05 TEMMUZ 2009 SAPANCA-MAŞUKİYE-İZMİT
Arkadaşım Toygar’la Polonezköy’emi gitsek Ballıkayalar’mı yapsak diye düşünürken Vural’ın Sapanca çağrısını okuduk. Eh niyet vardı zaten o rotayı yapmaya,ekipte güzel olunca biz de varız dedik. Cumartesi geçmek bilmedi yine. Gözüm sürekli saatte hadi babacım azıcık hızlı dön diye içimden saate söylendiğim bile oldu. Pazar sabah 06:00 da zımba gibi yataktan attım kendimi. Kendimi Energizer tavşanı gibi hissediyorum. Buz gibi duş ve sade sert bir nescafeyle gerekli enerjiyi alıp yola atıyorum kendimi. Güzergâh belli Sabiha Gökçen yolundan Pendik’e ulaşıp kendime sıkı bir kahvaltı ısmarlayacağım. Mis gibi bir havada bir kulağımda Ugo Farrel’in müthiş kastrato sesinden aryalar, bir kulağım rüzgârda, akan bir su misali kendimi yola bıraktım. Tam Pendik’e yaklaşmış ve her şey bu kadar iyiyken birden bir takırtı duymaya başladım. Kulaklığımı çıkarınca maalesef takırtının ön tekerden geldiğini fark ettim. Teker hafif hafif yalpalıyor fren pabuçları kendi kendine geriliyordu. Durup kontrol edince ön göbeğin bilye kırdığını gördüm.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A001_640x480.jpg
Yapacak bir şey yok. Tur benim için bitti. Bu saatte bisikletçi bulamam. Ekibe de katılamam yolda bir şey olursa benim yüzümden kimsenin keyfinin kaçmasını istemem. Mecbur Pendik’e inip bisikletçilerin açılmasını bekleyeceğim ve oradan da eve döneceğim. Bütün bunlar olurken bir taraftan da bisikletimle kavga etmeyi de ihmal etmiyorum tabi. Ona akşam beraber gezdik niye söylemedin bir sıkıntın olduğunu seni Halil ustaya götürürdüm, baktırırdım diyorum, cevap yok. E suçlu tabi ne diyecek. İstasyonun karşısında simit sarayına atıp kendimi bari kahvaltıyı aradan çıkarayım diyorum. Tura katılamama düşüncesi canımı o kadar sıkmış ki mis gibi fırından yeni çıkmış simitler bile keyfimi yerine getirmiyor. Vural’la konuşup gelemeyeceğimi bildiriyorum. Oradan Çavuş Kudu Arifiye’de tamirci var deyince bir an ümitlenip sonra ya adam problem ciddi birkaç saatlik işi var derse ne yaparım diye tekrar üzülüyorum. Toygar’la konup ona da gelmiyorum deyince “Sen gel Arifiye’de baktırırız,uzun bir şeyse nasılsa biletin var oradan dönersin,kısaysa katılırsın” diyor. Ve işte yeniden neşem yerine geliyor. Tren gecikmeli 08:30 da geliyor. En ön vagon, yük vagonu. Oraya bırakıyorum. Nerden baksan 25-26 tane bisiklet var. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A008_640x480.jpg
Tam bir servet yatıyor burada. En arkaya doğru yemekli vagona girince tüm ekibi koyu bir muhabbette buluyorum.
