Necati Bilgen
Daimi Üye
- Kayıt
- 28 Temmuz 2005
- Mesaj
- 337
- Tepki
- 793
- Şehir
- Bakırköy, İstanbul
4. Gün : Akçakoca - Alaplı
6 Eylül 2004, Pazartesi
Karadeniz turumuz dördüncü gününde devam ediyor... Cahit Turhan ve ben Necati Bilgen, İstanbul'dan bisikletlerimizle yola çıkarak Şile - Ağva - Kandıra'dan geçerek Akçakoca'ya ulaşmıştık... En son Akçakoca'da Öğretmenevi'nde kaldığımızı yazmıştım... Yanımızda da yolda karşılaştığımız Alman bisikletliler Christa ve Thomas vardı...
Akçakoca Öğretmenevi'nde rahat bir uyku uyuyup dinlenmiş olarak uyandığımda saat 08:30'du. Çantalarımızı yerleştirip, kahvaltıya çıkıyoruz. Cahit ve ben, Alman yol arkadaşlarımız Christa ve Thomas'la Açık büfe güzel bir kahvaltı yaptık... Alman arkadaşlarımızla bugün vedalaşacağız. Onlar otobüsle Ankara'ya gidecekler...
Kahvaltıdan sonra, bisikletleri yükleyip, dışarı çıktığımızda saat 10:05 olmuştu... Hava sakin, güneşli, yerler ıslak... 15 dakikalık bir inişten sonra, çarşı içinde değişik mimarisi olan bir camiyle karşılaştık. Cahit Caminin önünde, benim fotoğrafımı çekti... Ataköy'de TİMLO'da çalışırken, bizim şirketin yaptığı geniş ve düzgün Akçakoca - Alaplı yoluna girdik. 8 km'lik bir tırmanıştan sonra Düzce sapağındaki otobüs garajına geldik. 15 dakika sonra gelen Ankara'ya gidecek otobüsün bagajına Alman yol arkadaşlarımız Christa ve Thomas'ın bisikletlerini yerleştirdik. Onları Ankara'ya yolcu ettik...
Cahit'le birlikte Alaplı'ya doğru pedal basmaya başlıyoruz... Denizden esen rüzgarla 12:30'da Alaplı'ya varıyoruz. Cahit, burada Ankara'da üniversiteden arkadaşı Muzaffer Sezer'i bulmaya gitti. Ben de çarşıdaki camide öğle namazını kıldım. Cahit, arkadaşını bulmuş, geldiler. Muzaffer bizi balık yemeğe götürdü. Yemekte palamut vardı. Yemekten sonra da bizi bırakmadı, Cahit'le dört yıldır görüşememişler, konuşacak çok şey var dedi...
Bizi Alaplı'ya hakim tepedeki evine götürdü... Eşi ve 12 yaşındaki kızıyla tanıştık. Rahatsız etmemek için kalmak istememize rağmen, ısrarları karşısında kalmak zorunda kaldık. Akşam yemeği, çaylar, anılar, fotoğraflar... Ben 24:00'de yattım... Onlar sohbete devam ediyorlardı...
Yapılan km : 30 Km
Bisiklet üstünde geçen süre : 2 saat 13 dakika
(link)
Alaplı'ya doğru...
(link)
Cahit ve ben... Arka planda Alaplı görünüyor...
(link)
Cahit ve öğretim üyesi Ankara'dan, üniversiteden arkadaşı Muzaffer Sezer...
(link)
Cahit, Muzaffer Sezer ve kızı...
(link)
Alaplı'da gün batımı...
(link)
Alaplı
(link)
Alaplı
5. Gün : Alaplı - Zonguldak - Bakacakkadı
7 Eylül 2004, Salı...
Sabah kahvaltıdan sonra Muzaffer ve ailesiyle veda ediyoruz... Saat 09:50... Dün tırmandığımız yokuşu şimdi iniyoruz... Hava güneşli, sıcaklık 24°... Anayola geldikten sonra Ereğli yönüne dönüyoruz... Sahil yolu Ereğli'ye kadar düz. Karşıdan esen sert rüzgara karşı 22 km gidiyoruz. Ardından 5 km kadar tırmanıyoruz. Rüzgar yüzünden inişte bile zorlanıyoruz. Sol aşağımızda deniz çok dalgalı. Kozlu'nun bir kömür kenti olduğunu heryerde kurulmuş olan kömür taşıyan bantlardan ve iskeleden anlıyorum. İlk defa geldiğim bu yerler bana ilginç geliyor. İlgiyle etrafı seyrediyorum.
