklastirilmis bu
salgiyi hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler.
inek sütü, insan sütünün 4 kati protein ve sadece yarisi kadar
karbonhidrat içerir. pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan
yogun proteinin sindirilmesini saglayan dogal enzimi yok eder.
böylece; bu fazla süt proteini, bagirsaklari çamurla tikayarak,
insanin sindirim yolunda çürür.
bu çamurun bir kismi kana sizar. süt ürünlerinin günlük
tüketimleriyle bu kokusmus çamur biriktikçe, vücut çamurun bir
kismini deriden (sivilce, leke ile) ve cigerlerden (nezle ile)
disari atarken kalani içeride iltihaplanir, enfeksiyonlara sebep
olan mukoz olusturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum
tortulariyla sertlestirir.
kronik astim, alerji, kulak enfeksiyonlari ve sivilcenin birçok
çesidi süt ürünlerini diyetten çikarmakla kolayca iyilestirilebilir.
inek sütü ürünleri özellikle kadinlar için zararlidir. süt
kadinlarin vücudundan disari akmalidir, içeri degil.
pastörize inek sütünün kadinlari güçten düsüren etkileri, süt
üretimini arttirmak için ineklere enjekte edilen sentetik
hormonlarla daha da siddetlenir. bu kimyasallar titizlikle
dengelenmis disi endokrin sistemine çok zarar verir. besin ve
iyilesme (food and healing) adli kitabinda besin terapisti anne
marie colbin süt ürünlerinin kadinlar için yarattigi felaketi söyle
açiklar:
"süt, peynir, yogurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle;
yumurtalik tümörünü ve kistlerini, vajinal akintilari ve
enfeksiyonlari da kapsayan disi üreme sistemindeki çesitli
hastaliklar kuvvetle baglantilidir. bu baglantinin, süt ürünlerinin
tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldigini veya yok
oldugunu bildiren tanidigim sayisiz kadin tarafindan defalarca
dogrulandigini görüyorum. lifli tümörlerin geçtigini veya
dagildigini, rahim kanserinin durdugunu, adet düzensizliklerinin
düzeldigini duyuyorum.
kisirlik bile bu yaklasimla birkaç örnekte ortadan kalkmis
görünüyor."
birçok kadin ve erkek, doktorlari iyi bir kalsiyum kaynagi oldugunu
söyledigi için süt ürünleri tüketiyor. bu bâtil bir tavsiyedir.
dogrudur, 100 graminda 33 gram kalsiyum bulunan insan sütü ile
karsilastirildiginda, inek sütü her 100 graminda 118 mg kalsiyum
içerir.
ama ayrica, inek sütü 100 graminda insan sütünde 18 mg bulunan
fosfordan 97 mg içerir. fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile
birlesir ve aslinda kalsiyumun emilimini önler.
new york devlet üniversitesi tip merkezinin pediatri bölüm baskani
dr.
frank oski söyle diyor: "yalnizca kalsiyum-fosfor orani 2-1 olan
besinler temel kalsiyum kaynagi olarak kullanilmalidir. insan
sütünün orani 2.35'e 1, inek sütününki yalnizca 1.27'ye 1. inek sütü
ayrica 100 graminda 16 mg sodyum içeren insan sütü ile
karsilastirildiginda 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri
muhtemelen modern bati dünyasi diyetinin en yaygin asiri sodyum
kaynaklarindan biridir."
bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sagliga yararli
olan diger besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu degildir. 100
graminda 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü diger besinlerin 100
grami ile karsilastirin:
badem (254 mg), brokoli (130 mg), kivircik lahana (187 mg), susam
tohumu (1,160 mg), bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg) ve
sardalya baligi (400 mg).
kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum
eksikliginden degil, özelikle seker gibi kemiklerden ve dislerden
kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandigini görürüz.
seker, et, rafine nisasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit
ortami yaratir ve asidik kanin kemiklerden kalsiyumu çözdügü bilinir.
osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarida belirtilen süt ürünü
haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken ayni zamanda
kemiklerden kalsiyum çalan asit arttiricilari diyetten çikarmaktir.
3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve
tutmasina yardim ettigi görülür.
geleneksel çin tibbi açisindan bakarsak, süt bir çesit "cinsel
öz"dür.
insan türünün baska bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadinlar
için sadece hastaliga yol açar, çünkü içerdigi hormonlar insanin
endokrin sisteminin hassas dengesini bozar.
eger süt ürünleri içmekte israrliysaniz, en iyi tercihiniz insan
sütünün besinsel karisimina ve dengesine yaklasan keçi sütü
olmalidir.
inek sütünden yapilmis yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir
yag olan taze tereyagi, laktobakteri tarafindan sizin için önceden
sindirilmis taze mayalanmis yogurttur. ama bunlar bile mâkul
ölçülerde ve mümkünse çig, pastörize olmayan sütten yapilmis
olmalidir.
kaynak:
(link) --> food & dieting --> the science of food
combining
-->
milk and dairy (link) --> food & dieting --> food
profiles
-->
dairy
çeviren:
hakan arabacioglu
iletisim@arabacioglu.com
The doctor within adlı siteden sütle ilgili bir bölümden alıntı yaparak mesajımı sonlandırıyorum :
MILK
is just as bad. The definition of pasteurization is that the milk is heated until what? All enzymes are destroyed. Without enzymes, it can't be broken down, because now man has created a food that doesn't exist in nature. Forget that we're the only species to drink the milk of another animal. Forget that we're the only species to drink milk after childhood. The main thing is - we can't metabolize it. (See ENZYMES
CALCIUM?
Another joke. Remember all those enzymes that got destroyed by pasteurization. One of them was called phosphatase - essential for calcium absorption. We don't get calcium from milk. Children don't need milk for strong bones and teeth. Milk doesn't prevent osteoporosis. All these ideas were ingrained into our conscious from where? The school dietary "education" programs since the 1950s. Paid for by whom? Right, the American Dairy Industry.
After you find all this out, the killing blow is when you learn that milk causes osteoporosis, because metabolizing all this artificial manmade food steals calcium from the bones and teeth. Who's got the highest incidence of osteoporosis in the world? Scandinavia, Germany, and the U.S., especially states like Wisconsin—places with what? Highest dairy consumption. (Twogood, Appleton, Howell, McDougall. Douglas)
'Lactose intolerance,' - you always hear that. There's no such thing. They want to pretend some people have a genetic defect whereby they can't digest milk sugar. Lactose is milk sugar. But it's not the milk sugar we're allergic to - it's the milk. We all have milk intolerance. No one can digest pasteurized milk!
But we're not allowed to know all this. The above paragraphs challenge three separate billion-dollar industries: the sugar trust, the dairy trust, and the drug trust. None of them wants people to discover that asthma and osteoporosis can be eliminated simply by removing sugar and dairy from the diet. No, no, that won't do. That's not "scientific." Diseases are cured by one thing; drugs. Right? That's real medicine. If people change their diets, they won't need all those drugs and calcium supplements, and even worse, Clinton won't be giving out any more $178 million presents to try and discover the "cure " for asthma.
CURE FOR ASTHMA
You want your kid to lose his asthma? Stop two things for 60 days: dairy and sugar. That's all. Just try it. Both are major allergens. As we have seen, sugar inhibits digestion by destroying enzymes. Undigested sugar just stays there in the tract and in the blood, and then goes throughout the body, lodging anywhere it can, including the bronchioles of the lungs. And what's the body's response to any lung allergen? Mucus. Narrows the air passages, and the body goes into distress because it thinks it's going to suffocate.