Soldakinin kimin matarası olduğunu hatırlamıyorum. Ama bunu kullanan nasıl bir bisiklet kullanıyordur hayal edin
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A006_640x480.jpg Sado’nun hıyarpodu http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC03971_640x480.jpg DARUB’çular da burada. Çavuş Kudu nezaretinde bugün geleneksel Kartepe zirvesi yapmaya çalışacaklar. Kudu ve ekibi DARUB pankartını gururla ve alkışlar eşliğinde açıyor. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A003_640x480.jpg Arifiye’ye yaklaştıkça hava yavaş yavaş kapatıyor. Arifiye’de tren durunca hoş geldiniz sağanağı başlıyor. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A011_640x480.jpg Hani her hayvandan birer çift toplayan sakallı birini görsek hiç yadırgamayacağız. Arifiye’de bizi karşılayan arkadaşlarla makineler elden ele, trenden inip garda yağmurun dinmesini bekliyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A010_640x480.jpg Yağmurluğumu ve reflektörlü yeleğimi giyip hazırlanıyorum. Arkadaşlardan bisikletçinin yerini öğrenip makineme baktırmaya gidiyorum. Dükkânda ufak bir çocukla muhabbet edip ona kask kullanmasını söylerken, orada oturup sigara içen ellili yaşlarda biri ne gereği var kaskın diye gereksiz bir muhalefete başlıyor.:boese157: Dilim döndükçe anlatmaya çalışıyorum ama bu sefer de konu sizin işiniz gücünüz yok mu deli misiniz mevzuuna gelince adamın kayıp nesilden olduğunu anlıyorum. Hiçbir sosyal faaliyeti olmayan, bütün hayatı ev-kahve-iş arasında geçen, bence acınacak biri. Gevheri’nin dediği gibi “Ne senden rüku,ne benden kıyam,selamün aleyküm,aleyküm selam” o kadar. Allahtan dükkan sahibi hemen işimi bitiriyor. Ön göbek bilye dağıtmış. (Yazmasa mıydım acaba? İkinci el fiyatını düşürmeydik keşke.) İş para konusuna gelince usta “Yahu İstanbul’dan gelmişsiniz.Bir de para mı alacağım” diyor. Ne kadar ısrar etsem boşa. Aynı dükkanda iki farklı insan. Biri umudumu kırarken diğeri hiç merak etmeyin biz de buradayız diyor, kendi kavlince. Arkadaşlar beni almaya gelmiş. Bir kaç kişi daha bakım yaptırıyor.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A012_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A013_640x480.jpg Artık yolun çağrısını cevaplama vakti. Sapanca istikametine doğru yola çıkıyoruz. Bizi düz bir yol bekliyor. Göle kadar grup disiplininden kopmadan birlikte pedal basıyoruz. Göl kenarında aşıkların keyfini kaçırıp (epeyce küfür yemişizdir herhalde) bol bol fotoğraf çektiriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A014_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A018_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A019_640x480.jpg Şu su ne kadar güzel bir şey. Seyretmesi de yüzmesi de insana keyif veriyor. Tekrar yola koyuluyoruz. Sen su ne kadar güzel der misin al sana bol bol su. Sağanak tekrar başlıyor. İşin ilginci sağanak azıttıkça durup bir yere sığınıyoruz. Biz durunca yağmur duruyor, biz yola çıkınca yağmur tekrar başlıyor. Nedenine ilişkin “çeşitli” tahminlerimiz var. Ama elbette en nazik tahmin daha sonra Din dersi öğretmenimiz Gökhan’dan geliyor. Hoca “Ayağımızın tozuyla rahmeti taşıdık” diyor. Eh bununla teselli bulmak ta mümkün. Sapanca dan Maşukiye’ye doğru tekrar yola çıkıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A030_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04080_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC06395_640x360.