14 Mart Tıp Bayramı

Atalay Mete

Daimi Üye
Kayıt
10 Ocak 2014
Mesaj
204
Tepki
199
Şehir
Antalya/Manavgat/Side
Belli bir yaşa gelince insan önemli günlerde hatırlanmak istiyor galiba
Şaka şaka. Zaten hekimlerin çok büyük bir çoğunluğunun dahi aklına gelmiyor artık, 14 Mart. Bir kaç ilde, bir kaç salonu dolduracak kadar meslektaşımız kutluyorlar.

14 Mart ı bayram değil de anma günü olarak yaşamamızın günümüzde çok önemli, hekim olmayan insanları da yakından ilgilendiren nedenleri var.
Günümüzde çok başarılı addedilen, çok öğünülen "sağlıkta dönüşüm" denen olgu aslında bir Dünya Bankası projesidir. Bir çok ülkede denenmiş, sonuçları nedeniyle terk edilmiş bir projedir. En son Obama seçimi kaybedeceğini anlayınca bu projeyi (Managed Health Care) değiştirip o sılarar adına Obamacare denen bir projeyi bunun yerine koydular da paçayı zor kurtardı.

Hepimiz vergilerimizi, başta temel sosyal devlet görevleri olan sağlık-eğitim-güvenlik olmak üzere, sosyal devlet olmanın gereklerini (Anayasamız böyle) düzenli ve kaliteli olması amacıyla ödüyoruz.
Bu projeden önce devlet, o dönem hükümetleri vermekle yükümlü oldukları sağlık hizmetini ve onun gerektirdiği alt yapıyı layıkıyla yerine getirmeyip bunu hekimlerin ekstra zamanlarına ve alt yapılarına (muayenehane) bırakmışlardı. Bu düzenin zaten sürdürülebilirliği yoktu. Ama zannedildiğinin aksine o dönemin de mağdurları sadece hastalar değil, aynı zamanda hekimlerdi. Çok önemli bir kısmı devlet memuru özlük hakları ile yetinirken oldukça az ancak popüler bir kesim mesailerini ikiye katlayarak çok paralar kazandılar ama çocuklarını, yüzlerini görmeden büyütmek durumunda kaldılar. Hekimler, diğer tüm diğer meslek gruplarına göre ortalama ömrü en kısa olan meslek grubudur!

Managed Health Care bir finans kuruluşu projesi olduğu için ve bu kuruluş dünya görüşü olarak global -kapitalizmi temsil ettiği için amacı, KAR ETMEKTİR!

Kar etmenin nesi var, zarar mı etsinler diyebilirsiniz. Ben de size sorarım bir kol kırığından, ya da bir kalp ameliyatından, ya da bir doğumdan nasıl kar edebilirim?
Kar etmekte yetmiyor. Sene sonu bilançolar çıkınca yeni ticari! yıl başlıyor. Bu kez önceden kar ettiğinizin üzerine bir şeyler koymazsanız rölatif olarak zararda görünüyorsunuz ve kapı önüne konuyorsunuz! İşte performans sisteminin özü bu. Bu sistemde insan sağlığı, bildiğiniz meta!

O zaman sizin, sizin çocuklarınızın, annenizin babanızın canı, kanı üzerinden kar etmem gerekiyor. Ne kadar kar, o kadar başarı!
Haa, işte bu durum Hipokrat yeminine aykırı olan kısmı. Biz şu anda bir SUÇ İŞLİYORUZ! Suç topluca işlendiğinde suç olmaktan çıkmış mı oluyor? Olmadığı şuradan belli, 2013 yılında hekimlere karşı 13 bin, yani ayda binden fazla darp olayı yaşandı.

İşte bu ruh haliyle çalışan hekimler, neyi kutlasınlar?
Anmak yetiyor.
 
Scudo

K. Benli

Daimi Üye
Kayıt
18 Ocak 2014
Mesaj
228
Tepki
236
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Trek
Belli bir maliyeti olan her tür faaliyetin devam ettirilebilmesi için, maliyet bedelinin üzerinde bir gelir sağlanması şarttır. Yalnızca amatörler, maliyeti devamlı ceplerinden karşılarlar. Ancak benim üzerinde duracağım konu, sağlık faaliyetlerinin giderek daha fazla kâr amaçlı hale gelmeleri.