Biri uzun üç tünel ve bir inişten sonra birden kendimizi yoğun araç ve insan kalabalığında buluyoruz. Üniversiteli öğrenciler yüzünden lokantada bile zor yer buluyoruz... Burada konaklama ve şehri gezme fikrinden vazgeçiyoruz. Zonguldak'a kadar 60,4 km'yi, 19,96 km ortalama hızla gelmişiz. Bartın yolunu soruyoruz. Tarif üzerine zorlu bir tırmanışla limanı tepeden gören bir yere çıkıyoruz. Burada fotoğraf çekiyoruz.
Bu arada yanlış geldiğimizi anlıyoruz. Tekrar aşağı iniyoruz, yine trafiğin içine giriyoruz. Burası İstanbul trafiğinden daha da kötü. Bu arada yine bir tırmanış yapıyoruz. Nihayet şehir bitiyor ve yol da sakinleşiyor. 18. km'de hafif bir tırmanış sırasında Gökgöl Mağarası tabelasını görüyoruz. Otopark'a bisikletlerimizi park edip mağaraya giriyoruz. 875 m uzunluğunda ilginç sarkıt ve dikitleri olan kuru ve sulu mağarayı geziyoruz. Fotoğraf çekmemize müsaade etmedikleri için görüntü alamıyoruz. Verdikleri broşür bize hatıra oluyor.
Mağara çıkışında tırmanma ve sonrası Sapça tünelinden geçiyoruz. Bir müddet orman yollarından sürüşten sonra, Osmanlı'yı tırmanıyoruz. Artık yorgunluk belirtileri var. Akşam olmak üzere ve kalacağımız yerin belirsizliği, civarda konaklama yerinin olmaması, havanın serinlemesi beni tedirgin ediyor. Soruşturma sonrası ileride tatil köyü olduğunu öğreniyoruz. Ama bir türlü burayı bulamıyoruz. İyice üşümeye başladım. Eşofmanın üstünü giydim, bu sefer de bacaklarım üşüyor.
Nihayet sağ tarafta ağaçlık bir bölgenin önünde güvenlik personeli olan Danışma odasının önünde duruyoruz. Büyük bahçe kapısı girişinde 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü yazısını okuyoruz. Görevli bizi 100 metre ileride ağaların arasındaki binaların en büyüğüne gönderiyor. Bu arada km saatime bakıyorum 99,80 km yaptığımızı gösteriyor. İçeri giriyoruz. Yüksek tavanlı, gayet lüks döşenmiş geniş lobi ve resepsiyonla karşılaşıyoruz. Cahit bilgi alıyor. Ücret iki kişi 80 YTL. Bizi kamu görevlisi sayarak 50 YTL istiyorlar. Aslında çok ama, tereddütsüz kabul ediyoruz. Eşyamızı alarak bisikletlerimizi resepsiyonun arkasındaki bir odaya koyuyoruz...
Odamız çok büyük, temiz ve lüks. Geniş beyaz banyosu hoşuma gitti. Hala üşüyorum. Banyoya giriyorum. Sert ve sıcak su 100 km'lik yorgunluğumu süzüp alıyor. Namazları eda ederek aşağıdaki büyük salonda yemeklerimizi yiyoruz. Sonra da odamıza çıkıp, yatıyoruz. Sabah erken kalkacağız...
Bugün Alaplı'dan yola çıkarak, 09:50-19:35 saatleri arasında toplam 99,80 km'yi 06:05 saat pedal basarak buraya kadar gelmişiz. Hizmet köyünün broşüründe burasının Gökçebey'e bağlı Bakacakkadı Köyü olduğunu okuyoruz. Km saatim ortalama hızımızı 15,96, en yüksek hızımızı 52 km. Yoldaki molalarımız 2:30 dakika olarak gösteriyor. Hava sıcaklığını da en yüksek 23°, en düşük 15° olarak ölçmüşüm...
Yarın sabah Bartın ve Amasra'ya doğru pedal basacağız...
(link)
Ereğli'ye doğru...
(link)
Karşıdan esen sert rüzgara karşı 22 km pedal basıyoruz...
(link)
Karadeniz kıyılarından görüntüler...
(link)
Zonguldak'a kadar 60,4 km'yi, 19,96 km ortalama hızla gelmişiz.