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A027_640x480.jpg Yolda orası mı burası mı derken DAKUB’u (Dağda kaybolanlar grubu) kurma fikri gelirken aklıma yolu bulup tırmanmaya başlıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04045_640x480.jpg Nihayet tesislere ulaşınca Toygar’la ikimiz pazarlık yapmak ve grup için iyi fiyat almak için ayrılıyoruz. Vadi tesisleri alabalık,mantar,salata,içecek menüsünü 25 TL ye veriyor. Pazarlıkla önce 22 sonra 20 ye iniyor. Listeye bakınca zaten 25 TL nin 5 TL sinin kuver ve garsoniye olduğunu görüp sinirlerim zıplıyor. İşi yemek satmak olan adamlar yemeği masanıza getirmek için ekstra para istiyor. :boese157: Sanki Boğazda balık yiyoruz. Hemen ayrılıp yandaki yoldan Saklıbahçe’ye soruyoruz. Aynı menüye 20 diyor. Kafa göz pazarlıkla 15 e anlaşıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A031_640x480.jpg Masamız kuruluyor -tabii ki sağanak yağmur eşliğinde- aç kurtlar gibi mis gibi yemeklere dalıyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A039_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A040_640x480.jpg Islanan bir adamın mecburen tesettüre girişi. Bacaklarıma bakmayan herkese teşekkür ederim.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04055_360x480.jpg
Etraftaki yaprakların boyu buranın ne kadar yağmurlu olduğunu anlatmaya yetiyor. Fotoğraf çekmeye çalışan Burak ve bir erkeğin acıklı evriminin yukarıdan görüntüsü. Erezyonla kaybedilmiş saçlar ve devasa yapraklar. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A045_640x480.jpg Çay keyfi
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A048_640x480.jpg Buraya kadar yaklaşık 10 km kadar yol yaptık. Yaklaşık diyorum mendebur gösterge yine sapıttı. Cüzdan kaşınmaya başladı yine. Arkadaşların km saatlerinden okuyup öyle çıkarıyorum. Yemekten sonra inişe geçip sapakta gideceğimiz yöne karar veriyoruz. Grup İzmit diyor.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A051_640x480.jpg Arifiye’den katılan arkadaşlarımıza veda edip İzmit e doğru pedal basıyoruz. Yolda sık sık durup Kartepe manzaralı fotoğraflar çektiriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC06467_640x360.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04080_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A054_360x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A058_640x480.jpg http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A059_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A060_360x480.jpg
Bu abi oraların ağası gibi oturuyodu dayanamadım çektim.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A062_640x480.jpg Yolda bulduğumuz plakayla pozlar veriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A066_640x480.jpg Sonunda İzmit’e gelince sahilde buz gibi bira ve dondurma keyfinde karar kılıyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A069_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A070_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A072_640x480.jpg
Aykut ve eşi arkadaş, Burak ve Cem Outlet ziyareti için ayrılıyor. Vural ve diğer Avrupa yakası ekibi trenin rötarlı geleceğini öğrenip karşıya geçememe riskini kaldırmak için otobüsle gitmeye karar veriyor. Onlara da veda ediyoruz. Bira,patates,dondurma derken ağırlık çökünce hadi bir sahil turu diyoruz. Önce sahil sonra outlet centere gidip dolaşıyoruz. Vallahi ben bişe yapmadım kız bana asıldı ben de kıramadım fotoğraf çektirdim. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A077_640x480.jpg Nasıl olsa tren Arifiye’den yola çıkınca Sado bize haber verecek. Gara dönünce gar görevlisi bisikletçi bir abimizle tanışıp muhabbet ediyoruz. Tekrar gelmemizi söylüyor ve yeni rotalar öneriyor. Nihayet tren 21:30 da geliyor. Bütün ekip yine yemeklide buluşuyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A078_640x480.jpg Çavuş Steiner Kudu ve ekibinden sadece üç kişi zirve yapabilmiş. (Gezi Tur ve makaleleri bölümünden okuyabilirsiniz.) Tatlı bir muhabbetle Pendik’e geliyoruz. Daha eve 18 km var. Ama sol bacağımda çekme var.Sen misin beni durduracak deyip pedala kuvvet yola çıkıyorum.Ağrı gittikçe şiddetlenip acımaya başlıyor. Bileğim için aldığım destek bandını ayağıma geçirip, düşük devirde hızla pedal çevirmeye başlıyorum. İyice ısınınca ağrı azalıyor. Hemen yüklenip kendimi eve attığımda saat tam 23:50 yi gösteriyor. Yaklaşık 65-70 km lik bir tur yapmış vaziyetteyim. Yemek 15 ,tren 7 ,bagaj parası 10 ve bira 14 toplam 46 TL ye mal olan geziden bana kalan, bacak ağrısı,sırılsıklam ıslanmış kıyafetler,çamur içinde ayakkabı ve çoraplar, mutlu ve anlamsızca sırıtan bir surat ve damağımda kalmış muhabbetin tadı…
Arkadaşım Toygar’la Polonezköy’emi gitsek Ballıkayalar’mı yapsak diye düşünürken Vural’ın Sapanca çağrısını okuduk. Eh niyet vardı zaten o rotayı yapmaya,ekipte güzel olunca biz de varız dedik. Cumartesi geçmek bilmedi yine. Gözüm sürekli saatte hadi babacım azıcık hızlı dön diye içimden saate söylendiğim bile oldu. Pazar sabah 06:00 da zımba gibi yataktan attım kendimi. Kendimi Energizer tavşanı gibi hissediyorum. Buz gibi duş ve sade sert bir nescafeyle gerekli enerjiyi alıp yola atıyorum kendimi. Güzergâh belli Sabiha Gökçen yolundan Pendik’e ulaşıp kendime sıkı bir kahvaltı ısmarlayacağım. Mis gibi bir havada bir kulağımda Ugo Farrel’in müthiş kastrato sesinden aryalar, bir kulağım rüzgârda, akan bir su misali kendimi yola bıraktım. Tam Pendik’e yaklaşmış ve her şey bu kadar iyiyken birden bir takırtı duymaya başladım. Kulaklığımı çıkarınca maalesef takırtının ön tekerden geldiğini fark ettim. Teker hafif hafif yalpalıyor fren pabuçları kendi kendine geriliyordu. Durup kontrol edince ön göbeğin bilye kırdığını gördüm.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A001_640x480.jpg
Yapacak bir şey yok. Tur benim için bitti. Bu saatte bisikletçi bulamam. Ekibe de katılamam yolda bir şey olursa benim yüzümden kimsenin keyfinin kaçmasını istemem. Mecbur Pendik’e inip bisikletçilerin açılmasını bekleyeceğim ve oradan da eve döneceğim. Bütün bunlar olurken bir taraftan da bisikletimle kavga etmeyi de ihmal etmiyorum tabi. Ona akşam beraber gezdik niye söylemedin bir sıkıntın olduğunu seni Halil ustaya götürürdüm, baktırırdım diyorum, cevap yok. E suçlu tabi ne diyecek. İstasyonun karşısında simit sarayına atıp kendimi bari kahvaltıyı aradan çıkarayım diyorum. Tura katılamama düşüncesi canımı o kadar sıkmış ki mis gibi fırından yeni çıkmış simitler bile keyfimi yerine getirmiyor. Vural’la konuşup gelemeyeceğimi bildiriyorum. Oradan Çavuş Kudu Arifiye’de tamirci var deyince bir an ümitlenip sonra ya adam problem ciddi birkaç saatlik işi var derse ne yaparım diye tekrar üzülüyorum. Toygar’la konup ona da gelmiyorum deyince “Sen gel Arifiye’de baktırırız,uzun bir şeyse nasılsa biletin var oradan dönersin,kısaysa katılırsın” diyor. Ve işte yeniden neşem yerine geliyor. Tren gecikmeli 08:30 da geliyor. En ön vagon, yük vagonu. Oraya bırakıyorum. Nerden baksan 25-26 tane bisiklet var. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A008_640x480.jpg
Tam bir servet yatıyor burada. En arkaya doğru yemekli vagona girince tüm ekibi koyu bir muhabbette buluyorum.