Özel hastanelerin çok büyük kısmı (hepsi diyerek bir kısmına haksızlık etmiş olmamak için) tamamiyle ticarî kaygılarla çalışıyorlar sektör olarak da ''yıldızlı'' otellerle benzerlik gösteriyorlar. Büyük yatırımlar yapılıyor, karşılığında da yüksek kâr bekleniyor.

Birkaç yıl önce bana anlatılan çarpıcı bir örnek (eminim benzerleri az değildir) : parası olan, yatırım aracı arayışında olan bir kişi, bir hastanenin kuruluşuna ortak oluyor, sermaye koyuyor. Bu aşamada sorduğu soru : ''yatırımım ne kadar sürede geri döner?''

Bu düşünce şekli ile dürüst bir sağlık hizmeti verilebilir mi? Sürüm arttırarak kâr sağlamak, bu arada insan sağlığını ikinci plana atmak tıp bilimi ile bağdaşır mı?

Gerçek tıp bilimcilerinin, emekçilerinin Tıp Bayramı kutlu olsun!
 

Atalay Mete

Daimi Üye
Kayıt
10 Ocak 2014
Mesaj
204
Tepki
199
Şehir
Antalya/Manavgat/Side
Teşekkürler sevgili K. Benli,
Bir vurguyu yeterince net yapamamış olabilirim. Devletin asli görevi olan sağlık hizmetini yerine getirmesi için zaten vergi veriyoruz; yetmiyor, sigorta primi de veriyoruz; o da yetmiyor, cebimizden muayene, tetkik, ilaç farkı ödüyoruz. Yani sürdürülebilirlik kazanımları fazlasıyla var.
Vurgulamak istediğim ise günümüzde uygulanan sistem, kar etmeyi amaç edinmiş durumda. Gereksinimlerin karşılanması değil de, amaç kar olunca bunun sonu yok!

Bir de ilave yapayım, verilen otelcilik hizmeti ya da zincir hastane modellerinin gene finansal gereklilikleri, amaçları var.

Sistem bir kez temel konuyu kar etme amaçlı görünce ister istemez finans kuralları çalışmaya başlıyor.

Devlet te (hükümet) bu durumdan geri kalmadı.
Dünya Bankasının tarif ettiği ve önerdiği şekilde, kafaları karıştırmak üzere terminoloji dahi değiştirildi.
İki temel alt yapı projesi yürütülüyor:
1. Kamu Hastaneleri projesi
2. Kamu özel Hastaneleri projesi
Konuya çok yakın ilgi göstermeyen biri doğal olarak her iki projeyi aynı proje ya da birbirinin devamı zannediyor. Alakası yok!

Birincisi Medical Health Care projesinde tanımlanan City Hospitaller yani bizde de "Kent Hastaneleri" projesi. Devlet hastanelerinin kötü çağırışımları olmasın diye böyle söyleniyor ki yeni-dönüşüm tanımlamalarına uygun olsun. Bunlar hemen her ilde yapılan devasa müteahitlik işleri. Çoğu, personel ve donanım eksikliği nedeniyle senelerce gecikmeli hizmete başladılar. Randevu sistemi ile kuyruklar evlere taşındı. Ambulans, helikopter ambulans, bilgisayar ağları, merkezi yönetim vs vs insanlara çok farklı, dehşetli bir sağlık gösterisi yapıldı, yapılıyor. Ama, sağlık ocakları, ana çocuk sağlığı merkezleri gibi toplum hekimliği örgütlenmesi yok oldu! Örneğin kuş gribi gibi basit bir epidemide, sağlık bakanı aşı olmayanı mahkemeye veririm derken başbakan, cumhurbaşkanı banane, ben olmam (ki ikisi de en yüksek risk grubundaydılar) çocuklarımıza da yaptırmayız dediler! Yani birinci proje eski tas, eski hamam..

İkincisi için ise ballı börek desek yeridir. Devlet-hükümet 25 (İstanbul iki yani 27) adet bölgede ki bu aynı zamanda siyasi bir bölgelendirmeye- eyalet sistemine alt yapı hazırlığıdır, Sağlık Kampüsleri yapıyor. Yapıyor derken, Hastaneleri yapıyor, içine hekim ve yardımcı sağlık personeli ve tüm donanımı koyuyor ve 25 yıllığına kiralamak üzere ihaleye çıkıyor. Bu hastanelerde öyle genel sağlık sigortası filan yok. Nakit para geçiyor. Dünya bankasının, Cash on the table tabiriyle çalışıyor.