(link)
Bu arada unutmadan tüm resimleri Cahit çekti...
6 Eylül 2004, Pazartesi
Karadeniz turumuz dördüncü gününde devam ediyor... Cahit Turhan ve ben Necati Bilgen, İstanbul'dan bisikletlerimizle yola çıkarak Şile - Ağva - Kandıra'dan geçerek Akçakoca'ya ulaşmıştık... En son Akçakoca'da Öğretmenevi'nde kaldığımızı yazmıştım... Yanımızda da yolda karşılaştığımız Alman bisikletliler Christa ve Thomas vardı...
Akçakoca Öğretmenevi'nde rahat bir uyku uyuyup dinlenmiş olarak uyandığımda saat 08:30'du. Çantalarımızı yerleştirip, kahvaltıya çıkıyoruz. Cahit ve ben, Alman yol arkadaşlarımız Christa ve Thomas'la Açık büfe güzel bir kahvaltı yaptık... Alman arkadaşlarımızla bugün vedalaşacağız. Onlar otobüsle Ankara'ya gidecekler...
Kahvaltıdan sonra, bisikletleri yükleyip, dışarı çıktığımızda saat 10:05 olmuştu... Hava sakin, güneşli, yerler ıslak... 15 dakikalık bir inişten sonra, çarşı içinde değişik mimarisi olan bir camiyle karşılaştık. Cahit Caminin önünde, benim fotoğrafımı çekti... Ataköy'de TİMLO'da çalışırken, bizim şirketin yaptığı geniş ve düzgün Akçakoca - Alaplı yoluna girdik. 8 km'lik bir tırmanıştan sonra Düzce sapağındaki otobüs garajına geldik. 15 dakika sonra gelen Ankara'ya gidecek otobüsün bagajına Alman yol arkadaşlarımız Christa ve Thomas'ın bisikletlerini yerleştirdik. Onları Ankara'ya yolcu ettik...
Cahit'le birlikte Alaplı'ya doğru pedal basmaya başlıyoruz... Denizden esen rüzgarla 12:30'da Alaplı'ya varıyoruz. Cahit, burada Ankara'da üniversiteden arkadaşı Muzaffer Sezer'i bulmaya gitti. Ben de çarşıdaki camide öğle namazını kıldım. Cahit, arkadaşını bulmuş, geldiler. Muzaffer bizi balık yemeğe götürdü. Yemekte palamut vardı. Yemekten sonra da bizi bırakmadı, Cahit'le dört yıldır görüşememişler, konuşacak çok şey var dedi...
Bizi Alaplı'ya hakim tepedeki evine götürdü... Eşi ve 12 yaşındaki kızıyla tanıştık. Rahatsız etmemek için kalmak istememize rağmen, ısrarları karşısında kalmak zorunda kaldık. Akşam yemeği, çaylar, anılar, fotoğraflar... Ben 24:00'de yattım... Onlar sohbete devam ediyorlardı...
Yapılan km : 30 Km
Bisiklet üstünde geçen süre : 2 saat 13 dakika
(link)
Alaplı'ya doğru...
(link)
Cahit ve ben... Arka planda Alaplı görünüyor...
(link)
Cahit ve öğretim üyesi Ankara'dan, üniversiteden arkadaşı Muzaffer Sezer...
(link)
Cahit, Muzaffer Sezer ve kızı...
(link)
Alaplı'da gün batımı...
(link)
Alaplı
(link)
Alaplı
5. Gün : Alaplı - Zonguldak - Bakacakkadı
7 Eylül 2004, Salı...
Sabah kahvaltıdan sonra Muzaffer ve ailesiyle veda ediyoruz... Saat 09:50... Dün tırmandığımız yokuşu şimdi iniyoruz... Hava güneşli, sıcaklık 24°... Anayola geldikten sonra Ereğli yönüne dönüyoruz... Sahil yolu Ereğli'ye kadar düz. Karşıdan esen sert rüzgara karşı 22 km gidiyoruz. Ardından 5 km kadar tırmanıyoruz. Rüzgar yüzünden inişte bile zorlanıyoruz. Sol aşağımızda deniz çok dalgalı. Kozlu'nun bir kömür kenti olduğunu heryerde kurulmuş olan kömür taşıyan bantlardan ve iskeleden anlıyorum. İlk defa geldiğim bu yerler bana ilginç geliyor. İlgiyle etrafı seyrediyorum.