Soldakinin kimin matarası olduğunu hatırlamıyorum. Ama bunu kullanan nasıl bir bisiklet kullanıyordur hayal edin
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A006_640x480.jpg Sado’nun hıyarpodu http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC03971_640x480.jpg DARUB’çular da burada. Çavuş Kudu nezaretinde bugün geleneksel Kartepe zirvesi yapmaya çalışacaklar. Kudu ve ekibi DARUB pankartını gururla ve alkışlar eşliğinde açıyor. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A003_640x480.jpg Arifiye’ye yaklaştıkça hava yavaş yavaş kapatıyor. Arifiye’de tren durunca hoş geldiniz sağanağı başlıyor. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A011_640x480.jpg Hani her hayvandan birer çift toplayan sakallı birini görsek hiç yadırgamayacağız. Arifiye’de bizi karşılayan arkadaşlarla makineler elden ele, trenden inip garda yağmurun dinmesini bekliyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A010_640x480.jpg Yağmurluğumu ve reflektörlü yeleğimi giyip hazırlanıyorum. Arkadaşlardan bisikletçinin yerini öğrenip makineme baktırmaya gidiyorum. Dükkânda ufak bir çocukla muhabbet edip ona kask kullanmasını söylerken, orada oturup sigara içen ellili yaşlarda biri ne gereği var kaskın diye gereksiz bir muhalefete başlıyor.:boese157: Dilim döndükçe anlatmaya çalışıyorum ama bu sefer de konu sizin işiniz gücünüz yok mu deli misiniz mevzuuna gelince adamın kayıp nesilden olduğunu anlıyorum. Hiçbir sosyal faaliyeti olmayan, bütün hayatı ev-kahve-iş arasında geçen, bence acınacak biri. Gevheri’nin dediği gibi “Ne senden rüku,ne benden kıyam,selamün aleyküm,aleyküm selam” o kadar. Allahtan dükkan sahibi hemen işimi bitiriyor. Ön göbek bilye dağıtmış. (Yazmasa mıydım acaba? İkinci el fiyatını düşürmeydik keşke.) İş para konusuna gelince usta “Yahu İstanbul’dan gelmişsiniz.Bir de para mı alacağım” diyor. Ne kadar ısrar etsem boşa. Aynı dükkanda iki farklı insan. Biri umudumu kırarken diğeri hiç merak etmeyin biz de buradayız diyor, kendi kavlince. Arkadaşlar beni almaya gelmiş. Bir kaç kişi daha bakım yaptırıyor.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A012_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A013_640x480.jpg Artık yolun çağrısını cevaplama vakti. Sapanca istikametine doğru yola çıkıyoruz. Bizi düz bir yol bekliyor. Göle kadar grup disiplininden kopmadan birlikte pedal basıyoruz. Göl kenarında aşıkların keyfini kaçırıp (epeyce küfür yemişizdir herhalde) bol bol fotoğraf çektiriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A014_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A018_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A019_640x480.jpg Şu su ne kadar güzel bir şey. Seyretmesi de yüzmesi de insana keyif veriyor. Tekrar yola koyuluyoruz. Sen su ne kadar güzel der misin al sana bol bol su. Sağanak tekrar başlıyor. İşin ilginci sağanak azıttıkça durup bir yere sığınıyoruz. Biz durunca yağmur duruyor, biz yola çıkınca yağmur tekrar başlıyor. Nedenine ilişkin “çeşitli” tahminlerimiz var. Ama elbette en nazik tahmin daha sonra Din dersi öğretmenimiz Gökhan’dan geliyor. Hoca “Ayağımızın tozuyla rahmeti taşıdık” diyor. Eh bununla teselli bulmak ta mümkün. Sapanca dan Maşukiye’ye doğru tekrar yola çıkıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A030_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04080_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC06395_640x360.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A027_640x480.jpg Yolda orası mı burası mı derken DAKUB’u (Dağda kaybolanlar grubu) kurma fikri gelirken aklıma yolu bulup tırmanmaya başlıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04045_640x480.jpg Nihayet tesislere ulaşınca Toygar’la ikimiz pazarlık yapmak ve grup için iyi fiyat almak için ayrılıyoruz. Vadi tesisleri alabalık,mantar,salata,içecek menüsünü 25 TL ye veriyor. Pazarlıkla önce 22 sonra 20 ye iniyor. Listeye bakınca zaten 25 TL nin 5 TL sinin kuver ve garsoniye olduğunu görüp sinirlerim zıplıyor. İşi yemek satmak olan adamlar yemeği masanıza getirmek için ekstra para istiyor. :boese157: Sanki Boğazda balık yiyoruz. Hemen ayrılıp yandaki yoldan Saklıbahçe’ye soruyoruz. Aynı menüye 20 diyor. Kafa göz pazarlıkla 15 e anlaşıyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A031_640x480.jpg Masamız kuruluyor -tabii ki sağanak yağmur eşliğinde- aç kurtlar gibi mis gibi yemeklere dalıyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A039_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A040_640x480.jpg Islanan bir adamın mecburen tesettüre girişi. Bacaklarıma bakmayan herkese teşekkür ederim.