İşte sayın başbakanımız takıldıkça şikayet ettiği mahkeme konuları aslında birinci değil ikinci projeye ait. ama o, birinci projeymiş gibi şikayetçi oluyor. Yani, bu ikinci proje yap işlet devretin tam tersi! Doğal olarak mahkemeler de olmaz diyorlar. Kamunun yani sizin bizim ödediğimiz paralar özel sektöre altın tepside sunuluyor.
Ha, olmaz öyle şey, şartı şurtu vardır bunun derseniz, elbette var; ihaleye girebilme şartı, 200 yataklı hastane yönetmiş olmak.
İşte günümüzde zincir hastane kurmanın en önemli gereklerinden biri bu; 200 yataklı özel hastanemiz olmadığı için 200 yatak idare etmenin yolu, 50 yataklı 4 hastane sahibi olmak. Zira öyle bir ballı börek ki bu ihaleleri kaçırmak aslında diğerleri için yok olmak demek! Bunu sakın unutmayın. Mevcut özel hastanelerin Kamu özel Hastaneler projesi sonrası yaşam şansları yok.

Son olarak, bu ihalelerin cazip olmaları için (eş dosta ayıp olmasın) Dünya Bankası bize dedi ki, uzman hekim ayda 3000 USD, pratisyen hekim ayda 1500 USD den fazla almayacak. Bu nedenle hekimlerin "değersizleştirilmeleri" gerekiyor.
Bunun birinci yöntemi her fırsatta eskiyi hatırlatıp hekimleri şikayet etmek, hatta hakaret etmek, darp etmek. Edilmelerini özendirmek.

İkinci yöntem arz-talep ilişkisi nedeniyle parasal olarak değerli olan hekimleri, tam gün yasası, muayenehanelerin kapatılması gibi seçeneklerinin ortadan kaldırılması ve devletin zorunlu kıldığı şartlar ve yerlerde çalışmaya mecbur edilmesi. Böylece rölatif olarak hekim fazlalığı yaratılarak ucuzlatılması yöntemi. Olur mu, olur. BVakın nasıl oluyor:
Bu ucuzlatma şöyle gerçekleşiyor. Diyelim ülkemizde 2000 Kardiyolog gerek. Ama ülkemizde 1300 Kardiyolog var. E bu adamlar bulunması zor adamlar, değerliler değil mi. O zaman "ben kadro vermezsem çalışamazsın" kuralı çalışıyor. Buna özel hastaneler de dahil. 1300 hekim için 1000kadro ilan ediliyor. 2000 hekim ihtiyacı varken 1300 hekimin 300 ü işsiz! Böylece ücretler düşürülüyor.
Dünya bankası bu nedenle "Dünya" ünvanına sahip.
 

laciverti

Forum Demirbaşı
Kayıt
7 Ağustos 2008
Mesaj
513
Tepki
588
Yaş
61
Şehir
Antalya
Bisiklet
Cannondale
Atalay Hoca güzel yazmis, gerçekte ortada bayram falan yok, haklari çiğnenen hekimler ve soguslenen hastalar var.Alabildiğine israf da cabasi.Ayni tahliller ve filmler değişik poliklinikler de gerekmediği halde tekrar tekrar yapliyor.

Saglikda dönüşüm aslında trostlerin para kazanmasidir .Keşke tani ve tedavi edici hekimlik kadar koruyucu hekimlik de onemsenseydi.Halkimiz Sağlık Ocak'larına ve hekimlerine sahip cikabilseydi keşke.Ve saglikda donusum saglikli yasam , bisiklet yolları ve bisikletli yasam da olabilseydi.

Ama heyhat, bunlar için sosyal devlet gerekir.
 

MehmetAliB.

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Ekim 2013
Mesaj
2.121
Tepki
4.927
Şehir
Antalya
maaşallah hastaneler banka gibi çalışıyor.
bir daha özel hastaneye gitmek mi aman aman. sosyal güvencem olduğu halde bir sürü kalemde para ödedim. devlet neyi karşılıyor neyi karşılamıyor belli değil. tek avantajı sıra beklemiyorsun.
özel hastanelerde hasta: yolunacak kaz
hastasını para makinesi müşteri olarak görmeyen tüm doktorların Tıp Bayramını kutlarım
 
  • Beğen
Tepkiler: attila k.