Biri uzun üç tünel ve bir inişten sonra birden kendimizi yoğun araç ve insan kalabalığında buluyoruz. Üniversiteli öğrenciler yüzünden lokantada bile zor yer buluyoruz... Burada konaklama ve şehri gezme fikrinden vazgeçiyoruz. Zonguldak'a kadar 60,4 km'yi, 19,96 km ortalama hızla gelmişiz. Bartın yolunu soruyoruz. Tarif üzerine zorlu bir tırmanışla limanı tepeden gören bir yere çıkıyoruz. Burada fotoğraf çekiyoruz.
Bu arada yanlış geldiğimizi anlıyoruz. Tekrar aşağı iniyoruz, yine trafiğin içine giriyoruz. Burası İstanbul trafiğinden daha da kötü. Bu arada yine bir tırmanış yapıyoruz. Nihayet şehir bitiyor ve yol da sakinleşiyor. 18. km'de hafif bir tırmanış sırasında Gökgöl Mağarası tabelasını görüyoruz. Otopark'a bisikletlerimizi park edip mağaraya giriyoruz. 875 m uzunluğunda ilginç sarkıt ve dikitleri olan kuru ve sulu mağarayı geziyoruz. Fotoğraf çekmemize müsaade etmedikleri için görüntü alamıyoruz. Verdikleri broşür bize hatıra oluyor.
Mağara çıkışında tırmanma ve sonrası Sapça tünelinden geçiyoruz. Bir müddet orman yollarından sürüşten sonra, Osmanlı'yı tırmanıyoruz. Artık yorgunluk belirtileri var. Akşam olmak üzere ve kalacağımız yerin belirsizliği, civarda konaklama yerinin olmaması, havanın serinlemesi beni tedirgin ediyor. Soruşturma sonrası ileride tatil köyü olduğunu öğreniyoruz. Ama bir türlü burayı bulamıyoruz. İyice üşümeye başladım. Eşofmanın üstünü giydim, bu sefer de bacaklarım üşüyor.
Nihayet sağ tarafta ağaçlık bir bölgenin önünde güvenlik personeli olan Danışma odasının önünde duruyoruz. Büyük bahçe kapısı girişinde 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü yazısını okuyoruz. Görevli bizi 100 metre ileride ağaların arasındaki binaların en büyüğüne gönderiyor. Bu arada km saatime bakıyorum 99,80 km yaptığımızı gösteriyor. İçeri giriyoruz. Yüksek tavanlı, gayet lüks döşenmiş geniş lobi ve resepsiyonla karşılaşıyoruz. Cahit bilgi alıyor. Ücret iki kişi 80 YTL. Bizi kamu görevlisi sayarak 50 YTL istiyorlar. Aslında çok ama, tereddütsüz kabul ediyoruz. Eşyamızı alarak bisikletlerimizi resepsiyonun arkasındaki bir odaya koyuyoruz...
Odamız çok büyük, temiz ve lüks. Geniş beyaz banyosu hoşuma gitti. Hala üşüyorum. Banyoya giriyorum. Sert ve sıcak su 100 km'lik yorgunluğumu süzüp alıyor. Namazları eda ederek aşağıdaki büyük salonda yemeklerimizi yiyoruz. Sonra da odamıza çıkıp, yatıyoruz. Sabah erken kalkacağız...
Bugün Alaplı'dan yola çıkarak, 09:50-19:35 saatleri arasında toplam 99,80 km'yi 06:05 saat pedal basarak buraya kadar gelmişiz. Hizmet köyünün broşüründe burasının Gökçebey'e bağlı Bakacakkadı Köyü olduğunu okuyoruz. Km saatim ortalama hızımızı 15,96, en yüksek hızımızı 52 km. Yoldaki molalarımız 2:30 dakika olarak gösteriyor. Hava sıcaklığını da en yüksek 23°, en düşük 15° olarak ölçmüşüm...
Yarın sabah Bartın ve Amasra'ya doğru pedal basacağız...
(link)
Ereğli'ye doğru...
(link)
Karşıdan esen sert rüzgara karşı 22 km pedal basıyoruz...
(link)
Karadeniz kıyılarından görüntüler...
(link)
Zonguldak'a kadar 60,4 km'yi, 19,96 km ortalama hızla gelmişiz.
(link)
Bu arada unutmadan tüm resimleri Cahit çekti...