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04055_360x480.jpg
Etraftaki yaprakların boyu buranın ne kadar yağmurlu olduğunu anlatmaya yetiyor. Fotoğraf çekmeye çalışan Burak ve bir erkeğin acıklı evriminin yukarıdan görüntüsü. Erezyonla kaybedilmiş saçlar ve devasa yapraklar. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A045_640x480.jpg Çay keyfi
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A048_640x480.jpg Buraya kadar yaklaşık 10 km kadar yol yaptık. Yaklaşık diyorum mendebur gösterge yine sapıttı. Cüzdan kaşınmaya başladı yine. Arkadaşların km saatlerinden okuyup öyle çıkarıyorum. Yemekten sonra inişe geçip sapakta gideceğimiz yöne karar veriyoruz. Grup İzmit diyor.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A051_640x480.jpg Arifiye’den katılan arkadaşlarımıza veda edip İzmit e doğru pedal basıyoruz. Yolda sık sık durup Kartepe manzaralı fotoğraflar çektiriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC06467_640x360.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/DSC04080_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A054_360x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A058_640x480.jpg http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A059_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A060_360x480.jpg
Bu abi oraların ağası gibi oturuyodu dayanamadım çektim.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A062_640x480.jpg Yolda bulduğumuz plakayla pozlar veriyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A066_640x480.jpg Sonunda İzmit’e gelince sahilde buz gibi bira ve dondurma keyfinde karar kılıyoruz.
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A069_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A070_640x480.jpg
http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A072_640x480.jpg
Aykut ve eşi arkadaş, Burak ve Cem Outlet ziyareti için ayrılıyor. Vural ve diğer Avrupa yakası ekibi trenin rötarlı geleceğini öğrenip karşıya geçememe riskini kaldırmak için otobüsle gitmeye karar veriyor. Onlara da veda ediyoruz. Bira,patates,dondurma derken ağırlık çökünce hadi bir sahil turu diyoruz. Önce sahil sonra outlet centere gidip dolaşıyoruz. Vallahi ben bişe yapmadım kız bana asıldı ben de kıramadım fotoğraf çektirdim. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A077_640x480.jpg Nasıl olsa tren Arifiye’den yola çıkınca Sado bize haber verecek. Gara dönünce gar görevlisi bisikletçi bir abimizle tanışıp muhabbet ediyoruz. Tekrar gelmemizi söylüyor ve yeni rotalar öneriyor. Nihayet tren 21:30 da geliyor. Bütün ekip yine yemeklide buluşuyoruz. http://i707.photobucket.com/albums/ww75/cirkin_2009/5%20TEMMUZ%20SAPANCA/A078_640x480.jpg Çavuş Steiner Kudu ve ekibinden sadece üç kişi zirve yapabilmiş. (Gezi Tur ve makaleleri bölümünden okuyabilirsiniz.) Tatlı bir muhabbetle Pendik’e geliyoruz. Daha eve 18 km var. Ama sol bacağımda çekme var.Sen misin beni durduracak deyip pedala kuvvet yola çıkıyorum.Ağrı gittikçe şiddetlenip acımaya başlıyor. Bileğim için aldığım destek bandını ayağıma geçirip, düşük devirde hızla pedal çevirmeye başlıyorum. İyice ısınınca ağrı azalıyor. Hemen yüklenip kendimi eve attığımda saat tam 23:50 yi gösteriyor. Yaklaşık 65-70 km lik bir tur yapmış vaziyetteyim. Yemek 15 ,tren 7 ,bagaj parası 10 ve bira 14 toplam 46 TL ye mal olan geziden bana kalan, bacak ağrısı,sırılsıklam ıslanmış kıyafetler,çamur içinde ayakkabı ve çoraplar, mutlu ve anlamsızca sırıtan bir surat ve damağımda kalmış muhabbetin tadı…