K. Benli

Daimi Üye
Kayıt
18 Ocak 2014
Mesaj
228
Tepki
236
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Trek
@laciverti

Katılıyorum,

14 Mart aslında, 1919'un Mart ayında, İstanbul'da, İngiliz birlikleri tarafından işgal edilmiş olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de, 3. sınıf talebesi olan Hikmet Bey (Boran) önderliğinde işgalcilere karşı ayaklanan öğrencilerin; okulun kuruluş yıldönümü olan 14 Mart'ı topluca kutlamaya karar vermeleri sonucu 'bayram'' a dönüşmüş.

Tıbbiye o tarihte işgalden kurtulmuş ama bugün hâlâ baskıdan kurtulabilmiş değil.

Gerçek bayram, sağlık konusunun ülkemizde gereği gibi uygulama bulacağı gün ilân edilmeli.
 
  • Beğen
Tepkiler: laciverti

Atalay Mete

Daimi Üye
Kayıt
10 Ocak 2014
Mesaj
204
Tepki
199
Şehir
Antalya/Manavgat/Side
Ben kalp cerrahıyım. Ameliyat ettiğim her hasta gözünü açıp ta göz göze geldiğimizde bir bayram oluyor, neşemiz yerine geliyor.
Evet, deliye her gün bayram..
 

oğuz çetinkaya

Daimi Üye
Kayıt
8 Nisan 2013
Mesaj
225
Tepki
224
Şehir
Darıca
Bisiklet
Dahon
Ne zaman doktorlara ve sağlık personellerine haksız saldırılar durur, ne zaman poliklinikte 100 hasta bakarken bakamadığın hastalardan yediğin küfürlerden hesap sorulur, ne zaman halka göre değil hakka göre davranmak düstur olur işte o zaman 14 Mart bayram olur. Haksızlıklarla mücadele etmek sözü verip acilleri ve poliklinikleri haksız yere keyiflerine göre meşgul eden halkın bir kesimine dur demek yerine hakka dur diyenler inşallah Allah'tan bulur. Çalıştığım yerde günlük acil sayısı branşlarda çalışan acil poliklinikleri hariç 1500. Her branş acil polikliniği ayrıca ortalama 100 hasta bakıyor. Ve acil istatistiklerimize bir bakın yılda 90 milyon acil, yılda 700 milyon poliklinik yapılıyor Türkiye'de. Yabancı meslektaşlarımıza sunduklarında bu oranları inanmadılar. Lakin hem keyfe göre başvuruya ses çıkarmayan bir yönetim , hem sıkıntısında nereye başvuracağını bilmeyen bir halk hem de işine geldiği gibi ihtiyacı olmasa bile hastaneleri gereksiz yere meşgul eden bir kitle var. Avusturalya ve Amerika'da bir uygulama varmış. Hastamın ifadesine dayanarak ifade ediyorum ki acil servisleri gereksiz yere meşgul eden hastalara ceza veriliyor. Amerika'da nezle nedeni ile acile başvuran hastaya sonradan evine 500 dolar ceza gelmiş. Diyeceğim o ki hastalar bilinçsiz olduğu sürece, insanlar kendi işlerine öyle geldiği için acillere başvurduğu sürece, haksız yere doktorlar hakkında yargısız infaz yaptığı sürece, günde ortalama 100 hasta bakılmaya çalışıldığı sürece sağlıkta sağlıklı bir yapı oluşturulmaz. Her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de içimizde çürükler mevcut. Lakin yüzde 90 ilk kesim zorunlu olmadığı halde fazladan fedakarlık yaparak çalışıyor. Hasta o kadar fazla değil ama kendini hasta zanneden çok büyük bir kitle var. 1. Basamak sağlık hizmeti verilen yerlerde uygun şekilde yönlendirilseler kapasiteyi aşan bu yoğunluk yaşanmayacak. 20000 uzman hekim 35000 aile hekimi açığımız var diyen bir sağlık bakanlığının başvuruları düzene sokmak için daha fazla çabalaması gerek. Hasta haklarının yanında hasta sorumluluklarının açıklanması ve uygulanması gerek.
 

Atalay Mete

Daimi Üye
Kayıt
10 Ocak 2014
Mesaj
204
Tepki
199
Şehir
Antalya/Manavgat/Side
Sevgili Oğuz'unda canı sıkkın belli. Azıcık ta gülelim;
Bir zamanlar spor bakanlığı da yapan Samsun lu bir milletvekilimizin, "neden hastaneleri şikayet etmiyorsunuz" hattı açtığını biliyor muydunuz?
 
  • Beğen
Tepkiler: oğuz çetinkaya